Cumhurbaşkanlığı seçimi
yaklaşırken seçim yazıları paralel olarak artmaya başlayacaktır. Bir seçim
yazısıyla payımıza düşeni bir parça aktaralım.
Deli ile veli arasında bir
harf fark olduğu gibi seçim ile geçim arasında da bir harf fark vardır. Fark
ile beraber yakın bir ilişki içerisinde olduklarını belirtmekte yarar vardır.
Genel bir değerlendirmeye tabi tutulduğunda hükümetin geçim noktasında bu sefer
seçim işinin hiç olmadığı kadar zor olduğunu söyleyebiliriz. Geçen seçimleri
hatırlayacak olursak bu seçim öncesi hükümetin geçim sıkıntıları nedeniyle eski
havasında olmadığı görülecektir. Enflasyon, işsizlik, kurdaki dalgalanmanın
beraberinde getirdiği belirsizlik direkt olarak halkta baş ağrısına sebep
olmaktadır. Bu baş ağrısıyla sandık başında neler yapabileceği
kestirilmemektedir. Geçimin sebep olduğu bu baş ağrısı tabiatıyla seçimi
etkileyen en önemli unsur haline gelmektedir. Geçim başlığı altındaki mezkûr
konular seçim ile geçimi birbirlerinin ayrılmaz parçasına dönüştürmektedir.
Şikâyetler avaz olup
göğüslerden lav gibi fışkırıp hükümetin yaklaşık 20 yıldır ektiği yeşil
alanların üzerine akmakta, yakmakta ve bir orman yangını gibi önüne aldığını
berhava etmektedir. Bütün imkânlar seferber edilmesine rağmen bu geçim yangını
kontrol altına alınmamakta ve seçim sandığına doğru yol almaktadır.
Bu yangının sesi müjde
niteliğinde olan, olabilecek her sesi bastırmaktadır. Bunu daha önce ilmel
yakin bilen hükümet, artık aynel yakin ve hakkel yakin olarak bilmektedir.
Musibetun ammetun, genel bir musibettir, diyerek bize teselli vermektedir.
Şimdi hemen hemen herkes 20
yıldır seçimler liginin liderliğini kimseye kaptırmamayı başaran Erdoğan’ın
seçimlere doğru şapkadan nasıl bir tavşan çıkaracağını merak etmektedir. Bu
parkurun hiçbir parkura benzemediği konusunda sanırım herkes hemfikirdir.
Tomar tomar faturalar,
soyulduklarını düşünen insanlar, gülmeyi unutan yüzler hükümetin koştuğu seçim
koşu parkurunu iyice kayganlaştırmaktadır.
Bir de genel bir bakıştan
sarf-ı nazar ederek başka bir delikten bakacak olursak bu parkurda hükümetin
önünde sadece tek bir bariyerin olduğunu göreceğiz. O da geçim bariyeridir.
Eğer hükümet bu bariyerin üzerinden atlayabilirse seçim ipini bir kez daha
göğüsleyecektir. Göründüğü kadarıyla muhalefetin tek umudu, hükümet bu
bariyerin üzerinden atlarken kayıp düşmesi ve ayağının kırılmasıdır. Çünkü
kimse muhalefette iş görmemektedir.
Seçim ve geçim rüzgârları
bazen karayel, bazen lodos, bazen poyraz, bazen de keşişleme esecek ve
birilerini alıp götürecek. Sanırım bu konuda da herkes hemfikir…
20 yıllık AK parti hükümeti
geçen bu sürede seçim ile geçim kelimelerini birbirlerinden uzak tutarak
iktidarda kalmayı başarabildi. Önümüzdeki aylarda bu iki kelimeyi
birbirlerinden uzaklaştırabilecek mi? Aslında herkesin merak ettiği en önemli
soru bu. Çünkü seçimi kazandıracak en önemli hareket bu olacaktır.
Millet geçim, vekil seçim
derdinde diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. An itibarıyla sahadan edindiğim
izlenim şudur ki ilk kez millet hem geçim hem de seçim derdinde. Millet bu
sefer seçimi de kendisine iyicene dert edinmiş durumda. Kendi bildiğimiz
Türkçemizle söyleyelim; Allah xêr etsin…