Evet, savaş yeni başlıyor. Zihniyeti kirli, hedefi ümmeti yok etmek olan terör şebekesi israil'in ateşkes ilan etmiş olması, 'Arzı Mev’ud' hayallerinden vazgeçtiği anlamasına gelmez. Yaşadıkları bu hezimet onları durdurmayacaktır. Siyonistler, gündemin sıcak olan nabzını biraz düşürmek istediler. Yani dünya kamuoyunun tepkisini düşürmek için ateşkese yanaştılar. Aynı şekilde saldırıları sürdürmeleri zararlarına olacağı için mecburi bir teneffüs arası vermişler. Gelecek saldırı için eksikliklerini tamamlayıp daha zalim ve gaddarca bebeleri öldürmek için hazırlık içine düşecekler. 

     Bu noktada nabzımızı düşürmek isteyenlere karşı teyakkuz halinde olmak gerek. Filistine olan yardımlar maddi ve manevi noktada sürdürülmeli. Hamas'ın, terör şebekesi İsrail'e daha sağlam bir şekilde mukavemet atmesi için Müslümanların ellerinden gelen her türlü yardımı yapmaları lazım. Hamas, Filistin'de ümmetin onurunu çiğnetmedi. Ümmete, umut aşıladı. Herkesin korktuğu, çekindiği emperyalist devletin şımarık çocuğuna haddini bildirmesi, Müslümanlar için "Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır!"(Üstad) ümidini tekrar yeşertti. 

     Bir avuç Müslümanın izzetlice duruşu İslam alemi için en güzel mücadele örneği oldu. Müslümanların dünyanın her yerinde savaş ve sıkıntı içerisinde olmalarından dolayı bu galibiyet, mazlum halklara manevi bir kıyam aşılayacak İnşaallah. Küfre karşı zafer için masa başı çok büyük hesaplar yapmaya gerek yok. Çünkü savaş bilekle değil, yürekle kazanılır. 

     Bakara 249. Âyette geçen Talut Calut kıssasında imtihanın gereğini yerine getiren bir avuç dava erlerinin nasıl zafere ulaştığı aktarılıyor. Allah'a kavuşacaklarına inananlar: "Nice az topluluklar, Allah'ın izni ile nice çok topluluklara galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir." (Bakara 249) Allah’ın imtihanını geçemeyen topluluklar zafere ulaşamazlar. İmtihanın gereğini yerine getirmedikçe izzeti yakalamamız bir hayal. O günkü imtihan nehirdi, şimdiki imtihan ise belki israil mallarını boykottur.

     Tarihe altı Gün Savaşı olarak geçen 1967 Arap-İsrail Savaşı, Üçüncü Arap-İsrail Savaşı, 5 Haziran 1967 Pazartesi, İsrail ile Arap komşuları Mısır, Ürdün ve Suriye arasında başlayan ve 6 gün süren savaşa verilen addır. Arap İttifakı'na Irak, Suudi Arabistan, Sudan, Tunus, Fas ve Cezayir de asker ve silah yardımıyla katılmışlardır. Bu kadar devlet yeni kurulmuş siyonist çeteyle mücadele edemedi. Bu kukla rejimler ve içindeki hainler, ümmetin heybetini Emperyalist devletlerin şımarık çocuğuna karşı yerle bir ettiler. Müslüman halkların gönlüne küfrün korkusunu saldılar. İşte Hamas ve İslami Cihad bu korkuyu bertaraf etti. Ümmete direniş ruhunu tekrar kazandırdı. Kartondan oluşan kukla rejimlerin yaydığı korku havasını, bir avuç inanmış Mücahidle, balonu patlatır gibi patlattı. 'Talutun ordusu gibi' küfre zilleti tattırdı. "Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer, gerçekten inanmışsanız, üstün olan sizsiniz."( Ali İmran 139) ayetini pratik olarak sahada gösteren Hamas, tekrar inanma umudunu ümmetin içine bir tohum gibi ekti. 

     Savaş yeni başlıyor. Yeni nesil, HAMAS’ın bu destansı mücadelesi ile kıyam meşalesini tekrar yakacak. Her bölgede Müslümanların emperyalist devletlere ve onların uşaklarına boyun bükerek rahat edemeyeceklerini bu şekilde anlamış oldular. Küfrün anladığı dilin kınama değil, üzerlerine füze yağdırma olduğunu anladılar. 

Demiş ya Abdulhak Molla muhteşem beytinde:

“Bu mesel ile bulur cümle düvel fevz-ü felâh;

Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-ü salâh.”

Barışın uzun sürmesi için Müslümanların savaş için hazırlık yapmaları gerek. Düşmanı caydırmanın yolu savaşa hazırlıktır. 

Cihad bayrağını özelde Kudüs, genelde ise tüm cihanın semalarında dalgalandıran Hamas'a selamlar olsun.