ATEŞİNİZ ÖNCE SİZİ YAKACAK ATEŞİN ÇOCUKLARI

Türkiye planlı ve organizeli bir saldırı altındadır. Bir gün içinde 81 ayrı yerde yangının çıkmasını hiçbir zırva tevil edemez.

                Savaşın bir çok çeşidi olmakla beraber en acımasız olanı içinde yerleşim yerlerinin, insanların, hayvanların olduğu ormanları yakmaktır. Bu nasıl bir anlayıştır ki, savunmasız hayvanların olduğu bir orman ateşe veriliyor, oralarda insanların yaşadığını bile bile gözünü kırpmadan ağaçlar yakılıyor. Belli ki,  bu işi yapanların vicdanlarında bırakın Allah korkusunu, insanlık adına en ufak bir kırıntı da kalmamıştır.

                Faillerin gizlenmeye çalışılması da ayrı bir psikolojik harp metodudur. Yapanlar bas bas bağırarak biz yaptık diyorlar, ama onlara şirin görünmek isteyen madrabazlar olayı başka yönlere çekerek hedef saptırmaya devam ediyorlar. Siz neyin derdindesiniz? Siz ne ara bu kadar duygusuz ve acımasız oldunuz? Birilerine olan kızgınlığınız ve hatta düşmanlığınız bu kadar canice hareketler yapmanıza nasıl sebep olabiliyor?

                Siz kendinize ne verirseniz verin. İsterseniz ateşin, isterseniz volkanların, isterseniz de ejderhaların çocukları olun, canlı canlı yaktığını o hayvanların, ölmesine neden olduğunuz insanların ve yaktığınız ağaçların hesabını vereceksiniz. Bugün sizlere övgüler dizenler de sizleri en başta satacak olanlardır.

                Savaşta savunmasız insanlara, çocuklara, kadınlara, ağaçlara ve hayvanlara dokunulmaz. Sizin savaşınız da namertçedir. Bu savaşın literatürdeki adı şerefsizliktir.

                Bir ormanın yeşermesi, bir ağacın büyümesi on yılları almaktadır. O alanlarda yaşayan emekçi köylülerin yıllarca biriktirdikleri emekleri sizin hırsınızın kurbanı olmaktadır. Siz hiç düşünmediniz mi ki, belki de yaktığınız o alanda sizin bir akrabanız ve sevdiğiniz de olabilir. İşte siz sevdiklerini canlı canlı yakacak kadar canisiniz.

                Siz üzerinde yaşadığınız bu topraklara eziyet eden mahlûklarsınız. Yerin üstünde yaşayanlara saygısı olmayanların insanlıktan, adaletten, özgürlükten bahsetmeleri abesle iştigal etmekten öteye gitmemektedir.

                Şüphesiz ki hiçbir canlının hakkının diğerine bırakılmadığı büyük günde, sizler de ve sizlere bu işleri süslü gösterenler de hak ettikleri cezayı alacaklardır. Hele vücutları kor haline gelmiş o hayvanların sizden hesap soracakları o günün azabı çok çetin olacaktır.