Kılıçarslan, ahde vefa ve doğru
sözlülüğün önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hazreti Muhammed'in hadislerine göre
yalan konuşmanın münafıklığın özelliklerinden olduğunu hatırlatan Kılıçarslan, "Mümin, konuşurken hakkı söylemelidir ya
da sükût etmelidir. Yalan konuşmamalıdır. Kurtuluşun yolu ahitlerimizi yerine
getirmekten, doğru söz söylemekten geçiyor." dedi.
"AHİT, İMANININ, AMELİNİN VE AHLAKIN
TA KENDİSİDİR"
"Allah, aziz İslam dinini insanlığa
üç şey kazandırmak için göndermiştir: İman, amel, ahlak. Ahit, imanının,
amelinin ve ahlakın ta kendisidir." diyen Kılıçarslan, "Şu üç özellik nesli ihya etmek ve aziz
İslam medeniyetinin inşası içindir. Bunu yaptığımız zaman, Allah’ın izniyle yer
küresinde yaşayan sekiz milyar insan huzur bulacaktır. Yaşanan bu kaoslar,
savaşlar, gayri İslami ve insani oluşumlar ve hareketler sona erecektir."
diye konuştu.
Hazreti Muhammed'in peygamberliğinden
önce dahi "emin" kişiliğiyle öne çıktığını vurgulayan Kılıçarslan,
"Güvenilir Muhammed, ahde vefa gösteren Muhammed, hiçbir zaman insanları
aldatmayan Muhammed… İşte bu güvenilirliğiyle insanların gönlüne ve kalbine
girmiştir. Toplum tarafından sevgi ve saygı kazanmıştır." ifadelerini
kullandı.
"SAHABELER GÖZYAŞLARI İÇERİSİNDE
SEYREDİYORLAR"
Ahde vefa konusunda da Resulullah ve
sahabesinde ders çıkarabilecek örnek olacak davranışlar olduğuna vurgu yapan Kılıçarslan,
şunları kaydetti: "Ahde vefaya bakın. Hudeybiye anlaşmasında Süheyl bin
Amr peygamberimizle anlaşmaya oturmuştur. Anlaşmanın maddelerinden birisi
nedir? ‘Ey Muhammed Mekkelilerden herhangi birisi iman edip de sana gelirse sen
onu bize geri çevireceksin.’ O esnada Süheyl bin Amr’ın oğlu olan Ebu Cendel,
eli ayağı zincirli bir şekilde çıkıp geliyor. Kendisine işkence eden Mekkeli
müşriklerin elinden kaçıp firar etmiştir. Babası Süheyl’de peygamberimizle
anlaşmak için masaya oturmuş, bir anda oğlu Ebu Cendel’i karşında görüyor. Ya
Muhammed (Aleyhisselam), anlaşma gereği olarak ‘Mekkelilerden herhangi birisi
gelip de sana iman ederse geri verilmesi’ sözün vardır. Bu kaçıp gelen esir de
geri verilmelidir. Peygamberimiz de ahde vefa gereği Ebu Cendel’i anlaşma
gereği ona teslim ediyor. Ebu ecele orada feryat figan ediyor. Ey mü’minler, ey
Müslümanlar, ey Allah’ın Resulü: ‘Bunlar beni götürüp işkence edecekler, beni
nasıl bu gayri müslimlere, müşriklere teslim ediyorsunuz? Sahabeler gözyaşları
içerisinde seyrediyorlar. Peygamberimiz sadece teselli ediyor, ‘Ey Ebu Cendel
biraz daha sabret, Allah sana bir çıkış yolu muhakkak açacaktır’ diyordu.”
Kılıçarslan, “Ahde vefa; imandır,
ameldir, ahlaktır. Çünkü Allah’ın rahmet peygamberi şöyle buyuruyor: ‘Emanete
riayet etmenin imanı yoktur. Ahdine vefa göstermenin dini yoktur.’ Hem dünyada
hem ahrette rezil olmak istemiyorsak, küçük düşürmek istemiyorsak, dünya ve
ahretin mutluluğunu istiyorsak imanın bizlere yüklemiş olduğu o güzel ahlak
olan ahde vefayı ve sözümüze sadık kalmayı muhakkak yerine getirmeli ve riayet
etmeliyiz." Dedi.
"YALAN VE AHDE VEFASIZLIK TOPLUMU
HARAP EDER"
Bireysel olarak toplum içerisinde değer
kazanmanın ve mutlu olmanın yolunun doğru sözlülük olduğunu ifade eden Kılıçarslan,
"Kişi, müşterisine, komşusuna, eşine, çocuğuna yalan söylememesi gerekir.
Siyaset adamı ise idare etmiş olduğu insanlara karşı, kesinlikle yalan
söylememesi gerekiyor. Yalan ve ahde vefasızlık toplumu berbat eder, harap
eder. Şunu diyebiliriz ki savaşların, kavgaların, kargaşanın, terör ve anarşinin,
huzursuzluğun nedeni ahde vefasızlık ve yalancılıktır. Onun için diyoruz ki hem
birey için hem de toplum için mutlu, huzurlu ve kardeşçe yaşamanın yolu ahde
vefadan ve doğru sözlü olmaktan geçer. Rabbimizin insanların mutluluğu için
göndermiş olduğu Kur’an ve sünneti hayatının merkezine alarak Kur’an ve sünnet
eksenli bir hayat yaşamayı hepimize nasip etsin." dedi. EKREM GÜLŞEN
0 yorum