Kendi kendime söylüyorum bunu.
Yani “hazırlan gidiyoruz” diyen de benim, “tamam hazırım” diyen de. On iki
gündür İstanbul’da gazetedeyim, siz bu yazıyı okurken eve dönmüş olacağım
inşaallah.
Yıllardan beri Türkiye genelinde
bu şekilde dolaşmaya gayret ediyorum.
Dikkat ettim de söz konusu
yolculukları bana sevdiren ve kolaylaştıran şeylerin başında, yanımdaki yükümün
küçük bir el çantasından ibaret olması geliyor. Yolculuğa çıkarken de dönerken
de ona bakıyorum ve her şeyi kolay görüyorum, “tamam hazırım” diyebiliyorum.
Gerek uçakta, gerek otobüste
çantanızın bagajda değil hemen elinizin altında olması, inince bagaj sırası
beklememeniz bana göre bir mutluluk, bir ayrıcalıktır.
Belki tebessüm edeceksiniz ama
kemer kullanmadığım için uçağa binerken arama noktalarından beklemeden geçerken
insanların sanki yatak odalarındaymış gibi kemerlerini çıkartmalarına güler
misiniz ağlar mısınız bilemiyorum.
Hazır olmak, hem de kısa
zamanda hazır olabilmek, yürürken yanınızda hiçbir ağırlığın olmaması, bir yere
bırakma gereği duymamanız, kafanızın oraya takılı kalmaması hayatı
kolaylaştırma adına önemli bir kazanım olsa gerek.
“Hazırlan gidiyoruz” komutu
bize bir şey daha yapmamızı hatırlatmalı; bırakıp gittiğimiz yerde bir
karışıklık bırakmamalıyız, geride kalanların çözemeyeceği, içinden çıkılmaz,
yarım kalmış hesaplar bırakmamalıdır.
Peki çantamızın küçük olması
sadece yolculuğumuz esnasında mı bizi mutlu eder? Yolculuk çok somut bir şey
olduğu, hepimizin yapageldiği bir şey olduğu için meseleye oradan giriş yaptım.
Unutmayalım ki hayatımızın her anında çantamızın küçük ve hafif olması
mutluluktur. Çantalar ne kadar büyük ve çok olursa onları korumak için çanta
bekçiliğinden başka bir şey yapamayacağımızı anlayalım.
Biliyor musunuz “hazırlan
gidiyoruz” diye bize bir seslenen daha olacak, ölüm meleği, asıl sözü buraya
getirmek istiyorum.
Zannedersem bu yolculuğa çabuk
hazırlanabilenler kurtulacaklar. Ve giderken beraberimizde götürebileceğimiz
şey şu benim küçük çantadan fazla olmayacak. İçine koyabileceklerimiz bellidir.
Şimdi asıl mesele
yolculuğumuzda götürmeyi düşünerek masamızın üzerine yığdığımız, evimizi tıka
basa doldurduğumuz halde bırakmak zorunda kalacağımız çantaya
koyamayacaklarımızdır.
Diyorum ki, sadeliğin zevkini alabilsek, yükü hafifletmenin, gereksiz angaryaları atabilmenin mutluluğuna şimdiden ulaşabilsek.