29

Ne yazık ki her geçen gün eğitimcilere yapılan şiddet haberlerinde artış görüyoruz. Bu olayları sadece birkaç kendini bilmezin bir anlık öfkesinin sonucu olarak mı değerlendireceğiz, yoksa üzerinde uzun uzadıya düşünüp biz nerede hata yaptık da bu sorunlarla karşılaşıyoruz mu diyeceğiz?

                Oysa ülkemizde eğitim seviyesi her geçen gün daha da yükseliyor, bir orta öğretim kurumunu yani bir liseyi bitirenlerin oranı örneğin 10 yıl öncesine kadar çok artmış durumdadır. İlkokul ve ortaokulu okumayan yok denecek azdır toplumda.  Hatta üniversite mezunlarının sayısı da 10 yıl öncesinde kadar hiç de azımsanmayacak derecede artmıştır. Doğal olarak bu eğitim çarkından geçen insanların daha medeni, daha anlayışlı, problemlerin çözümünde daha esnek olmaları gerekir diye düşünüyor insan.

                Ama yaşadığımız olaylara bakınca burada bir sorunun olduğu göze çarpıyor. Bunun kaynağı olsa olsa bu insanların yetişmesinde en önemi paya sahip olan uygulanan eğitim müfredatı olmasın. Neden mi diyeceksiniz? Çünkü toplumu yetiştirmekle görevli öğretmen camiasının elinde müfredat dediğimiz bir kurallar bütünü var. Diyeceksiniz ki, müfredat kötü insan yetiştirin demiyor ya. Doğru ama müfredatın temelleri iyi insan yetiştirme üzerine kurulmamış. Müfredat başarılı insan yetiştirme, öğrencileri iyi ve para getiren meslek sahibi yapma üzerine kurgulanmıştır. Ne yazık ki, müfredat toplumumuzun değerleriyle barışık değildir. Bu müfredat hastasına para kaynağı olarak bakmayan doktor yetiştirmiyor, aksine en iyi kazancın doktorluk mesleğinde olduğunu öğreterek işe başlıyor. Bu müfredat yaptığı binanın demirinden ve çimentosundan çalmanın insan hayatını tehlikeye atmak olacağını anlayan inşaat mühendisi ve müteahhit yetiştirmiyor. Bu müfredat derse bir dakika geç girmenin öğrenciler için 40 dakika olduğunu anlayacak öğretmen yetiştirmiyor.

                Ama bu müfredat hangi dersten kaç net yaparsan hangi liseye ve üniversiteye  yerleşeceğini hesaplayarak gece gündüz test çözen öğrenci yetiştiriyor. Aile ve öğretmen tarafından bu şekilde güdülenen öğrencide insan sevgisi, büyüklerine saygı, millet ve vatan sevgisi kalır mı? Öğretmenlerimizin bir kısmı da ilkokuldan başlamak üzere öğrencileri yarışa hazırlama görevlerini üstlendiklerinden ortaya tek hedefi rahat, konforlu, zengin ve zevk düşkünü bir hayata hazırlanan insanlar ortaya çıkıyor. İşte bu insanların çocukları da aynı mantıkla yetiştiğinden, kendini ve çocuğunu dünyanın merkezinde gören insanlarla sokaklarımız dolmaktadır.

                En ufak bir sorunu bile şiddete başvurmadan çözmeyecek kapasitedeki insanlar, savunmasız insan olarak gördükleri eğitimcilere şiddeti bir kahramanlık olarak görmektedirler. Ne yazık ki, uygulamadaki kanunlarımız da buna teşnedir. Zaten bu insanlar şiddete başvurmayacak kadar eğitimli olsalardı buna yeltenmezlerdi. Ama şiddete başvurduklarında bile onları bu şiddeti yaptıklarına pişman edecek bir kanunla karşı karşıya kalmamaktadırlar. E ne de olsa araya birileri girip, özür dilemelerini sağlayacak, onlar da yaptıklarıyla kalacaklardır.

                Maalesef dostlar toplum olarak bu konuda iyi bir yere gitmiyoruz. Alime, öğretmene saygını olmadığı yerde ne öğrenci yetişir, ne de ilim yeşerir. Alim ve öğretmenin değer görmediği toplumlar da kısa sürede çöküş yaşayacakları kesindir. Ne yazık ki, bizler de oraya doğru son hızla gidiyoruz. 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *