Başlığı görünce “Kaliteli yalan mı olur?”
deyişinizi duyar gibiyim. Kaliteli yalanla ilgili bizim yörede yaşanmış meşhur
bir hikâyeyi aktarayım: Köyde yaşayan iki kardeşten biri çok yalan söylermiş.
Fakat yalan söyleyen, her yerde başköşede ağırlanır ve ona kıymet verilirmiş.
Yalan söylemeyen kardeş ise odanın bir köşesinde yalnız kalır ve kıymet
verilmezmiş. Bir gün kıymet görmeyen kardeş, abisinin yalanlarıyla statü
kazandığı gibi statü kazanmak istemiş ve yalan atmaya karar vermiş. Köy odasına
giderken oturanların dikkatini üzerine çekerek “Bugün ne duyduğu mu biliyor
musunuz? der. Cemaat, hayırdır, ne duydun? diye sorduklarında; “Gökyüzünden
köpek sesleri duyduğunu” söylemiş. Bunu duyan cemaat hemen tepki vermiş ve
böyle şey olur mu? Sen yalan söylüyorsun, diyerek onu azarlamışlar. Bu tepkiyi
gören abisi hemen ortaya atılarak, olabilir demiş. Cemaat nasıl deyince; bir
kartal, yavru bir köpeği havalandırmış olabilir dedi. Cemaat, evet doğru, biz
bunu düşünemedik demişler… Köy odasındaki cemaat dağıldıktan sonra,
yalanda uzman olan ağabey, kardeşine dönerek, “Yalan söylersen, kaliteli yalan
söyle” demiş.
Bu hikâyeyi şunun için aktardım. Son zamanlarda yalanın kalitesi bile düşmüş.
Hatta yalan kalitesi dibe vurmuş. Özellikle siyasi çekişmeler ve seçim
tabloları bu kaliteyi daha da düşürmüş. Akla ziyan yalanlar ve bir saat
sonra çıkacak yalanı bile çekinmeden söyleyebiliyorlar. Bildiğiniz gibi
14 Mayıs seçim sonuçları açıklanmadan saatler önce Mansur Yavaş ve Ekrem
İmamoğlu ekranlara çıkarak “13.Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu”
açıklamasını yaptılar. Zaman biraz daha ilerledikçe “Kazanıyoruz” açıklamasıyla
devam ettiler. Biraz daha zaman ilerledikçe bu seferde Yüksek Seçim Kurulunu ve
Anadolu Ajansını suçladılar…
İnsan, bunların ruh dünyasını anlamakta
zorlanıyor. O kadar yalan ruhlarına işlemiş ki iki saat sonra çıkacak bir
yalanı bile tüm Türkiye’nin gözüne baka baka rahatça söyleyebiliyorlar. Zaten
seçim sonuçları da gösterdi ki bu karakterlerinden dolayı onların havada uçuşan
vaatleri hiç bir karşılık bulmamış. Bunun içindir ki halk onların
söylediklerine itibar etmiyor. Deprem günlerinde oluşturmak istedikleri algı ve
yalanlarla birlikte “Size bedava konut vereceğiz” vaadi de para etmemiş ve
deprem bölgelerinden iktidara ve Erdoğan’a rekor düzeyde destek çıkmıştır.
Bunların görüş dünyaları o kadar dar ki şimdi de Erdoğan’a destek veren
depremzedeleri CHP Belediyeleri eliyle cezalandırmaya çalışıyorlar.
Aynı şekilde yalan ve
dolandan beslenen bu güruh, birkaç gündür sosyal medya hesaplarından AK Parti
listelerinden Meclise gidecek HÜDA PAR’ın dört adayından ikisinin
vekilliklerinin düştüğünü yaymaya çalışıyorlar. Yahu dedik ya, yalan atarsanız
biraz kaliteli olsun. İki gün sonra gerçekliği tescillenecek bir meselede nasıl
bu kadar rahat yalan atabiliyorsunuz? Adınız gibi bildiğiniz bir doğruyu tüm
kamuoyu önünde yalan atmaktan nasıl umut bekliyorsunuz? Bu kadar mı düştünüz?
Sizin yalandan başka sermayeniz yok mu? Evet, bunlar yalandan başka
halka sunacakları bir sermayeleri yok ve milletin iradesi ve tercihine saygılı
olmayan yalan makinalarıdır. Fakat yalanda da bari bir dikiş tutturun diyoruz.
Sonuç olarak; CHP ve yandaşları kendi ittifaklarını yalan üzerine kurmuşlar. Seçimi de bu kurgu üzerine kurmuşlardı. Yalanlarına kananlar ise intiharın eşiğindeler. Biz bunlara nasıl kandık deme noktasındalar. Bu kesiminde 28 Mayıs gününde onları ciddi manada sandıkta cezalandıracağını düşünüyorum. Çünkü bunlar yalanın kalitesini de düşürmüşler. Kaliteli yalan atanlar bile bunlardan çok mustaripler.