Ülke gündeminin siyaset dışı olup
siyasetle alakalı en meşhur sorunlarından biri olan “Başıboş Köpek Sorunu”,
gittikçe kamuoyunda daha çok yer almaya başladı.
Bu sorunun hayvan sever değil köpek sever
lobilerin 5199 sayılı kanunla hükümeti adeta aldatırcasına çıkardıktan sonra
gittikçe büyüdüğünü görüyoruz.
Gerek iktidar gerek muhalefet cenahı buna
karşın ısrarlı bir suskunluk içindedirler.
Bugüne kadar bildiğim kadarıyla çocuğu,
genci ve yetişkiniyle 21 kişi bir şekilde köpeklerin saldırısı sonucu öldü.
Düşünebiliyor musunuz?
Bunca insan hiç önemli değilmiş gibi hala
bu suskunluk orucunu kimse bozmuyor.
Bir cesaretli çıkıp da Kral çıplak
diyemiyor.
Köpek sever lobilerin sosyal medya
baskısı veya linç girişimleri hem siyasileri hem ünlüleri hem de medyayı
oldukça korkutuyor.
Oy kaygısıyla bu suskunluğa bürünen
siyasilerin seçim öncesi bir girişimde bulunmalarını beklemiyorum şahsen.
Belki de köpeklerin bir siyasiyi, ailesi
veya çocuğunu, bir ünlüyü ya da bu konuda ses getirecek birini Allah muhafaza
ısırmalarını bekliyorlar.
Tıpkı 1910’da İngiliz Büyükelçisini
Galata köprüsü üzerinde bir köpeğin ısırması sonucu, köpeklerin toplatılıp
Marmara denizindeki köpek adasına sürülmesindeki sebep gibi…
Malum en son Bitlis’te iki çocuk ısırıldı
ve birine kuduz teşhisi konuldu.
Bu lobinin tetikçileri, her ısırılan için
insanı değil köpeği savunan bir gerekçe üretip durdular.
Kimi; köpeklerin ölenlerle oynamak
istediklerini onların yanlış anladığını, kimi de kovalayanın köpek olduğunu
unutarak ölenlere araç çarptığı için öldüğünü savundu.
Adeta ölenlerle alay ederek köpekleri
aklamaya çalıştı.
Çocuğu köpek tarafından ısırılmış ve bu
psikolojiyi her aşıda yaşayan biri olarak bu işin gittikçe daha kötüye doğru
gittiğini görüyorum.
Devlet, yanlışlıkla 5199 sayılı kanununu
çıkardığı gibi adaletle düzeltme erdemini de göstermelidir.
Aksi hal ve bu bitmez suskunluk, farklı
sonuçlar doğuracak; halk, bu meseleyi kendisi hal edecektir.
Görmüyor musunuz sosyal medyada buna olan
teşviklerle ilgili söylem ve ifadeleri.
Çatışacak olan halk ve hayvanlar değil;
halk ve itler olacak.
Bakın kedi, kuş veya buna benzer
hayvanlar -ki bu lobiye göre bunlar hayvan değil- kimsenin rahatsız olduğu veya
korktuğu gruba girmiyor.
Hastaneler, marketler, sokaklar, parklar,
yurtlar veya üniversitelerden her gün önümüze düşen görüntüler, artık
önlenemeyecek bir tepkiyi de beraberinde getiriyor.
Sadece ve sadece köpekleri yüceltmenin ve
onları sevenleri de bundan soğutmanın adı köpek severlik veya köpek taparlık
doğuruyorsa, bunun hayvanseverlikle alakası kalmamıştır demektir.
Zira köpek, diğer hayvanlardan daha asil
veya sevecen değildir.
Hayvanseverlik, itperstlik olarak
anlaşılmamalı.
Halkı buna mecbur bırakmadan devletin
bunca ölen insanın canını önemsediğini göstermesi gerekir.
Sahiplenilmeyen her köpek uyutulmalı ve
toplumsal huzur sokaklarda, parklarda, okullarda temin edilmelidir.
0 yorum