11


Peygamberimiz ( S.A.V. ) “ Tövbe eden kişi hiç günah ilememiş gibidir” buyurarak, tövbekâr günahkârlara müjde vermiştir.

Bizi çepeçevre kuşatan günahların Kirlettiği ruhumuzu arındırıp, tezkiye etmek ancak, Nasuh, samimi, içten, mazbut ve dönüşü olmayan, nedamet dolu bir tövbeyle Allah’a sığınmakla mümkündür.

Kıymetli kardeşlerim!

Tövbe ve istiğfar, zamanında yapılırsa kıymeti vardır. Şuurumuz yerinde, aklımız başımızda, bilerek ve inanarak yapacağımız tövbenin karşılığı af ve mağfiret olabilir.

O. zaman Can boğaza dayanmadan, güneş batıdan doğmadan, tövbe kapısı kapanmadan tövbe ve istiğfarda bulunarak, Allah’ım! Günahkâr kulun geldi diyerek af ve mağfiret kapısını çalmakla meşgul olmalıyız.

Ümidimizi kaybetmeden, omuzlarımızdan sarkan, gönüllerimizi karartan günahlarımızın çirkinliğinden Allah’a sığınmalıyız. Kavli, fiili dua ve tövbelerimizle Allah’a yönelip teslim olmalıyız. Tövbe istiğfarımızı yarına bırakmamalı hemen şimdi yapmalıyız. Çünkü yarın çok geç olabilir.

Yüce rabbimiz, sevgili peygamberimize hitaben ” Ey peygamberim! Nefislerini günahlarla kirleten kullarıma duyur. Allahın rahmetinden ümitlerini kesmesinler. Allah, bütün günahları bağışlar. Doğrusu o, çok bağışlayıcı ve çok merhametlidir” ( Zümer 53 ) buyurarak,  günahkârlara genel af ilan ederek, tövbe ve istiğfara davet etmiştir. 

Hz. Musa ( A.S.) Tur-i Sina’da merak ederek Cenabı hakka “ Ya Rabbi! Senin en günahkâr kulun kimdir”? Diye sormuş.

Cenabı Allah “ Ey Musa! Yarın kızıl denizin sahiline git. Oraya çocuğuyla beraber bir adam gelecek. İşte, o, benim en günahkâr kulumdur” der.

Hz. Musa, ertesi gün kızıl denizin sahiline gider. Çocuğuyla beraber bir adam gelir, bir yerde oturup muhabbet ederler. Sonrada kalkıp giderler.  

Ertesin gün Hz. Musa (A.S),  cenabı Allah’a “ Ey Rabbim! Peki, senin en günahsız kulun kimdir?”  demiş.

Cenabı Allah “ Ey Musa dünkü gittiğin yere tekrar git. Oraya çocuğuyla beraber bir adam gelecek. İşte o benim en günahsız kulumdur” der.  Hz. Musa ( As.) belirtilen yere gider. Bakar ki dünkü aynı adam çocuğuyla beraber gelir.

Bu sefer Hz. Musa “ Ya Rabbi! Bu işin hikmeti sana malumdur. Bir insan, nasıl hem en büyük günahkâr hem de en günahsız olabiliyor”?  Diye sorar.

Cenabı hak buyurur ki “Ey kelimim! Adam dün çocuğuyla beraber kızıl denizin kenarında otururken çocuk babasına sordu  “ Baba! Bu, kum taneleri ne kadarda çok, Bunlardan daha çok olan bir şey var mıdır? Diye sordu. Babası “ Var evladım. Bu kum tanelerinden daha çok olanı vardır. Denizlerin damlaları bu kum tanelerinden daha çoktur” dedi.

Çocuk “Babacığım peki bu denizin damlalarından daha çok olan bir şey var mıdır”? Diye sordu.

Bu soru karşısında adam, Büyük bir mahcubiyetle başını eğerek “ Oğlum! Senin Babanın günahları bu denizin damlalarından daha çoktur” dedi.

Çocuk, merak ederek “ Babacığım! Peki, senin günahlarından daha çok olan bir şey var mıdır”?

Babası “ Var yavrum, Allah-u Teâlâ’nın rahmeti babanın günahlarından daha çoktur ” dedi.

Hz. Musa, ( a.s) adamın günahlarından dolayı duyduğu mahcubiyet ve pişmanlık hürmetine, Allah’ın rahmeti hakkındaki hüsn-ü zanı hürmetine, Allah’ın onun af ettiğini anlıyor.  Adam, öyle güzel, öyle içten, öyle safi tövbe etmiş ki, belki de tüm günahlarını sevaba dönüştüren bir af edilişle af edilmiştir.  

Allah’ım senin rahmetin her şeyi kuşatmıştır. Affına sığınıyor ve sana tövbe ediyoruz. Tövbemizi kabul, günahlarımızı af et. Âmin.

Selam ve dua ile

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *