Türkiye'de son haftalarda yaşanan ve büyük acılara neden
olan depremlerin insanlarda travmalara neden olabileceğine dikkat çeken
Psikolog Yasir Atalay, depremin oluşturduğu psikolojik etkilerin üstesinden
nasıl gelinebileceğini anlattı.
Depremler dolayısıyla ülke olarak çok zor bir süreçten
geçtiklerini belirten Atalay, bu süreci tanımlayabilmenin çok önemli olduğunu
söyledi.
"ANORMAL DURUMA NORMAL TEPKİLER VERİYORUZ"
Yaşanan büyük kayıpların ardından bir takım olumsuz
duyguların da yaşanmaya başlandığını ifade eden Atalay, "Anormal bir durum
yaşıyoruz ve verdiğimiz tepkiler, yaşadığımız bu duygular tamamen normaldir.
Aslında yaşadığımız anormal duruma normal tepkiler veriyoruz." dedi.
"EN ÖNEMLİ ŞEY SÜRECİ TANIMLAMAKTIR"
Bu süreçte yaşanan durumu tanımlayabilmenin çok önemli
olduğuna vurgu yapan Atalay, şöyle devam etti: "Aslında geçmiş ve gelecek
ile bağlantı kuran ise bugündür. Yaşadığımız travmatik süreç bugüne zarar
verdiği için aradaki köprüyü bloke ettiği için haliyle ya geçmişte kalıyoruz ya
da gelecekle ilgili kaygılarımız başlıyor. Bu tarz süreçlerde yapılacak en
önemli şey aslında bizim süreci tanımlamamız gerekiyor. Yani geçmiş ile gelecek
arasındaki o bağlantıyı koparan bugünkü durumu tanımlamamız önemlidir."
"BU DURUMUN BİZİ ÜZDÜĞÜNÜ KABUL ETMEK LAZIM"
Travmatik süreci öncelikle kişilerin kabul etmesi
gerektiğini dile getiren Atalay, "Bu zor bir süreç… Üzülebildiğimizi, bu
durumun bizi üzdüğünü kabul etmek lazım. 'İyi olmalıyım, mutlu olmalıyım'
teması bizi gerçekten daha da huzursuz etmeye başlıyor. Bugünün inşasında
yapılacak en iyi şeylerden bir tanesi, bizim dünyayla bağlantı kuracak olan
aktiviteler yapmamız lazım. Biz ne kadar 5 duyu veriye yoğunlaştığımız zaman
yaşadığımız süreci de daha iyi tanımlarız. Çünkü bugünün inşa edilmesi geçmiş
ile gelecek arasındaki köprünün yeniden organize edilmesini de sağlıyor."
diye konuştu.
"ÇOCUKLARA KARŞI KULLANACAĞIMIZ DİL ÇOK
KIYMETLİDİR"
Çocuklara bu süreçte yaklaşım tarzının da büyük önem arz
ettiğini ifade eden Atalay, şunları söyledi: "Çocuklarla temas kurmamız,
fiziksel çevrenin denetimini sağlamamız, endişelerini anlama, bu süreçle ilgili
'Her şey geçecek, gayet güzel olacak' gibi sözler yerine 'Deprem oldu. Zor bir
süreçten geçtik, artçı depremler daha da olabilir ama şu anda güvenli bir
yerdeyiz' gibi cümle kullanmak çok daha yerinde olur. Kullanacağımız dil çok
kıymetlidir."
"OLUMSUZ SÜREÇ SÜREKLİLİK ARZ EDEN DURUMA DÖNÜŞÜRSE RUH
SAĞLIĞI DESTEĞİ ALINMALI"
Ruhsal sıkıntının uzun süre devam etmesi halinde mutlaka bir
uzman doktora başvurmak gerektiğine işaret eden Atalay, "Güvenlik tehdit
altında olduğu ve kontrol duygusu alındığı için bizden haliyle belirsizliğe
tahammülsüzlükte artmaya başlıyor. Ama bu süreklilik arz eden duruma dönüşürse
hastaneden ruh sağlığı desteği almak lazım. Çünkü daha sonra çok daha farklı
olumsuzluğun beynimizde aşırı pratiğin yapılması bizim bir takım ruhsal
problemler de yaşamamıza sebep olabiliyor." ifadelerini kullandı.
Kaygı ve endişelerin
geçici olan bir durum olduğunu belirten Atalay, son olarak şunları kaydetti:
"Geçici olduğu için de büyük bir oranda zamanla kontrol duygusu oluştuktan
sonra azalmaya başlıyor. Bir veya iki hafta sürebiliyor. Ancak kişilere göre bu
değişebiliyor. Ayrıca depremle ilgili bir takım suçluluk duygusu
yaşayabiliyoruz. Bazen 'Keşke ben de ölseydim' ya da 'Bu yemeği yememeliyim.
Çünkü insanlar zor durumda' gibi bazı durumlar oluşabiliyor. Haliyle bu
duyguları süreçten dolayı yaşıyoruz. Ama yaşadığımız bu durum acı verici bir
durum. Acı hissedilmek, yaşanmak ister. Siz acıyı yaşamazsanız acı sizin
peşinizi bırakmaz. O yüzden bu durum tanımlanması gerekiyor. Üzüntünün
tanımlanması bizi baş edilebilir bir seviyeye getirmesini de
sağlıyor."(İLKHA)
0 yorum