Çoğu insan ulus devletlerin
totaliter yönünün sadece Faşist veya Komünist devlet modellerinde olduğunu
düşünebilir. Oysa bu vasıf, sadece Faşist veya Komünist devletlerde değil,
Liberal devletlerin de içinde bulunduğu bütün modern devletlerde vardır. Bugün
yeryüzünde gelenek ve coğrafya nedeniyle aralarında form farkı bulunsa da
dünyanın her yerinde aynı örgütlenme tipine sahip tek bir devlet modeli vardır.
Ve model homojen bir yönelimi yani nüfuz edici bir totalitarizmi bünyesinde
barındırır.
Şimdi bu bilgiler ışığında
Komünizm eleştirisi üzerine yazılmış George Orwell'ın Hayvan Çiftliği kitabını
okuduğunuzda, bu eleştiri kapsamına tüm Modern Ulus Devletlerin girdiğini
rahatlıkla görebilirsiniz. Belki bu eleştiriyi sadece Komünist sisteme
yöneltmek hedef küçültmek anlamına gelecektir ki; bu da şu an dünya üzerinde
‘demokrasi’ ve ‘cumhuriyet’ gibi maskelerle maskelenmeye çalışan zulüm
sistemlerini fark etmemizi engelleyecektir.
Zaten kitapta geçen karakterleri
ve yaşadıklarını, şu an yeryüzündeki devletlerde yaşananlarla kıyasladığımızda
yukarıda anlatmaya çalıştığımız rahatlıkla anlaşılacaktır. Ve bu kitabı okurken
oradan aldığımız dersle yaşadığımız dünyayı tanıma gibi bir mecburiyetimiz
vardır.
Hikâyede hayvanların insanların
zulmünden kurtulacağını rüyada gören ama bunu görmeden ölen Koca
Reis, kutsal lider (kült) rolünü oynuyor. O, yeni kurulacak sistemin
kurucu yani manevi lideridir. Ortaya konulacak her politikanın dayanağını
oluşturur. Bugünkü ulus devletlerde de aynı şeyi görmek mümkün. Her bir ulus
devlet kurulduğu andan itibaren kendine ulusal bir lider seçer. Ve bu lider
üzerinden de bir ideoloji oluşturulur. Bu lider ve bu ideoloji, devlet
tarafından meşru veya gayri meşru görülmenin yegâne ölçüsüdür. Ulusal
bayramlarda, resmi dairelerde, meydanlarda, okullarda hep bu liderin posterleri
ve heykelleri öne çıkar. Okullarda çocuklar hep bu ideolojiyle yetişir. Ama
hakikatte bu lider ve ideoloji, insanların sömürülmesi için kullanılan birer
maskeden öte bir şey değildir.
Hikâyede Napoleon
ise iktidarı yani ülkeyi yönetenleri temsil eder. Ve onun yönetimi elinde
tutmasının en önemli aracı kutsal lider Koca Reis’e bağlılığıdır. Hikâyede
olduğu gibi ulus devletlerde de, iktidarı elinde tutanların ya da iktidar olmak
isteyenlerin tek meşru olabilme gerekçesi kutsal lidere ve ideolojisine
bağlılıktır. Bu yüzden kutsal lideri ve ideolojisini benimsemeyenler hep düşman
(öteki) olarak görülüp; sürekli yönetimden darbelerle uzaklaştırılırlar.
Yönetime resmi olarak kabul edilmelerinin yolu, kutsal lidere ve ideolojisine
yemin etmekten geçer. Bu yemini yapmayanlar, halk tarafından seçilseler bile
görevlerine başlayamazlar.
Hikâyede devrimi Napoleon ile
gerçekleştiren sonra da iktidar kavgası nedeniyle çiftlikten kovulan Snowball iç
düşmanı, çiftlikten kovulan insan Bay Jones ise dış düşmanı temsil
eder. Ulus devletlerde mutlaka bir iç ve dış düşmana ihtiyaç vardır. İç/dış
düşman yoksa bile iktidar tarafından üretilir. İç/dış düşman iktidara destek
veren kitleleri korku yoluyla bir arada ve diri tutmanın yegâne yoludur. Ayrıca
iç/dış düşman iktidarın yaptığı tüm hata ve eksiklerin de asıl sebebi olarak
gösterilerek perdeleme görevi görür. Ülkede meydana gelen her türlü kötülüğün
faturası bu düşmanlara çıkarılır. Bu düşmanlar üzerinden oluşturulan yapay
kavga ve çatışmalarla yani kayıkçı kavgasıyla halkın asıl gündemi saptırılarak
iktidarın ömrünün uzaması sağlanmış olur. Ülkemizde ve diğer ülkelerde
siyasette yaşanan aşırı kutuplaşmanın asıl sebebini sanırım daha iyi anlamış
oluyoruz.
0 yorum