Diyarbakır’daki annelerin evlat nöbeti devam ediyor.
HDP il binasının önünde devam eden annelerin nöbeti, 14 aydır kesintisiz
sürüyor. Yaklaşık 420 gündür, bu mazlum anneler yaz-kış, soğuk-sıcak demeden,
ısrarlı bir şekilde evlatlarının geri gelmesini bekliyorlar. Şimdiye kadar 181
aile, bu eyleme katılarak çocuklarının geri gelmesi için ısrarlı bekleyişlerini
sürdürmektedirler. 20 aile de çocuklarına kavuşmuş olarak buradan ayrıldı.
Son olarak İçişleri Bakanı, bu anneleri ziyaret ederek
desteklerini bildirdi ve haklı bekleyişlerinin arkasında olduğunu ifade etti.
Bu süreçte birçok insaf sahibi insan, STK ve siyasi parti, bu aileleri ziyaret
ederek haklı taleplerinin yerine getirilmesi ve bu acılı annelerin evlat hasretlerinin
son bulması için çocuklarının derhal geri getirilmesi noktasında desteklerini
bildirdiler.
Bölgenin kanayan yarası olan bu acıklı tabloyu, görmek
istemeyen ve dile getirilmesine dahi tahammül etmeyen karanlık ve lanetli bir
tayfa vardır ki, esas itibariyle bunların maskelerini düşürerek çirkin ve
iğrenç yüzlerini ortaya koymak gerekmektedir. Anneler bu onurlu eylemlerini,
Diyarbakır HDP il binasının önünde sürdürmektedir. Ancak bu partinin idareci ve
milletvekilleri bu soruna eğilip çözüm bulacaklarına, bu mazlum annelere
hakaret ve küfürden başka bir icraat ortaya koymamışlardır.
HDP ve onun fikir ikizi olan diğer parti, sivil toplum
kuruluşları ve sembol kişiler bu acılı annelerin dertlerine eğilip çözüm
üretmek bir tarafa, bu mazlum annelerin evlat hasretlerini ayaklar altına alıp
hakaretlerde bulunmakta, onların böyle bir eyleme girişmelerine alay
etmektedirler. Terör ve ağababalarının yakasına yapışıp acılı annelerin
evlatlarını geri isteyeceklerine, terörün devam etmesi için açık ve gizli her türlü
melaneti sergilemekten geri durmuyorlar.
Bu çocukların dağa kaçırılmasının baş organizatörü ve
aynı zamanda 6-7 Ekim olaylarının baş tetikçisini cezaevinde ziyaret etmekte,
ulusal ve uluslar arası kampanyalar başlatarak ‘bu eli kanlı azmettiricinin’ derhal
serbest bırakılmasını talep etmektedirler. Bu eli kanlı azmettiricinin
salıverilmesi için ortaya koydukları olağanüstü gayretin binde birini ‘bir
tebessüm’ bile olsa, bu yürekleri yaralı annelere göstermiyorlar.
İşte İçişleri Bakanı Sayın Soylu’nun, bu anneleri
ziyaretleri esnasında, bir annenin feryat şeklinde söylemiş olduğu bir söz,
işin aslını, karanlık içeriğini, kan üzerine oluşturulmuş olan siyasi rantın
net fotoğrafını bize göstermektedir. Çocukları dağa gönderen HDP yönetici ve
kan baronlarına yönelik ‘sizin çocuklarınız niye dağda değil’ feryadı, aslında
bu annelerin yıllardır haykırdığı, ama hiç kimseye bu feryadı duyuramadıkları
hazin çaresizlikleridir.
Zira tehdit, şantaj, kaçırma ve öldürme korkusu bu
feryat, yıllardır sessiz çığlık şeklinde ifade edilmekteydi. Kaçırılan bir
evlat için itiraz etmek, geri gelmesi için istekte bulunmak, topyekûn olarak o
ailenin yok edilmesi demekti. Evlat acılarını kalplerine gömen, hüzünlerini
sessiz çığlık şeklinde haykıran ve gözyaşı yüzünde eksik olmayan bu gariban
anneler; bugün yüksek sesle haykırmakta, evlatları gelinceye kadar bu onurlu
eylemlerinden asla vazgeçmeyeceklerini ifade etmektedirler.
Kürt çocuklarının kanı üzerinden siyasi rant
devşirenler, komünizm uğruna Müslüman Kürt çocuklarını imha ettiren kullanışlı
piyonlar, bu dünyada lanet ile anılacak ve bu mazlum annelerin
gözyaşlarında boğulacaksınız.