Dile kolay, deseler de dile kolay
gelmiyor otuz yıl. Say say bitmez, ama bitti işte. Demek ki her sayılan, Yusufî
bir sabırla bitermiş, bitti de. Hoş geldin Şakir kul, hoş geldin. Geldin de ne
iyi ettin. Gözler sevinci, gönüller ilacı oldun.
On bir yıl önce hasretle
beklemenin satırlara dökülmüş hissiyatımı, özgürlüğüne tekrar ithaf ediyorum.
Hoş geldin Üstadım! Şükür kavuşturana!
-----
Bakma sen gözümün yaşardığına...
Hüzün, gözbebeklerinde gün be gün
büyürken,
Ben yüreğimde seni büyütüyorum;
özgürlüğünü...
Sonra karşılaştırınca yüreğimde
büyüttüklerimi yüreğinde büyüttüklerinle, utanıyorum.
Kocaman bir dağ karşısında
eğiliyorum.
Kayalıklara karşı saygıyla geri
çekilen dalgalar misali, bilesin.
Sen ey Yusuf, bayramlara gebesin.
Adın hasret değil, özlem değil,
adın bayram olsun.
Gözlerini açtığında bir sürgün
sabahı,
Ufkuna çöken acı, keder,
arkadaştı sana yıllar yılı.
İki bin`de başlayan hüzünle
dostluk on birinci yılını devirirken,
Yirmisine merdiven dayamış kadim
dostluklar yaşadın/yaşıyorsun Şakir`ane.
Sürgün sürgün karanlıklar
içinde/gönlünde davanı büyüttün.
Seherlerde dua çiçeğiyle sulayıp
saba yeline kattın, bize üfürdün.
Sen ey Yusuf, adın hasret değil,
adın özlem değil, adın bayram olsun.
Arkanda dökecek su bulamayanlar,
gözyaşları döktüler zifiri asfaltlara.
Kıpır kıpır dudaklar, semanın
perdesiz derinliklerinde arz-ı endam ederken,
Sen ey Yusuf bayramlara gebesin.
Adı dua, adı vuslat bayramlara...
bilesin.
Bir dahaki kurbana bekliyoruz ey
Yusuf;
Adın hasret değil, adın özlem
değil, adın bayram olsun ki, gülesin.
Sana yetişmek, seninle büyümek
gözyaşlarıyla,
Yirmi yıllık hasretle, özlemle...
Zorluklar içinde zambaklar
misali, bir gül narinliğindesin.
Yaprak dökmez çam ağaçları, bilir
misin?
Al bizi, dallarına al, kollarına
al ki bilesin;
Ey Yusuf, bayramlara gebesin.
Adın hasret değil, adın özlem
değil, adın bayram olsun!
Sen, karanlıklarda büyüyen parlak
bir ay.
Bense aydınlıklarda güneşe hasret
bir kör.
Sen, alnına Hira`yı yazmış bir
peygamber sevdalısı.
Bense nuruna muhtaç intizar
zavallısı.
Sevdana esir gönlüm, yirmi yıldır
özgürlük isteyedururken adına,
Dua dua büyüttüğüm
arzuhalim/ümidim avuçlarımdan süzülüyor semaya.
Sen yani zindan, sen yani uzaksın
anadan, çocuktan, yardan… bilesin.
Sen ey Yusuf, bayramlara gebesin.
Adın hasret değil, adın özlem
değil, adın bayram olsun.
Tüm benliğimle hissediyorum seni,
biliyor musun?
Gözlerim sokaklara, gözlerim
sevinçlere kapalı.
Aklım sana yorgun anlıyor musun?
Sen sürgün olalı kara gözlüm,
Yusufum!
Yollara odaklı yaşlı gözler,
bayram bayram yolunu gözler.
Gel gayrı, doğ üstümüze güneş
misali.
Sevinelim çocuklar gibi adına
Yusuf dediğim umudum.
Sen sabır ağacını sulayadururken
zindan zindan,
Ben, hasret işçisi bir bahçıvan.
Fidanken diktiğim, yirmi yıllık
özgürlük ağacını büyütüyorum bilesin.
Sen ey Yusuf, bayramlara gebesin.
Adın hasret değil, adın özlem
değil, adın bayram olsun, gel gayrı…
0 yorum