Eskiden sadece anaokulu ve ilkokullar için uyum problemi
üzerinde konuşulduğunu belirten Karakoç, pandemi sürecinden kaynaklı olarak
maalesef diğer kademelerde de bir uyum probleminin yaşandığını ifade etti.
Birinci sınıflar ile okul öncesine başlayan çocuklarda uyum
probleminin daha yüksek olduğunu dile getiren Karakoç, "Çünkü çocuklar
evdeki o güvendikleri ortamdan, alıştıkları ortamdan çok farklı bir ortama ani
bir geçiş yapıyorlar, çocukların buna alışması tabii ki zaman alıyor. Biz
uzmanlar olarak bu zamanı bir ay olarak belirliyoruz. Ailelerin çocuklardaki
uyum problemini görmesi, ailelerin çocuklarını okula gönderme noktasında
sıkıntı yaşaması veya çocuklarda ani davranış değişikliklerin olması bir aya
kadar normal. Bir aydan sonra eğer bu düzelmezse bunu anormal kabul ediyoruz.
Çocuğun ya psikolojik olarak destek alması gerekiyor ya da ailenin biraz daha
olayın üzerine daha somut olarak bakıp acaba bunun içinde somut bir durum mu
var, yani bir şiddet olayı mı var acaba? Bu çocuğun okuldaki bir arkadaşından
aldığı, düşük ihtimal da olsa bir öğretmeninden ya da okul idaresinden şiddet
mi görüyor? diye somut bir şeyleri daha çok araması lazım." dedi.
"7 YAŞ ALTI ÇOCUKLAR GERÇEĞE AYKIRI BEYANLARDA
BULUNABİLİRLER"
7 yaş altı çocukların her söylediğinin doğru olmadığını ve
mutlaka araştırılması gerektiğini belirten Karakoç, "Tabi çocuk 'şu
arkadaş ya da şu öğretmen beni dövdü' gibi büyük bir şeyi kolay kolay
söylemezler ama daha ufak şeyleri söyleyebilir. Okul öncesi çocuk için çocuk
yalan söylüyor demiyoruz ki aileler bu konuda da çok hata yapıyor. Direkt
çocuğa, 'sen yalan söylüyorsun, öyle bir şey olmamıştır, uyduruyorsun be
uydurma' diye çocuklara tepki verebiliyorlar. Bunun bilincinde olup çocuğun
anlayacağı dilde konuşup bunun doğru olup olmadığını öğrenmek için de
öğretmenine danışabilir." ifadelerini kullandı.
"SALGIN SÜRECİNDE HER ŞEY SANAL ORTAMA
DÖNDÜ"
Çevrimiçi olarak işlenen canlı derslerin yanında bütün
işlerin sanal ortama taşındığına ve bu durumun internet bağımlılığına yol
açtığına dikkat çeken Karakoç, şunları söyledi: "Çocukların oyun oynaması,
internette vakit geçirmeleri, sosyal medyada çok fazla vakit geçirmeleri ya da
televizyon karşısında saatlerce oturmaları tabii ki belli bir saatten sonra biz
buna bağımlılık yapıyor diyoruz. İlkokul çocukları için yani okul öncesi ve
ilkokul çocukları için bunun bir saati geçmesinin tehlikeli olduğunu
söylüyoruz. Telefon, tablet, televizyon hepsinin toplamı ilkokul ve anaokulda
bir saati geçmemesi gerekiyor, geçiyorsa bu çocuğun algısına, dikkatine ve
diğer bilişsel süreçlerine zarar veriyor, çocukta bağımlılık yapabiliyor.”
Karakoç, “Ortaokul-lise çocuğu için de bunu 2 saat olarak söylüyoruz. 2 saatten fazla telefon, tablet bilgisayarla vakit geçiriyorlarsa bunların hepsinin toplamı, yine hem bağımlılık yapar hem bilişsel süreçlerin zayıflatır. Yetişkinler için de günde 3 saatten fazlası hem bağımlılık yapar hem yine onların da bilişsel süreçlerini zayıflatır. Çünkü bizde gelişim sürekli devam ediyor.
Tabii ki bu süreyi aslında biz tatil zamanları için
söylüyoruz. Okula gittiği zamanlarda bu süre biraz daha kısaltılmalı ama sıfıra
da indirilmemeli. Sıfıra da indirilirse çocuk bu sefer tepki gösterir, okuldan
daha çok nefret eder. Dinde 'Tedricilik' diye bir şey vardır, psikolojide de bu
'Aşamalı maruz bırakma' yani yavaş yavaş bir şeyleri yasaklarsın, yavaş yavaş
alıştırırsın bazı kurallara, bazı kanunlara… birden yaparsan tepki gösterir ve
nefret eder." İfadelerini kullandı. HABER MERKEZİ
0 yorum