image

Türkiye’nin farklı illerinde faaliyetlerde bulunan iki bine yakın sivil toplum kuruluşunun kendi illerinde oluşturdukları platformların temsilcileri 31 Ocak ve 1 Şubat tarihleri arasında Ankara’da, Anadolu Sivil Toplum Kuruluşları adı altında iki gün süren istişarede bulundu.

Yapılan görüşmelerin ardından Araştırma ve Kültür Vakfı'nda bir araya gelen STK temsilcileri "Gazze'deki Soykırıma Dur" demek için ortak basın açıklaması düzenlendi.  

Platformlar adına açıklamayı yapan Adem Ceylan, işgal rejimi tarafından 4 aya yakındır Gazze'de soykırım yapıldığına dikkat çekti.

Açıklamasında Ceylan, "Terörist israil rejimi tarafından yaklaşık 4 aydır Gazze’de yüzyılın en büyük zulmü ve katliamı gerçekleştirilmektedir. Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar sistematik olarak işlenmekte, soykırım suçunun bütün unsurlarının gerçekleştiği saldırılar devam etmektedir. Bu süreçte özellikle ABD’de ve Avrupa’nın birçok ülkesinde vicdan sahibi insanların israil vahşetine karşı yaptıkları toplantı ve gösteriler yasaklanmaya, gazeteciler susturulmaya, katliamı gündeme getiren ünlü isimler baskılanmaya, sosyal medya kısıtlanmaya çalışılmıştır. Aksa Tufanı'nın başladığı günden itibaren açıkça görüldüğü üzere uluslararası hukuk ve insan hakları koruma mekanizmaları felç olmuş, söz konusu israil olduğunda insan hakları temelinde tüm uluslararası anlaşmaların getirdiği yükümlülükler yok sayılmıştır. BM tüm kurumlarıyla işlevsizleştirilmiştir. İnsan haklarını koruma amacıyla inşa edildiği ifade edilen bütün uluslararası kurumların ve mekanizmaların sadece emperyalistlerin hizmetinde olduğu bir kez daha tartışmasız şekilde görülmüştür." dedi.

somut adımların atılmasının kaçınılmaz olduğunu dile getiren Ceylan, şunları kaydetti:

"Bu büyük katliam karşısında Filistinli kardeşlerimiz için acımasız ve vicdansız emperyalist ülkelerden ve onların kurumlarından merhamet dilenmek milletin ve ümmetin izzetini zedelemektedir. Bu haysiyetsiz gidişatı değiştirecek tek şey vicdan sahibi halkların ve Türkiye'nin tarihi ve insani sorumluluğunu kuşanarak sonuca yönelik somut eylemlerin acilen hayata geçirilmesidir. Bütün bölgeyi tehdit eden işgalci israil'in ve destekçilerinin uyguladıkları bu soykırıma karşı suskun veya pasif kalmayı tarih asla affetmeyecektir. Sivil toplum kuruluşları olarak hükümetimizden ve kamuoyundan aşağıda belirtiğimiz adımların acil olarak atılmasını bekliyoruz. Gazze direnişinin Türkiye’nin milli güvenliği açısından da önemi dikkate alınarak bedeli ne olursa olsun, insani yardımların bölgeye ulaşmasının önündeki tüm engellerin kaldırılması için derhal harekete geçilmeli ve inisiyatif alarak uluslararası kurumlar da hareke geçirilmelidir. Acil ateşkesin sağlanması ve israil'in Gazze’yi tamamen terk etmesi için siyasi ve diplomatik bütün kanallar kullanılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin israil aleyhine Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nda açmış olduğu soykırım davasına ve bundan sonra açılacak bütün davalara bir an önce müdahil olmalıdır. Filistin Halkına karşı gerçekleştirilen soykırım suçunun sorumluluğunu Netenyahu hükümetine yıkma kolaycılığına kaçmayıp, siyonist israil'in tüm unsurlarıyla bir terör ve işgal rejimi olduğu gerçeği tüm platformlarda dillendirilmelidir. Apartheid anlayışa sahip israil rejimi ile yapılmış siyasi, askeri, ekonomik ve ticari bütün anlaşmalar fesh edilmelidir. Adana İncirlik'te ve Malatya Kürecik'te yer alan Amerikan üsleri derhal kapatılmalı, başta İskenderun Limanı olmak üzere tüm limanlarımızdan israil'e yapılan tüm ticari faaliyetler sonlandırılmalıdır. israil ordusunda askerlik yapan TC vatandaşları hakkında Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 29. Maddesi gereğince işlem yapılmalı ve vatandaşlıktan çıkartılmalıdır. siyonizmin en büyük can damarı olan ekonomik gücünü baltalayacak boykot bir silah olarak kullanılmaya devam ettirilmeli, boykot bir yaşam biçimine dönüştürülmelidir. Gazze’nin izzetli halkı Batı Emperyalizminin koşulsuz desteklediği işgalci israil vahşetine karşı Müslümanca direniş ortaya koydular, koymaya devam ediyorlar. Bizler de insan ve Müslüman olmamızın gereği olarak her türlü zulüm ve haksızlığa karşı tavır almak, üzerimize düşeni yapmak zorundayız. Bu bağlamda ulusal ve uluslararası çapta Filistin’e destek kampanyaları istikrarlı bir şekilde sürdürülmeli, toplumun tüm unsurları bu kampanyalara paydaş haline getirilmelidir. Ayrıca Filistinli kardeşlerimizin haklı davalarında sonuna kadar yanlarında olduğumuzu hissettirecek eylemler her fırsatta gerçekleştirilmelidir." (İLKHA)

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *