Açıklamada, "Siyonist işgal rejimi ile şüpheli
ilişkiler içerisinde olan birtakım karanlık yapılar eliyle iç savaş provaları
yapılmakta, sosyal medya destekli kirli provokasyonlar gerçekleştirilmektedir.
Gerçekleştirilen provokasyonlar neticesinde kadınlar ve çocuklar başta olmak
üzere masum insanlar saldırılara uğramakta, zarar görmektedir. İslam
ülkelerinde, ister etnik temelde olsun isterse mezhepsel temelde olsun farklı
toplumsal kesimleri birbirine karşı kışkırtmaya yönelik her türlü yaklaşım
emperyalizmin ve Siyonizm'in bir oyunudur. Güya vatan, millet adına bu oyuna
alet olanlar da emperyalistlerin maşası ve basit bir piyonudur." Denildi.
“AYNI KİRLİ OYUN BİR KEZ DAHA SERGİLENMEK İSTENMEKTEDİR"
Açıklamanın devamında, "Yüzyılı aşkın bir süredir bu
tarz kirli oyunlarla coğrafyamızda çeşitli operasyonlar çekildi. Müslüman
halklar, sunî olarak çizilen fiziki ve zihinsel sınırlarla ayrıştırılıp
birbirine karşı düşmanlaştırıldı. Bugün, figüranları değişmiş olsa da ana
aktörleri değişmemiş olan aynı kirli oyun bir kez daha sergilenmek
istenmektedir. Halkımız, gerekçesi ne olursa olsun bu kirli senaryonun
figüranlığını yapanlara prim vermemeli; gençlerimiz, toplumsal huzur ve barışı
hedef alan her türlü yaklaşımdan uzak durmalıdır. Hükümet, söz konusu kirli
provokasyonlara karşı geç kalmadan etkili önlemler almalıdır. Toplumun farklı
kesimlerini birbirine karşı kışkırtma amacı güden her türlü yalan haber ve
provokasyon hukuken cezasız kalmamalı ve cezalar caydırıcı olmalıdır."
dedi.
"GEÇİNMEKTE ZORLANAN DAR GELİRLİ AİLELER, ÖĞRENCİLERİNE EK KAYNAK ALMAKTA ZORLANMAKTADIR"
HÜDA PAR açıklamasında gündemdeki diğer sorunlara da
değindi. "Her eğitim-öğretim yılının başında olduğu gibi bu yıl da
okullarda kaynak kitap tartışması yaşanmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığının
dağıtmış olduğu kitaplar içerik olarak yetersiz görüldüğü gerekçesiyle
öğretmenler ek kaynak talebinde bulunmaktadır. Böylece devletin dağıttığı
kitaplardan ders işlenmemekte ve o kitaplar bir kenara atılmaktadır. Bu da
ciddi bir kaynak israfına ve velilere ek bir masrafa sebep olmaktadır.
Özellikle geçinmekte zorlanan dar gelirli aileler, öğrencilerine ek kaynak
almakta zorlanmaktadır." Denilen açıklamada, "Geçen yıl Bakanlık ek
kaynak alımını yasakladı. Ancak bu karar geç alındığı için birçok veli ek
kaynak almak zorunda kalmıştı. Geçen yıl yayımlanan genelgeye rağmen bu yıl da
birçok öğretmen, velilerden ek kaynak talebinde bulundu. Servis ücreti,
kırtasiye ücreti, kıyafet ücretine bir de ek kaynak ücreti eklenmesi dar
gelirli aileleri daha fazla zorlamaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı, ek kaynak
talebine acilen müdahale etmeli, bunun için gerekli adımları hemen atmalıdır.”
İfadeleri kullanıldı.
Açıklamada, “Bu yıl dağıtılan kitaplar içerik olarak yeterli değildir. Bu eksiğin giderilmesi için acilen ek kaynak dağıtılmalı, dağıtılacak ek kaynaklar içerik olarak nitelikli olmalıdır. Buna rağmen ek kaynak talep eden idareci ve öğretmenler uyarılmalı ve bu durumun önüne geçilmelidir. Her yıl aynı sorunların yaşanmaması için eğitim-öğretim sezonu başlamadan önce Bakanlık, kitapları zamanında hazırlayıp okullara ulaştırmalıdır. Öğrencilere dağıtılan kitaplar ek kaynağa ihtiyaç duyulmayacak hale getirilmelidir." Denildi.
Fiyat artışlarının durmak bilmediği akaryakıtta artış
oranlarının seçimden bu yana iki katı aştığını ifade eden HÜDA PAR, "Döviz
kurlarında yaşanan benzer artış oranına ek olarak küresel piyasalarda petrolün
varil fiyatında görülen yükselişler, akaryakıt pompa satış fiyatlarının fahiş
derecede yükselmesine yol açtı. Neredeyse tüm sektörlerde temel girdiler
arasında yer alan akaryakıt fiyatlarındaki artışlar ister istemez maliyet
artışlarına ek olarak nakliyat başta olmak üzere birçok alanda fiyatların
yükselmesine neden olmaktadır. Yüksek enflasyondan dolayı alım gücünün düştüğü,
ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadeleyi öncelikli hedef edindiği bir
ortamda, yaşanan bu artışlar misliyle çarşı pazarlardaki fiyatlara da
yansımaktadır. Bu artışlar halka ek bir yük getirdiği gibi temmuz ve ağustos
ayı enflasyon verilerinde görüldüğü üzere ülke ekonomisini daha yüksek bir
enflasyon oranıyla karşı karşıya bırakacaktır. Bu nedenle enerjide dışa
bağımlılığı azaltacak adımlara hız verilmeli; ekonomi, kur ve faiz sarmalından
kurtarılmalıdır." ifadelerini kullandı.
Açıklamada, “Geçen yıla oranla artan gübre fiyatlarına karşın, gübre destek miktarında geçen yılın tarifesi uygulanmış, herhangi bir artışa gidilmemiştir. Farklı ürünlerde farklı artış oranlarının belirlendiği kararnamede, geçen yıla oranla dekar başına yapılan mazot desteği artışları yüzde 27 ile yüzde 32 arasında olmuştur. Mazotta son aylarda yaşanan artış oranının yüzde yüz civarında olmasına rağmen çiftçiler için açıklanan söz konusu destek miktarı maalesef yetersiz kalmıştır. Tarımsal üretimin önemi gittikçe artmaktadır. Ülkeler açısından gıda güvenliğinin sağlanması her geçen gün biraz daha zorlaşmaktadır. Dolayısıyla gıda güvenliği, stratejik öneme sahip hayati bir meseledir. Türkiye tarımsal üretim kapasitesini artıracak etkili önlemler almalıdır. Bunun için de çiftçiler, başta mazot ve gübre giderleri olmak üzere girdi maliyetleri konusunda daha etkin bir düzeyde desteklenmeli ve korunmalıdır. " denildi. HABER MERKEZİ
0 yorum