Gazze’de
işlenen vahşi soykırım bazı duyarlı insanlarda “Bu sene Noel kutlanmaz”
kanaatinin oluşmasına neden oldu.
Özellikle
işgal altındaki Filistin kiliselerinden yapılan açıklamalar birçok yerin
dikkatini çekti.
Beytüllahim'deki
Rum Ortodoks Kilisesi rahibi, Noel arifesinde şunları söyledi:
"Beytüllahim'de hüzünlü bir hava hâkim. Bugünkü kadar hüzünlü olduğunu
görmemiştik. Ne süsleme ne kutlama ne yılbaşı ağacı ne müzik ne sevinç ne de
bayramı ifade eden herhangi bir şey var."
Beytüllahim,
Hz. İsa aleyhisselamın doğduğu yer olarak kabul edilen ve işgal altındaki Batı
Şeria’nın bir kenti. Hıristiyan inancında kabul edilen görüşe göre Hz. İsa, 25
Aralıkta bu kentte doğdu. Hıristiyanlara göre, Milattan Sonra 32 ya da 33’te
Kudüs yakınlarındaki Golgota Tepesinde çarmıha gerilerek öldürüldü.
Yani bölge
Müslümanlar ve Yahudiler için olduğu kadar Hıristiyanlar için de kutsal..
Yahudiler
ise ne Müslümanların ne de Hıristiyanların kutsallarına saygı göstermiyorlar.
Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırı ve hakaretler kadar şiddetli olmasa da
Hıristiyan mabet ve sembollerine de saldırılar yapıyor ve hakaretlerde
bulunuyorlar.
Bu sene
Gazze’de yaşanan soykırım, dünyada insani değerlerini kaybetmemiş kişilerde
büyük bir “vicdan patlaması” gerçekleştirirken bunda Filistin’deki
Hıristiyanların açıklama ve tutumlarının da elbette payı vardı.
Amerikan
öncülüğünde çok sayıda Hıristiyan ülke hükümetlerinin işgalci teröristlerin
gerçekleştirdiği soykırıma destek çıkmalarının aksine, o ülkelerin vicdanlı
insanları vahşet ve soykırıma ortak olmayı reddederek Filistin halkının yanında
olduklarını yüksek sesle dile getirdiler.
Noel
konuşulurken Filistin Hıristiyanlarından 12 kuruluşun bir süre önce Batılı
kilise ve hükümetlere yönelik yazdığı mektuptan söz etmek istiyorum.
"İsrail'e
eleştirisiz destek veren Batılı ilahiyatçılara ve kilise liderlerine meydan
okumak ve onları tövbe edip değişmeye çağırmak için yazıyoruz" diye
başlıyor.
Mektupta
özellikle uzun yıllardır süren işgal, sürgün ve katliamlara vurgu yapılması ve
bu meselenin güncel olaylar bağlamında değil esastan değerlendirilmesinin
istenmesi oldukça kıymetliydi: “Bu savaşın daha geniş bağlamını ve temel
nedenlerini görmezden gelen dar görüşlü ve çarpık Hıristiyan tepkilerini
kategorik olarak reddediyoruz. İsrail'in Nakba'dan bu yana son 75 yılda
Filistinlilere uyguladığı sistematik baskı, Filistin'de devam eden etnik
temizlik ve baskıcı ve ırkçı saldırılardır. Bu suçlar soykırıma varan askeri
işgaldir." Irkçı Siyonist mantığı mahkum eden şu ifade ise Filistinli
Hıristiyanların işgalci teröristleri çok iyi tanıdığını ortaya koymaktaydı.
Siyonist rejim tam olarak buydu: "Apartheid suçu teşkil eden askeri
işgal."
Mektubun
son kısmı tarihe not düşme açısından son derece önemli:
“Batılı
kiliseleri ve ilahiyatçıları, İsrail'in Filistinlilere karşı işlediği
suçlardaki teolojik ve siyasi suç ortaklığından sorumlu tutuyoruz."
Batı’da
özellikle Protestan kiliselerinde mektuba karşı tepki gösterenler oldu. Hatta
Amerika’da Massachusetts merkezli Nehemya Operasyonu Misyonu'ndan William Levi,
“Batılı Siyonist Hıristiyanların çoğu İsrail'i seviyor ve biliyor. Bu mektubu
yazanları sevindirmeyeceğiz” dedi.
İngiliz
Anglikan Kilisesi, kendilerine bağlı el Ehli Baptist Hastanesi saldırıya
uğrayıp yaklaşık 1000 kişi katledildiğinde bile işgalci teröriste ciddi bir
tepki gösteremedi.
Vatikan’ın
tepkisi de yeterli düzeyde değildi.
Bu durum
siyonizmin Batı’da siyasi kurumlar kadar kiliselere de kısmen sızdığı şüphesine
neden oluyor.
Ve Gazze…
Küresel
Siyonist sisteme boyun eğmeyerek dünyadaki tek özgür bölge olduğunu ortaya
koyduğu gibi, Filistin Kiliselerinin de küresel Siyonist sisteme angaje
olmadığını ortaya çıkardı.
Beytüllahim’de, Hz. İsa’nın doğduğu yerde “Noel’in kutlanmaması”, etkileri ileriki süreçte ortaya çıkacak önemli bir olaydır.