TBMM Genel Kurulu'nda konuşan HÜDA PAR Sözcüsü ve Batman
Milletvekili Serkan Ramanlı, 2024 yılı merkezi yönetim bütçe kanunu teklifi ile
2022 yılı merkezi yönetim kesin hesap kanunu teklifi hakkında HÜDA PAR adına
söz aldı.
Besmele ile konuşmasına başlayan Ramanlı, "2024 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi" ile "2022 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Teklifi" hakkında HÜDA PAR adına söz aldığını söyledi.
"23 Aralık gününün 'Dünya Şehit Çocukları Günü' olarak ilan edilmesi çağrısını destekliyorum"
Filistin'de 70 günden fazladır devam eden katliamlara
değinerek konuşmasına başlayan Ramanlı, "Bütçe ile ilgili
değerlendirmelere geçmeden önce yetmiş günden fazla bir süredir bombardıman ve
işgal ile karşı karşıya kalan Filistin halkının ve kahraman mücahitlerinin
direnişini selamlıyorum. 6 bini kadın ve 8 bini çocuk olmak üzere toplamda 20
bin insanın katledildiği Gazze'de, siyonist vahşetin kurbanlarından olan ve
dedesinin 'ruhumun ruhu' diye seslenip cansız bedenini kucağına alıp sardığı,
gözlerini öpüp yanağındaki yarasını ve saçlarına bulaşan tozu temizleyip
kefenlediği kız çocuğu Rim'in doğum günü olan 23 Aralık'ın yani bugünün 'Dünya
Şehit Çocukları Günü' olarak ilan edilmesi çağrısına desteğimizi ifade
ediyorum. Bir bütün olarak Milletin Meclisi'nin de bu çağrıya duyarsız
kalmaması gerektiğine inanıyorum." dedi.
"Hükümet şimdiden 2,5 trilyon liralık bir bütçe açığını göze almıştır"
Gündeme getirdiği Filistin meselesinin ardından
"bütçe" ile ilgili görüşlerini aktaran Ramanlı, şöyle konuştu:
"2024 yılı bütçesinde gelirler toplamı kabaca 8,5
trilyon lira, giderler toplamı da 11 trilyon lira olarak öngörülmüştür. Bu
demektir ki hükümet daha şimdiden 2,5 trilyon liralık bir bütçe açığını göze
almıştır. 2,5 trilyon lira bütçe açığı demek, 2,5 trilyon lira borçlanmak
demektir. Bu da eğer öngörüler tutar ve bütçe açığı, tahminleri aşmazsa tabii.
Borçlanmak demek, borcun faizine ödenen paranın daha fazla artması demektir.
Yüksek faizler nedeniyle artan borçlanma maliyetleri ve geri ödemelerde yaşanan
zorluklar, yüksek enflasyon ve belli aralıklarla nükseden ekonomik krizler
demektir. Bütçe hazırlanırken mümkün mertebe gelir ve giderler arasında farkın
oluşmamasına, eğer oluşacaksa bu farkın giderler lehine değil gelirler lehine
olmasına dikkat edilmelidir. Mevcut bütçe açıklarının minimize edilmesi de
ancak tasarruf uygulamaları ve israfa yol açan yol ve yöntemlerin tümüyle
terkedilmesiyle mümkündür."
"Sağlıklı bir büyümenin anahtarı borçlanma değil, tasarruftur"
Devamında Ramanlı, "Sağlıklı bir büyümenin anahtarı
borçlanma değil, tasarruftur. Ancak maalesef bütçede tasarrufa veya israfın
önlenmesine dair bir tablo ve projeksiyon göremiyoruz. Bütçede 2,5 trilyon lira
borçlanmanın yanı sıra ayrıca 1,2 trilyon lira da faiz ödemesine ayrılmıştır.
Faize ayrılan bu pay, bütçenin yüzde 11'ine tekabül etmektedir. 2023 bütçesine
göre faize ayrılan payın artış oranı yüzde 94 olmuştur. Toplam yatırım
harcamaları ise bütçenin yüzde 13,5'ine tekabül etmektedir. Faiz gideri
neredeyse toplam yatırım harcamalarına yaklaşmıştır. Faize ayrılan miktar, 1
trilyon 92 milyar liralık Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinden daha fazladır.
Faiz ödemesi, 732 milyarlık Sağlık Bakanlığı bütçesinin 1,7 katı; 283 milyar
liralık Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin ise 4,4 katı büyüklüğünde."
tespitine yer verdi.
"Sağlam ve sıkı bir iradeyle denetleme mekanizmasını devreye alarak tedbir geliştirebiliriz"
Ramanlı, "Evet ülke büyüyor ve güçleniyor.
Bardağın dolu tarafını görüp takdir etmekle birlikte boş tarafını da gözden
kaçırmamak gerekir. Bir yandan bütçeye ek maliyet getirecek diye emeklilerin
maaşına zam yapılamayacak. Asgari ücretli açlık sınırı altında bir ücrete razı
edilecek. Fiyatı yüksek diye bazı kritik ilaçların SGK kapsamına alınamaması
yüzünden hasta yakınları ilaç masraflarını karşılayabilmek için dilenci
pozisyonuna düşürülecek. Her branştan fakültelere geçlerimiz kaynak yok diye
atanamayacak. Öğretmen açığı bütçe imkanları elvermiyor, diye kapatılamayacak
ücretli öğretmenler ve Fahri Kur'an Kursu öğreticileri asgari ücretin çok altında
bir ücret ile çalışmak zorunda bırakılacak. Sayısı 90 bini bulan taşeron
işçilerin kadroya alınması sürekli ertelenecek. Ama halktan tahsil edilen
verginin neredeyse 5'te biri faiz lobisine aktarılacak. Niye? Tasarruf
edemiyoruz diye, israfı önleyemiyoruz diye, kaynaklarımızı yerinde ve verimli
kullanamıyoruz diye. Evet pandemi, deprem, savaş ve küresel kriz bizim
engelleyebileceğimiz hadiseler değil. Bunların oluşturduğu maliyete herkes gibi
bizler de katlanmak zorundayız ancak bununla birlikte sağlam ve sıkı bir
iradeyle denetleme mekanizmasını devreye alarak tedbir geliştirebiliriz.
Halkımızın ihtiyacını karşılamada daha yeterli bir seviye yakalayabiliriz. Buna
gücümüz var." diyerek konuşmasını sonlandırdı.(İLKHA)
0 yorum