Uhud savaşında müşriklerin “Muhammed’i öldürdük” sözü her tarafa yayıldı. Müminlerin bu söz karşısında adeta kolu kanadı kırıldı. Bazıları kenara çekildi. Bazıları kılıçlarını bıraktı.
Bu sırada sahabeden Enes bin Nadr (ra) ortaya çıktı. Ona göre taşlara tapan müşrikler, Allah’a iman etmiş müminleri asla yenemezdi. Hz. Ömer’i bir kayanın üzerine oturup ağladığını gördü. Sordu:
- Ya Ömer niçin savaşmıyorsun?
- Allah Resulü ölmüş, bilmiyor musun?
Bunun karşısında şu hakikati haykırdı:
- O öldükten sonra yaşamanın ne anlamı var? Haydi kalkın! Resulullah hangi yolda ölmüşse, siz de o yolda ölün! dedi ve müminleri tekrardan ayağa kaldırdı. Kendisini İslam uğruna feda edip şu ilahi övgüye mazhar oldu:
“Müminler içinde öyle yiğitler var ki onlar Allah’a verdiği sözü tutmuşlardır.” (Ahzâb, 23)
Siyonist işgal rejimi de ümmetin sesi olan Ebu Ubeyde için “Onu öldürdük” diyorlar. Ebu Ubeyde, gerçekten şehid olmuş mu olmamış mı bilmiyoruz. Ama şehadete layık olduğunu tüm ümmet ittifakla kabul ediyor.
Şimdi asıl kendimize söylememiz gerekeni söyleyelim:
Ebu Ubeyde şehid olduysa uğruna bedel ödediği davası bakidir. Ve bu bizim ortak davamızdır. Bizde kalkalım ve onun ömrünü verdiği dava uğruna bizde ömrümüzü verelim.
Tüm peygamberlerin, salihlerin ve şehidlerin davasıdır. Bu dava için yer, zaman ve mekânın hiçbir önemi yoktur. Hele bâki bir hakikatin fani kişilere feda edilmesi asla yoktur. Herkes elindeki, dilindeki cebindeki imkana göre mücadele etmelidir.
Hangi ülkede hangi şehirde hangi köyde veya beldede yaşıyorsak yaşayalım İslam'ın sesi olma adına bir şeyler yapmamız lazım.
Gösterilmesi gereken duruş
Söylenmesi gereken söz
Yapılması gereken mücadele
Yaşanması gereken ahlakı hayatımıza yansıtmamız lazım.
Söz konusu İslam olduğunda sağa sola bakmaya ihtiyaç hissetmemeliyiz. Yapmamız gereken neyse onu yapmalıyız. Bu yolda yalnız da kalsak kimsesiz de kalsak imkanlarımız kıt da olsa yapılması gerekeni yapmamız gerekir.
Yoksa Ebu Ubeyde’yi sevmek onun sadece askeri üniforması ve kırmızı kefiyesini sevmek değildir. İslam'ın bizim için biçtiği ateşten gömleği giyebilmektedir.
Ebu Ubeyde’yi sevmek sadece göğe yükselen şehadet parmağını sevmek değildir. Kelime-i tevhidin sembolü olan şehadeti hayatının anlamı yapmaktır. Küfre karşı gösterilmesi gereken duruşu sergileyebilmektir.
Böyle olunca ona olan sevgimiz hak anlamında bir sevgi olur. İslam'ın sevgisi olur. İslam davasının sevgisi olur. İslam kardeşliğinin sevgisi olur. İşte o zaman kişi sevdiği ile beraber olur.
Allah’ım bizi kardeşlerimizden ayırma ve onların hayrından mahrum etme.