Her şeyden önce Suriyelilerin kendi yurtlarına ve yuvalarına dönüyor olmalarına seviniyoruz, bilmem buna sevinmeyen var mıdır?

Nitekim daha önce katliama uğradıklarında, harabeye dönmüş yurtlarından çıkarılmalarına üzüldüğümüz gibi bugünkü dönüşlerine de öylesine seviniyoruz. Zaten o günlerimiz hep dualarla ve protesto etkinlikleriyle geçmişti. Bizim şehirlerimize mülteci olarak geldiklerinde İslami camialar olarak onlar için seferber olmuştuk. Şimdi onların yurtlarına dönüşlerini sevinerek izliyoruz, kim sevinmez ki buna?

Suriye için bir başka sevincimiz; Başta Tel Rıfat, Halep ve Hama olmak üzere kurtarılan yerlerde intikamlara girişilmediği ve böyle bir şeyin yapılmayacağını ilan etmeleridir. Çünkü muhalefet cephesini bitirecek ve yarı yolda bırakacak olan tek şey şiddete yönelmeleridir. Velev ki rejim yanlıları geçmişte kendilerine şiddet uygulamış olsalar bile kendilerinin bu yola başvurmayacaklarını söylemeleri Suriye’nin kaderini değiştirecektir.

Hama’yı ele geçiren muhaliflerin 42 yıl önce uğradıkları büyük katliamın intikamını düşünmediklerini ilan etmeleri de bize göre akıllıca bir yoldur.

Yine, Halep başta olmak üzere hiçbir yerde mezhep ve meşrep ayırımcılığı yapılmayacağının, buraların yönetiminin halkın iradesine uygun bir şekilde oluşturulacağının duyurulması önemli bir husustur.

Bunlar ve daha birçok şey Suriye adına sevindiklerimiz. Bununla birlikte kaygı ve tedirginliklerimiz var.

Muhalefetin bölünmesi, taassup ve şiddete meyyal grupların öne çıkması başta gelen korkumuzdur.

Unutmayalım ki ABD, AB ve bütün emperyalist dünyanın tamamı ellerini ovuşturarak dört gözle Suriye Muhalefetinin Işidleşmesini beklemektedir. Emperyalizme nefes aldıracak tek yol şiddet ve katliam fotoğraflardır.

Bir başka tedirginliğimiz, Siyonist terör devletinin Gazze ve Lübnan’da azgınlıklarını daha da artırması, Şam ve Golan tepelerine yönelmesidir.

Fakat biz her zaman olduğu gibi iyimserliğimizi sürdürüyoruz ve bu konunun da hayırla neticelenmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz.