Dede Korkut, Türk destan geleneğinden halk hikâyeciliğine geçişin en önemli figürü ve Oğuz Türklerinin ortak hafızasını, töresini ve kültürünü günümüze taşıyan bilge bir kişiliktir. O, sadece Dede Korkut Hikâyeleri'nin anlatıcısı değil, aynı zamanda Oğuz Boyları'nın akıl hocası, ozanların piri ve yarı-efsanevi bir atasıdır.
Masalların Arasındaki Bilge: Dede Korkut'un Kimliği
Dede Korkut'un tarihi bir kişilik mi, yoksa tamamen destani bir figür mü olduğu sorusu, Türkoloji'nin en karmaşık konularından biridir. Ancak genel kabul, onun hem tarihi izler taşıyan hem de olağanüstü özelliklerle donatılmış yarı-efsanevi bir bilge olduğudur.
Tarihi Kişilik ve Kaynaklar
Tarihi kaynaklarda Korkut Ata adıyla da anılan bu şahsiyet hakkında kesin ve tek bir bilgi yoktur.
- Yaşadığı Dönem: Çeşitli rivayetler onu Hz. Muhammed zamanına yetişmiş veya Dört Oğuz Hükümdarının çağdaşı olarak gösterir. En yaygın inanışlardan biri, onun 295 yıl gibi uzun bir süre yaşadığı ve Şamanizm'den İslamiyet'e geçiş sürecine tanıklık ettiğidir.
- Devletteki Rolü: Özellikle İlhanlı Veziri Reşidüddin ve Ebu'l-Gazi Bahadır Han'ın eserlerinde (Şecere-i Terakime) Dede Korkut'un, Oğuz hükümdarlarına vezir ve başmüşavir olarak hizmet ettiği belirtilir. Oğuz Beyleri'nin her önemli karar öncesi ona danışmadan iş yapmadığı aktarılır.
- Kökeni: Rivayetlere göre Kayı veya Bayat boyundan olduğu söylenir.
Efsanevi Özellikleri ve Fonksiyonları
Dede Korkut, hikâyelerde bir ozandan çok daha fazlasıdır; o, Oğuz toplumunun manevi ve kültürel lideridir.
- Ozanların Piri: Kopuzu icat ettiğine inanılır ve her hikâyenin sonunda ortaya çıkarak kopuz çalar, destanlar söyler, hikâyeyi tamamlar ve topluma öğütler verir. Kopuzun eşlik ettiği bu manzumeler, destanların en edebi bölümleridir.
- Bilge ve Veli: Keramet sahibi olduğuna inanılır. Adeta bir hâkim gibi halkın sorunlarını çözer, büyük dualar eder ve ne dilese Tanrı'nın onu kabul ettiğine inanılır. Aynı zamanda, Oğuzların eski inanç sistemi olan Şamanizm ile yeni dinleri İslamiyet arasındaki kültürel değişimi yöneten bir din ulusu (veli) kimliği de taşır.
- İsim Veren: Oğuz töresine göre, yeni doğan bir çocuk baş kesip kan dökmedikçe, yani bir kahramanlık göstermedikçe isim alamazdı. Hikâyelerde bu kahramanlığı gerçekleştiren yiğitlere isimlerini veren kişi Dede Korkut'tur. Bu işlevi, onun toplumdaki otoritesini gösterir.
Dede Korkut Hikâyeleri'nin Önemi
Dede Korkut'un asıl önemi, onun adıyla anılan ve asırlarca sözlü olarak aktarılan, 15. veya 16. yüzyılda yazıya geçirilen Kitâb-ı Dedem Korkut Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzhan (Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı) adlı eserde yatmaktadır.
Edebi ve Kültürel Değeri
Eser, bir önsöz ve günümüze ulaşan iki nüshada (Dresden ve Vatikan) bulunan on iki hikâyeden oluşur. Fuat Köprülü'nün "Türk edebiyatını terazinin bir kefesine koysanız, diğer kefeye de Dede Korkut'u koysanız, Dede Korkut ağır basar" sözü, eserin değerini özetler.
- Geçiş Eseri: Destan geleneğinden halk hikâyeciliğine geçişin ilk ve en önemli örneğidir. Olağanüstü olaylar ile gerçeğe uygun olaylar, nazım (şiir) ile nesir (düzyazı) iç içe verilmiştir.
- Türkçenin Şaheseri: Türk dilinin en güzel ve zengin örneklerinden birini sunar. Hikâyelerin dili, Türkçenin ifade gücünü ve inceliğini ortaya koyar.
- Tarih ve Kültür Aynası: Oğuzların 12-14. yüzyıllarda Doğu Anadolu, Azerbaycan ve Kafkasya coğrafyasındaki hayat tarzlarını, göçebe kültürlerini, aile yapılarını, törelerini, ata değerlerini (at, çobanlık, avcılık) ve kadınlara verilen yüksek değeri yansıtan eşsiz bir kaynaktır.




