HÜDA PAR
Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Şahzade Demir, partisinin gündem
değerlendirmesini TBMM'de gerçekleştirdiği basın toplantısıyla paylaştı.
30 Ağustos ve Malazgirt zaferleri
26 Ağustos
Malazgirt Zaferi ile 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın, bu coğrafyada yaşayan bütün
halkları tek vücudun azaları haline getirdiğini belirten HÜDA PAR Genel
Sekreteri Demir "Bunun kadrini bilmek, bu medeniyete sahip çıkmak ve aynı
ruhu, aynı kardeşlik erdemini bilmek biz geride kalanlara bırakılmış bir
sorumluluktur." dedi.
Demir,
"1071'de kazanılan Malazgirt zaferi, Anadolu topraklarının İslamlaşması
anlamında çok büyük bir vakıadır. Alpaslan'ın ordusuna Kürt Müslüman
toplumundan da 10 bin kişi, hatta Fars ve Arap Müslümanlar da destek vermiştir.
Savaşa katılan Kürt ileri gelenlerinden Molla Yahya, 'Din kardeşlerimizin
yanında cihat etmeye geldik.' diyerek Alpaslan'ın çağrısını cevapsız
bırakmamıştır. Sonuçta büyük Rum ordusu kısa sürede mağlup edilmiş ve Anadolu
topraklarının kapıları Müslümanlara tamamen açılmıştır. Yine yaklaşık 900 yıl
sonra Anadolu topraklarını küffarın işgalinden kurtarmak ve Müslümanlığının
devamını temin etmek amacıyla bu coğrafyada yaşayan Türkü, Kürdü Arap'ı, Laz'ı,
Çerkez'i ile bütün Müslümanlar binlerce şehit vererek düşmanın işgaline son
verdiler." ifadelerini kullandı.
"Malazgirt
ile başlayan, fiili savaş anlamında Büyük Taarruz ile bitmesine karşın günümüze
kadar devam eden süreçte bu ağır bedelleri ödeyen ecdat, aslında bize sadece
bir toprak parçası bırakmadı. Bu coğrafyada yaşayan bütün halkları tek vücudun
azaları haline getiren, aynı değerler uğruna omuz omuza ölüme koşmalarını
sağlayan ruh, İslam kardeşliği ve ümmet şuurudur." diyen Demir "Onlar
aslında bize toprak ile birlikte İslam Medeniyetini miras bıraktılar. Bunun
kadrini bilmek, bu medeniyete sahip çıkmak ve aynı ruhu, aynı kardeşlik
erdemini bilmek biz geride kalanlara bırakılmış bir sorumluluktur. Türkiye'nin
yeni yüzyılı, İslam ortak paydasındaki bu birlik ve kardeşlik ruhu ile
yazılmalıdır. Tanzimat dönemi ile birlikte yara almaya başlayan ve Tek Parti
iktidarı döneminde açıkça canına kastedilen bu kardeşlik ruhu yeniden ihya edilmeli,
kardeşliğin edebiyatı değil, hukuku esas alınmalıdır." şeklinde konuştu.
"Sorunlar çözülerek eğitim-öğretime başlanmalı"
2023-2024
Eğitim-Öğretim yılının öğretmenler için 4 Eylül, öğrenciler için ise 11
Eylül'de başlayacağına dikkat çeken Demir, "Öncelikle bu Eğitim-Öğretim
yılının hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
"Yeni
Eğitim-Öğretim dönemi, ne yazık ki yine birçok kronik sorunla birlikte
başlamaktadır." diyen Demir, "İdeolojik eğitim sorunu, batıcılığı ve
tabiatperestliği salık veren müfredat sorunu, karma eğitim dayatması, sınav
odaklı sistemde ısrar, eğitimde fırsat eşitsizliğine ve nitelik sorununa yol
açan kadro ve fiziki yetersizlikler ile anadilde eğitimin önündeki engeller
bunlardan bazılarıdır. Bütün bunlar eğitimde en acil ihtiyaç olan 'insan
yetiştirme' amacından bizi uzaklaştırmış, kendi medeniyetlerine, kendi
değerlerine uzak, manevi anlamda çöküntü yaşayan bir gençliğin yetişmesine
neden olmuştur." ifadelerini kullandı.
"Öte yandan ekonomik kriz, öğrenci okutan vatandaşın belini iki kat bükmektedir." diyen Demir, "Servis ücretleri, kırtasiye giderleri ile diğer eğitim giderleri artan hayat pahalılığı ile birlikte büyük bir külfete dönüşmüştür. Bu bağlamda Zorunlu ve 'parasız' eğitimin gereği olarak sıkıntı yaşayan ailelere öğrenci başına destek verilmeli ve servisler ücretsiz sağlanmalıdır. Ayrıca ödenek yetersizliği nedeniyle okulların temel ihtiyaçlarının karşılanmasında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu nedenle okul idarelerince, velilerden bağış adı altında kayıt parası alınabilmektedir. Bu sorun artık nihai olarak çözüme kavuşturulmalıdır." şeklinde konuştu.
"Karma eğitim dayatması"
Demir,
"Veliler açısından külfete dönüşen bir diğer uygulama ise öğretmenlerin
yardımcı kaynak talebidir. Geçen yıl bakanlıkça yardımcı kaynak dağıtımı da
yapılarak bu konuda önemli bir adım atıldı. Ancak dağıtım bütün okullarda aynı
zamanda yapılamadı ve ciddi gecikmeler yaşandı. Bu konunun da artık sorun
olmaktan çıkarılması gerekir. Ya ders kitapları yardımcı kaynaklara ihtiyaç
bırakmayacak şekilde hazırlanmalı ya da yardımcı kitaplar zamanında
dağıtılmalıdır." diye belirtti.
HÜDA PAR
Genel Sekreteri Demir'in gündeminde "karma eğitim dayatması" da
vardı.
Demir, bu
konuda şu ifadelere yer verdi:
"Karma eğitim dayatmasından vazgeçilmesi yönündeki çağrılarımız da başta CHP olmak üzere birtakım çevrelerce bağlamından koparılmakta, konunun tartışmaya açılmasının önüne geçilmek istenmektedir. Bizim söylediğimiz şey gayet açıktır; bu meseleye temel insan hakları ve hukukun üstünlüğü perspektifinden bakılmalıdır. Her anne-baba, kendi çocuğunu kendi inanç ve hassasiyetine göre yetiştirme hakkına sahiptir. Eğitimin zorunlu olduğu bir yerde devlet, ebeveynlerin taleplerine göre alternatifler sunmakla mükelleftir. Bu bağlamda her türlü dayatmadan vazgeçilmeli ve karma eğitimin yanı sıra ayrı eğitim sistemi de hayata geçirilmelidir. Ebeveynler hiçbir baskı altında kalmadan çocuklarını istedikleri okullara gönderebilmelidirler."
"Çiftçiler birer hazine gibi korunmalıdır"
HÜDA PAR
Genel Sekreteri ve Gaziantep Milletvekili Demir, basın toplantısında
çiftçilerin yaşadığı sorunlara da değindi.
Demir'in
gündeminde "mısır alım fiyatları" vardı.
Toprak
Mahsulleri Ofisi'nin açıkladığı mısır alım fiyatının beklentilerin oldukça
altında kaldığını belirten Demir "TMO, geçen sene ton başına 5 bin 700
lira verirken bu yıl sadece 300 lira tutarında bir artışla ton başına 6 bin
lira açıklaması büyük bir hayal kırıklığı olmuştur. TMO'nun açıkladığı mısır
alım fiyatı, çiftçilerin maliyetlerini karşılamaktan oldukça uzaktır. Bütün
girdilerin yüzde 100'ün üzerinde arttığı bir ortamda yüzde 5'lik bir artış,
çiftçileri mağdur edecek ve tarımsal faaliyetleri sekteye uğratacaktır."
dedi.
Demir,
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir milletin kendi kendine yetebilirliği açısından tarım, stratejik bir öneme sahiptir. Tarımsal ürünlerde dışa bağımlılığın önlenmesi hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle biz HÜDA PAR olarak diyoruz ki; çiftçiler birer hazine gibi kıymetli görülerek korunmalıdır. Girdi maliyetlerinin çiftçiyi ekimden koparmasına müsaade edilmemelidir. Bu nedenle çiftçinin mahsulünün maliyetinin altında satılmaması için açıklanan fiyatlar revize edilmelidir. Sorunun kalıcı çözümü için tarıma dayalı sanayi teşvik edilmeli, ihtiyaç fazlası gıda ürünlerinin işlenerek ihraç edilmesi desteklenmelidir. GAP gibi yarım kalmış sulama projeleri süratle tamamlanmalı, sulanabilir tarım arazilerinin miktarı arttırılmalı ve toprak bir an önce su ile buluşturulmalıdır. Tarım arazilerinin şehirleşme ve sanayileşme gibi amaç dışı kullanılması önlenmelidir. Gıda sektörünün en yaşamsal ve stratejik sektör haline geldiği gerçeği artık idrak edilmeli ve bu bağlamda tarımda dışa bağımlılığı ve maliyet artışlarını azaltacak ciddi adımlar atılmalıdır."
"İdil Ziraat Fakültesi yerinde bırakılmalıdır"
Açıklamasında
Şırnak Üniversitesi'ne bağlı İdil Ziraat Fakültesi'nin, Üniversite'nin merkez
kampüsüne alınmak istenmesine de değinen Demir "Oysa Fakülte İdil'e maddi
anlamda ciddi bir katkı sunmaktadır. Bu nedenle İdil halkının Fakülte'nin
taşınmasına ciddi anlamda tepkileri vardır. Şırnak, bütün ilçeleri ile yatırım
ve kalkınmaya ciddi anlamda muhtaç durumdadır. Şırnak'a yatırımlar teşvik
edilmeli ve bu yatırımlar sadece belli yerlere değil, ilin tamamına
yaygınlaştırılmalıdır. Hiçbir yatırım almayan İdil ilçemizde yaşayan vatandaşlarımızın
talebi Fakülte'nin yurt sorununun ivedilikle giderilmesi ve yerinde
bırakılmasıdır." dedi.
"Nizip Çayı'nın ıslah edilmesi projesi bir an önce tamamlanmalıdır"
Demir'in
gündemindeki bir diğer konu ise Nizip Çayı'nın ıslah edilmesi projesinin bir an
önce tamamlanmasıydı.
Demir, bu
konuda şu ifadelere yer verdi:
"Bilindiği
üzere Gaziantep'in Nizip ilçesinde evsel atıkların bırakıldığı Nizip Çayı,
sağlık açısından ciddi bir tehlike saçıyor. Bu derenin ıslah edilmesi amacıyla
Nizip İleri Biyolojik Atık Su arıtma Tesisi projesi hayata geçirildi. 155
milyon TL'lik projenin 2023 yılı başında tamamlanarak faaliyete geçirileceği
vaat edilmesine rağmen henüz tamamlanmamış olması tepkilere neden oldu. Hem
evsel atıkların hem de bölgede bulunan endüstriyel tesislerin atıklarının Nizip
Çayı'na akıtılması, bölge sağlığı açısından büyük tehlike arz etmektedir. Bölge
sağlığını tehdit eden bu tehlikenin bertaraf edilmesi ve Nizip Çayı'nın sulu
tarıma kazandırılması için projenin hızlı bir şekilde tamamlanması sağlanmalıdır."
(İLKHA)
0 yorum