163

Yıllar önce bir köyde Kürdçe şevbûhêrk dediğimiz, bir gece sohbetindeydik. Aramızda hayat tecrübesi çok iyi olan yaşlı bir amcamız konuşuyordu. Hepimiz onu pürdikkat dinliyorduk. O zamanlar bugüne oranla yaşlılara daha fazla değer veriyorduk. Okumadığı için ziyan olmuş biriydi. Konuşmaları ve tespitleriyle geceye damgayı vuruyordu. İlim tahsil etmiş olsaydı şüphesiz sadece gecemize değil, Anadolu’ya da damgasını vurmuş olacaktı. “Kulları içinden ancak âlimler Allah’tan hakkıyla korkar” Fatır 28. Ayet-i kerimesi mucibince onu bir âlim olarak nitelendirebiliriz. Çünkü çok takvalı biriydi Ramazan amcamız. Allah kendisine rahmet etsin.

İçimizden birisinin bir yarası olacaktı ki şöyle bir soru sordu; “Bana dostluk ile ilgili bir şeyler anlatabilir misiniz? Dost nedir? Kime dost diyebiliriz? Dostlarımızı nasıl seçelim”. Hacı amcamız soruya hazırlanmış gibiydi. Hemen şiirsel bir giriş yaptı; Dostlar üç kısımdır. Dostê nane nanî, dostê gane ganî, dostê cane canî. Dost görünümlü bazı arkadaşlar vardır. Seninle arkadaşlıklarının tek amacı, sırtından geçinmektir. Bunlar qijnî (kene) gibidirler. Amacı senden yararlanmaktır. Tek hedefi her zaman senden almak ve sana hiç vermemektir. Bunlara ekmek dostu, diyebiliriz. İkinci kısım ise, öküz tipi gibidir. Bunlar da qijnînin değişik bir türüdür. Sen onu değil, o seni bulmuştur. Anlayışı, feraseti yoktur, hoşgörüsüzdür, kalın kafalıdır, iz’an dersen yoktur. Ondan kurtulmak istersin ama başaramazsın. Dara düşersen “Dostê nane nanî ve dostê gane ganî” hemen ortalıktan kaybolur, sıvışırlar. Bunlar sana “Abdalın dostluğu köy görünene kadardır” atasözünü hatırlatırlar.  Allah eder de işlerin tekrar yoluna girerse, bu tür tırnak içinde “dostlar” sana yeniden esselamu aleykum derler.  Anlayacağın bunlar seninle yolun sefasını sürerler. Deli ile veli arasında bir harf fark vardır, derler. Dost ile post arasında da bir harf fark vardır. Bunları post olarak nitelendirip bir kenara bırakalım ve asıl dosta gelelim. Üçüncü kısım dost ise, kitaplarda hikâyelerde anlatılan ve anlamını bildiğimiz dosttur.  O sana güvenir sen ona güvenirsin. Sen ona kefil olursun, o sana kefil olur. Bir ihtiyacın olduğunda onu yanı başında bulursun. Derdin olursa, derdine çare aramak, onun önceliği olur. Diğerlerinin aksine seninle yolun cefasını çeker. Bu dostlar iki ayaklı 112’dirler ve bunlar da sana “Dost, dostun eyerlenmiş atıdır” atasözünü hatırlatırlar. Acını, rahatsızlıklarını paylaşmak için yanı başında bulunur ve sen bunu hissedersin. Tebessüm ve sırıtmak nasıl farklı şeyler ise, çünkü tebessümde gözün içi güler, sırıtmakta o göz kasları çalışmaz. Bu nedenle kişinin tebessüm ettiğini mi, yoksa sırıttığını mı hemen anlarsın. Karşındaki kişinin de dost mu değil mi, kendi aldığın nefesten anlayabilirsin. Dostu gördüğünde aldığın nefes başkadır. Oksijen bedenine bir başka girer ve sen bunu anlarsın, bir an için kendini Kaz Dağlarında hissedersin…

 Bazen sebze-meyvelerin satıldığı bir pazara gideriz ya, birileri şöyle bağırır; “Gel seç-al, seç-al” işte senin o seçip aldıkların en iyileridir. Öyle ki, bazen eline bir meyve-sebzeyi alıp şöyle bir-iki kez evirip çevirirsin, alıp alamamada kararsızsın, bırakıp başka bir taneyi alırsın ya! İşte dostê cane canî insan cinsi içinde seçip aldığımız bir iki kere sıkarak denediğimiz meyve-sebze gibidir. Yani seçerek aldığımız meyve-sebzemiz nasıl seçkin olanlar ise dost da seçtiğimiz en seçkin insandır. Dostu meyve-sebzeye benzettiğimiz için inşaallah dostlar darılmaz…

Çayın kendisine has bir tadı vardır.[1] İşte kendisine has tadı olan o çay, dost ile içilirse,  dost o çaya ek özel bir tad katar. Dost çok şeydir. Dost bir makaleye sığmaz. Dost bedende bir termostat gibidir. Hayatının bir kontrol mekanizması gibidir. Yanlış yaptığında seni frenler. Ayarların standartların üzerine çıktığında veya altına indiğinde seni hemen uyarır.

Ama üzülerek söylemek durumundayız ki, yeni toplumsal konsept nedeniyle dostların da soyu tükenmekle karşı karşıya. Allah karşımıza iyi insanlar ve dostlar çıkarsın. Âmiyn.

 

 



[1] Bu vesileyle çayı şekerli içenler o tadı bilemezler.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *