Kerbela olayını sadece bir cinayet olarak görmek veya
önlenmesi mümkünken birtakım yanlışlıklardan dolayı önlenememiş bir facia
olarak görmek yanlış bir düşüncedir. Bunu sadece olup bitmiş, geçip gitmiş bir kaderi
değiştirememek acısıyla söylemiyoruz.
Kerbela`daki insan tiplerini birazcık yakından gördüğümüzde
bunu anlayacağımıza inanıyorum.
Kerbela`nın bir numarası elbette Hazreti Hüseyin`dir:
Hazreti Hüseyin ölmeliydi, şehid olmalıydı ve nitekim şehid
oldu. Bunun bir başka yolu yoktu. Siz istediğiniz kadar düşüncelere dalın,
Hazreti Hüseyin`i kurtarmak için filmi geri sarın, senaryoyu değiştirin yeniden
yazın. Sonunda göreceksiniz ki Hazreti Hüseyin`in şehid olmaktan başka bir yolu
yoktu.
Çünkü Hazreti Hüseyin yaşadığı zamanda Muhammedî yolun
temsilcisidir.
Hazreti Hüseyin, takvanın, erdem ve faziletin, ilmin
temsilcisidir.
Hazreti Hüseyin, hakkın ve adaletin temsilcisidir.
Müslim bin Akil: Aslında bizim gibi Müslümanlar için
Hazreti Hüseyin her ne kadar sembol olsa da, bizzat rolünü alabileceğimiz kişi
Müslim bin Akildir.
Kur`an`da Resullerden sonra anlatılan ikinci kahramanlara
çok benziyor. Yasin Sûresinde, şehrin uzak köşesinden koşup gelen adama, yani
Habibi Neccar`a, yine Mümin Suresinde o güne kadar imanını gizleyip o gün
Firavunun karşısına dikilen yiğide çok benziyor.
Diyorum ya, belki bizler için Hazreti Hüseyin olmak zordur;
fakat Müslim bin Akil olmak, Hazreti Hüseyin`in elçisi olmak, onun adına
Kûfe`de yiğitçe destansı bir mücadele vermek, sonunda Kerbela`dan önce şehadet
şerbetini içmek…
Ve Kerbela sonunda ortaya çıkan bir Zeynep karakteri,
Müslüman kadınlar için tarihi sembol.
Hürr bin Yezid. Son ana kadar Hazreti Hüseyin`i kuşatan
komutanlardan birisidir. Hazreti Hüseyin`in savaş başlamadan önce yaptığı etkin
ve duygu dolu konuşmasının ardından biraz sonra öleceğini bile bile Hazreti
Hüseyin`in safına geçiyor ve Kerbela şehidlerinin arasına katılıyor.
Yezid bin Muaviye: Çoğumuzun zannettiği gibi, o sadece
Hazreti Hüseyin ve çoluk çocuk yetmiş küsur Ehl-i Beyt mensubunun katili
değildir. Her şeyden önce Yezid, kendisinin asla bulunmaması gereken bir yerde,
Müslümanların önünde bulunmaya yeltenen kişidir.
Ve Yezid sadece layık olmadığı bir yeri işgal eden zalim ve
zorba olmaktan öte, siyasi açıdan İslam Treninin makasını, yolunu, hattını
değiştiren kişidir.
Diyelim ki bunu yaparken Hazreti Hüseyin`i ve
beraberindekileri şehid etmemiş olsun, Kerbela Faciasını hiç gerçekleştirmemiş
olsun, değişen ne olacaktı?
Yezid, elindeki kuvvetten başka hiçbir meziyeti, erdem ve
fazileti olmayan, bu kuvvetle bütün İslami erdemleri, faziletleri ve
liyakatleri bastırıp yok eden küstah ve zorba bir tiptir.
Yezid karakteri iyi öğrenilmelidir ve tarihten günümüze
kadar olan cinsleri de iyi tespit edilmelidir.
Çünkü Yezid, bin yılda bir gelen istisnai bir karakter
değil, her zaman, her yerde mantar gibi kaynayabilen bir tiptir.
Ubeydullah bin Ziyad ve Ömer bin Sa`d: Hakkı ayan beyan
görüp bildikleri ve dilleriyle ikrar ettikleri halde kuvvetten yana olan,
makamlarını kaybetmemek için ellerini Hazreti Hüseyin ve Ehl-i Beyt`in kanına
bulayan vali ve kumandan karakteri…
İlginç bir nokta: Biliyor musunuz, Müslim bin Akil`in şehid
edildiğini ve Kûfe halkının verdikleri biattan döndüklerini öğrenen Hazreti
Hüseyin, birlikte olduğu insanlara bir konuşma yaparak isteyen herkesin
evlerine dönebileceğini, kendisini terk edip ayrılabileceklerini, bunu asla
ayıplamayacağını, hatta bundan utananlar varsa gece karanlıkta ayrılmalarını
söylüyor, fakat kimse kabul etmiyor…