Böyle söylemekten başka bir söz bulamıyoruz. Özellikle
Ramazan aylarında kudurma nöbetleri geçirdiğine alıştığımız siyonist eşkıya
karşısında Müslüman devletlerin sus pus olmasına bakıyoruz ve “Kudüs’ü,
Mescid-i Aksa’yı Siyonistlere sattılar mı?” demekten kendimizi alamıyoruz.
Hatta sus pus olmaktan öte terör devletiyle normalleşme
kuyruğuna girdiklerine göre acaba bunu neyin karşılığında yapıyorlar diye
düşünmek zorunda kalıyoruz.
Eşkıya terör devleti yine Mübarek Ramazan ayımda Mübarek
Mescid-i Aksa’yı pis ayaklarıyla çiğnediler, içerisini savaş alanına
çevirdiler, yedi kardeşimizi şehid ettiler, yüzlercesini yaralayıp yine
yüzlercesini tutukladılar.
Dikkat edelim, siyonistler bütün bu eşkıyalıklarını bir
devlet olarak icra ettiklerinden dolayı ona karşı koyması gerekenler de devlet
ve devletler bazında olması gerekmez mi? Ama maalesef bu eşkıya devleti
karşısında direnenler sadece bireyler, Kudüs’ün bir avuç Müslümanı. Yine Kudüs
dışında direnişi destekleyenler, eşkıyayı protesto edenler de Ahmet Mehmet,
Ayşe Fatma yani bireyler veya en fazla sivil toplum kuruluşları.
İslam dünyasının devletleri ve yönetimleri Siyonist çeteyle
zımni bir anlaşma yapmışçasına kıllarını kıpırdatmıyorlar. Ve söylediğimiz gibi
eşkıya ile normalleşme kuyruğundalar.
İşte bu noktada bizim zihnimizi kurcalayan bir soru var;
Neyin karşılığında bu normalleşme?
Özellikle Kudüs’e en yakın durumdaki, adeta Kudüs’ü çevreleyen
Arap İslam yönetimlerinin eşkıya ile sarmaş dolaş olmalarının arkasında ne
yatıyor?
Türkiye yönetiminin “One Minute” günlerinden bugünlere
gelmesinde Kudüs için, Mescid-i Aksa için bizim bilmediğimiz güzel beklentiler
mi var? Kudüs’ün kurtuluşu için başka bir planları mı var?
Veya eşkıya ile bu söz konusu normalleşme olmadığı takdirde
İslam dünyasını veya Filistin’i bizim bilmediğimiz çok daha büyük tehdit ve
tehlikeler mi bekliyor?
Söylesinler; biz şunun için normalleşiyoruz bu eşkıya ile
diye, biz de bilelim.
Hani küçük çevremizde bazı olaylara şahit oluruz; durup
dururken oturduğunuz eve icra gelir, sizi apar topar evden çıkarırlar. Sonra
öğrenirsiniz ki evin erkeği evi kumarda kaybetmiş veya ödenmeyen ve üst üste
yığılan kredi borçlarından dolayı eve el konulmuş.
Yine küçük dünyamızda izlemeye alışkın olduğumuz gibi ev
halkından birinin anormal bir durumu kaydedilmiş ve şu anda şantaj yapılıyor ve
karşılığında oturduğunuz ev isteniyor.
Diyorum ki, Kudüs İslam ülkelerinin yöneticileri tarafından
bu şekilde mi kaybedildi acaba?
0 yorum