Hizbullah Cemaati'nin kurucu rehberi Hüseyin
Velioğlu'nun şehadeti yıl dönümü münasebetiyle bir mesaj yayımlayan Hizbullah
Cemaati Rehberi Edip Gümüş, özellikle gençlere yönelik önemli tavsiyelerde
bulundu.
Gümüş'ün mesajında; İslam coğrafyasında
yaşananlar, Kudüs'ün özgürlüğü, Kürt meselesi, İslam kardeşliği, aile kurumuna
karşı yapılan saldırılar, programlı yaşam ve ilme yöneliş gibi konuların öne
çıktığı görüldü.
Mesajına, Velioğlu'nu rahmetle yâd ederek
başlayan Gümüş, "Rabbimden bizi Peygamberimizin sancağı altında cennette
bir araya getirmesini diliyorum. O günün şartlarında; 'Eğer birlik olmazsak en
çok biz Müslümanlar ezileceğiz' diyerek emperyalistlerin bu topraklarda
gerçekleştirmek istediği yüz yıllık planlarına işaret eden Rehber’imizin
şehadetini tebrik ediyor ve bıraktığı kutlu mirasa sahip çıkacağımızı bir kez
daha ilan ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Hüseyin Velioğlu'nun ileri görüşlülüğüne
dikkat çeken Gümüş, "Şehid Rehber'in 40 yıl önce öngördüğü tabloyu ve buna
karşı tedbir almak için gecesini gündüzüne katarak şehit oluncaya kadar yaptığı
çalışmayı, günümüzde karşılaştığımız sorunlar ve son gelişmelerle beraber
değerlendirdiğimizde, ne kadar büyük bir feraset ve basiretle hareket ettiğini
ve bize ne kadar paha biçilmez bir miras bıraktığını daha iyi anlamış oluruz."
dedi.
"İslam ümmetine kurtuluş yolunu göstermek
için tüm hayatınızda programlı olmalısınız"
Mesajında gençlere seslenen Gümüş,
"Unutmayın ki hayatı ve ölümü var eden Allah'tır. Mülk O'nundur. Hepimiz
O'na aitiz ve yine O'na döneceğiz. İmtihan için bulunduğumuz bu dünyadan bir
gün ayrılacak ve yaptıklarımızdan dolayı O'na hesap vereceğiz. Yapılması
gereken; Rabbimizi razı edecek ameller işleyerek imtihanımızı en güzel şekilde
kazanmaya çalışmaktır. Rabbimiz bir günlük yani 24 saatlik zaman diliminde
hayatımıza bir program belirlemiştir. Dolayısıyla tüm hayatımızın belli bir
program dâhilinde sürdürülmesi gerekmektedir. Biliyorsunuz ki; yükümüz ve
sorumluluğumuz ağır, zamanımız ise azdır. Dolayısıyla, müstekbirlerin şeytani
hile ve tuzaklarını boşa çıkarmak ve İslam ümmetine kurtuluş yolunu göstermek
için tüm hayatınızda programlı olmalısınız. Rabbimizin 'Boş kaldın mı hemen
(başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel' (İnşirah: 7-8) ayetindeki emri
üzerine, her anınızla Allah'a kulluk vazifenizi yerine getirerek İslam'a ve
Müslümanlara faydalı olmalı, uhrevi veya dünyevi bir faydası olmayan her söz,
yazı, iş, fiil ve uğraştan yüz çevirmelisiniz." ifadelerini kullandı.
"Allah'ın dinini dert edinen genç
kardeşlerim! Fikri, ilmi ve ameli olarak 'iki günü bir olan ziyandadır'
hadisini düstur edinmelisiniz." diyen Gümüş, mesajının devamında şunları
kaydetti:
Peygamberimizin bu tavsiyesine kulak verip
zarardan şiddetle uzak durmalısınız. Kur'an okuyun! Hadis okuyun! Selefi
Salihinin hayatını okuyun. Kendi coğrafyamızda canıyla malıyla bu toplum için
çalışmış olan âlimlerimizin hayatlarını ve tavsiyelerini okuyun! Cemaat
tarihini ve sizden önce mücadelede bulunan fedakârların hayatlarını okuyun!
Yaratılış amacına dair tahliller yapıp bunun üzerinde tefekkür edin! Gelecek
nesillere örnek olun!
'Sizi, hayat veren işlere çağırdığı zaman
Allah'a ve Resulüne icabet edin.' (Enfal: 24)
İlim nurdur, hayattır. Bilenlerle bilmeyenler
bir değildir. Fikri ve ilmi olgunluk elde edilmezse çok ciddi yanlışlıklara
düşme ihtimali büyüktür. İslam'ın ilk emri 'oku'dur. Okumak, başta Allah'ı
sonra da ona karşı kendi halini ve haddini bilmektir. Okumaktan belki çok daha
önemli olan da okuduğunu yaşamak, yani hayatında tatbik etmektir. Okuduğunu
yaşamayanlar kendi söylediklerine kendileri de inanmayacaktır. İnandığı gibi
yaşamayan ve bilgisi kendisinde amele ve ihlasa dönüşmeyen herkes için tehlike
vardır.
Tavırlarınızdan, tepkilerinizden,
yazdıklarınızdan ve konuştuklarınızdan Müslümanların ve davamızın zarar
görmemesine dikkat etmelisiniz. Unutmayın! Siz sokaktaki sıradan bir insan gibi
değilsiniz. Başkaları haram ve günah içinde yüzseler bile belki çok kimse
umursamaz, ancak sizin basit bir yanlışınızı bile davanıza hamletmeye, davanıza
saldırmaya bahane ederler."
"Düşünce, tavır ve tepkilerinizde ifrat
ve tefritten şiddetle kaçının"
Her koşulda Hazreti Muhammed'in örnek alınması
tavsiyesinde bulunan Gümüş, "Öğrendiğinizle amel edin ki bu mübarek
davanın yükünü istikamet üzere taşıyabilesiniz. Düşünce, tavır ve
tepkilerinizde ifrat ve tefritten şiddetle kaçının. Her zemin ve mekânda,
Resulullah aleyhissalatuvesselam'ı örnek alın, O'nun ahlakıyla ahlaklanmaya
azmedin ve O'nun sünnetini yaşayın ki insanlar da sizde İslam'ın güzelliğini ve
hayat bulmuş halini görsünler. Söz ve davranışlarınızla sadece kendinizi değil,
bu ulvi davayı da temsil ettiğinizi unutmayın.
İslami mücadelede azim, gayret ve heyecanınızı
hiçbir zaman kaybetmeyin. Gayret ve azminizi ilk günkü gibi taze ve diri tutun.
İnsanların hidayetine vesile olma arzunuzda asla kırılma olmamalı, bilakis her
geçen gün iştiyakınızı artırmalısınız. Size kalemleri, dilleri ve elleri ile
saldıranlar, asla şevkinizi kırmamalı, bilakis onların da hidayet bulması için
elinizden gelen çabayı göstermelisiniz." diye belirtti.
"Sosyal medyadan faydalanırken zararlı
yönünü unutmayın"
Mesajının devamında sosyal medya kullanımına
da dikkat çeken Gümüş, "Sosyal medyadan faydalanırken zararlı yönünü
unutmayın. İslam düşmanlarının sizi izlediğini, kayda aldığını ve saldırmak
için bahane aradığını bilin. Sizin yanlış bir paylaşımınız şahsınızda
arkadaşlarınıza ve davanıza zarar getirir. Gaflete düşmemek ve İslami hizmette
istikrarı elde etmek için Rabbimiz ile sürekli irtibat halinde olmalısınız.
O’ndan asla gaflet etmemeli, hatalarınızdan ve günahlarınızdan tövbe etmeyi ve
yanlıştan dönmeyi fazilet bilmelisiniz. Allah, hepimizi görüyor. O'nun rızası,
sevgisi, hoşnutluğu asıl gayeniz ve işlerinizin ana mihveri olsun. Genç
kardeşlerim kendilerini, davanın yükünü yüklenecek şekilde hazırlamalıdırlar.
Zamanlarını, enerjilerini programlayıp öncülerinin de birikim ve
tecrübelerinden istifade ederek İslami mücadeleyi çok daha ileri noktalara
taşıma gayretinde olmalıdırlar." ifadelerini kullandı.
"30-40 yıldır beraber yürüdüğümüz, yola
beraber çıktığımız kıymetli dava arkadaşlarım!" diyen Gümüş daha sonra
şunları söyledi:
Bugüne kadar dava yolunda işkence, zindan,
muhaceret, mal ve canlarınızdan yaptığınız fedakârlıklar ile bu davayı
bugünlere getirdiniz. Bıkmadan, usanmadan onlarca misafiri ağırlamaktan,
zorluklarına katlanmaktan geri kalmayan, davanın en zor günlerinde eşlerine,
kardeş ve çocuklarına destek olan eli öpülesi anne ve bacılarımızın
fedakârlıkları hayranlık uyandıracak niteliktedir. Kadın, erkek tüm dava
mensuplarının ambargo, muhaceret, gözaltı, işkence, zindan, saldırılar ve
şehadet karşısında sebatla davayı sahiplenmeleri elbette ki çok kıymetlidir.
Ama bunca sıkıntılardan sonra rahat bir ortama girince davadan geri kalmadan
hizmet etmeye devam etmek en az bu sıkıntılara katlanmak kadar önemlidir. Tüm
kardeş ve bacılarımın en büyük mükâfatla mükâfatlandırılmalarını ve tüm
günahlarının bağışlanarak Kevser havuzunda Peygamberimizle beraber bulunma
şerefine nail olmalarını Rabbimden diliyorum.
"Bu dava için yola çıktığımızda, herhangi
dünyevi bir mal veya makam gözetmedik"
Gümüş mesajının devamında şu ifadeleri
kullandı: "Bu dava için yola çıktığımızda, herhangi dünyevi bir mal veya
makam gözetmedik. Rabbimizi razı etmek için yola çıkmış gençlerdik. Dünya
malımızı, varlıklarımızı hatta sevdiklerimizi feda ederek ve birçok
badirelerden geçerek bu günlere geldik. Hiçbir dünyevi kayıptan dolayı pişman
olmadığımız gibi Allah yolunda verdiklerimizin de birer kazanç olduğu
mutluluğunu yaşıyoruz. Şüphesiz Mü'minler bunun karşılığını fazlasıyla alacaktır.
Bununla beraber imtihan, son nefese kadar devam edecektir. Dünyanın süsüne,
nefsin arzularına ve şeytanın vesveselerine karşı uyanık olmak gerekir. Dünyevi
olarak sahip olduklarımızın da Allah'a ait olduğu hakikatini göz önünde
bulundurarak gaflete düşmemeli, O'nun uğrunda infak etmekten geri durmamalıyız.
'Kim dünya sevâbını/mükâfatını isterse,
(bilsin ki) Allah katında hem dünyanın hem de ahiretin sevâbı/mükâfatı vardır.
Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.' (Nisa: 134)
'Siz dünyanın geçici malını istiyorsunuz,
Allah ise (sizin için) Ahireti istiyor.' (Enfal: 67)
Kardeşlerim! İslam yolunda seferber olmaktan,
Rabbimizi razı edecek amel ve faaliyetler yapmaktan geri durmamalıyız. O'nun
dinine hizmet etme şerefi herkese nasip olmaz. Bunun için ne kadar şükretsek
azdır.
Bu ortamda kardeşlerimize özel bir görev
düşmektedir. Her kardeşimiz, başta çocukları ve ailesini ateşten korumakla
görevlidir. Çocuklarıyla birlikte akraba çocuklarının da salih evlatlar
olmaları için her kardeşimiz gayretiyle örnek olmalıdır. Çocuklarına kötü örnek
olan bir babanın ne çocuklarına ne de başkasına anlatacak bir şeyi kalmaz.
Örnek olmak sadece anlatarak değil, yaşayarak olur."
"Her birinizin evi bir İslam yuvası ve
mektebi olmalıdır"
Ebeveynlere çocukların İslam'i ahlak üzerine
yetiştirmeleri gerektiğini belirten Gümüş, "Bacı ve kardeşlerim! Her
birinizin evi bir İslam yuvası ve mektebi olmalıdır. Bir evde gayri İslami
filmlerin oynatıldığı TV kanalları varsa ve büyükler seyrediyorsa, ana ve
babalar akıllı telefonlar ile bütün zamanını heba ediyorlarsa o evde büyüyen
çocukların İslami ahlak edinmeleri zordur. Bir evde Kur'an ve hadis okunuyor,
ezberleniyor, namazlar çocuklar dâhil cemaatle kılınıyor, İslami dersler
yapılıyor, İslami ve faydalı yayınlar takip ediliyorsa çocuklar için doğru ve
faydalı bir ortam sağlanmış demektir." dedi.
"Sorumluluk mevkiinde ve ellerinde yetki
olanlar, halkımıza dayatılan hayâsızca akına karşı seferber olmalıdır"
"İslam düşmanları şeytani ve sinsi bir
planla aileye saldırmakta; aile terbiyesini, düzenini ve ortamını yok etmeye,
Müslüman toplumu ahlaki açıdan çökertmeye çalışmaktadırlar." diyen
Gümüş,mesajının devamında şunları kaydetti:
İnsanımıza sanal ortamda tozpembe ve hayatın
gerçeklerinden uzak sanal hayatlar ısmarlıyorlar. Özellikle gençleri
huzursuzluk, aileyi önemsememe ve başka arayışlara yönelme gibi bir
kanaatsizlikle buhrana sürükleyerek ailelerini yıkıyorlar. Başta ülkede
sorumluluk mevkiinde ve ellerinde yetki olanlar, halkımıza dayatılan bu
hayâsızca akına karşı seferber olmalıdırlar. Aile büyükleri konuyu basit
görmemeli, büyük bir sivil direniş ve inisiyatif geliştirmelidirler.
Kardeşlerimiz bu konuda ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar. Öncelikle
kendi aile gençlerinin aile bağlarını güçlendirecek adımlar atmalıdırlar. Uzun
zamandır başta müfsid ve mürtet örgütün toplumda uygulamaya çalıştığı, süslü
kelime ve kavramlarla kadınlarımızı iffet ve namuslarından koparmaya çabaladığı
bu projeye maalesef iktidar ve siyasi uzantıları da alet olmuştur. Bilinçsiz bir
ihanet değilse çok büyük bir cürüm işlenmektedir. Buna karşı durmak bütün
Müslümanların vazifesidir.
"Hiçbir gerekçeyle ailenizi ihmal
etmeyin!"
Ailenin ihmal edilmemesi gerektiğini
vurgulayan Gümüş, "Kardeşlerimiz, hiçbir gerekçeyle ailesini ihmal
etmemelidir. Çocuklarının İslami eğitimine en az okuluna verdiği kadar önem
vermeli, çocuklarının, Allah'a karşı kulluğunu yerine getireceği bilgi, birikim
ve becerisini geliştirmek için çaba sarf etmelidir. Bu konuda herkes programlı
olmalı, ailesine ve çocuklarına faydalı olmak için gayret göstermelidir. Ailesi
üzerinde yapması gerekenleri ihmal edenler, çok geçmeden ailevi sorunlar
nedeniyle diğer işlerini de hakkıyla yerine getiremeyeceklerdir. Rabbim,
nesillerimizden salih, abid, davetçi ve müttaki nesiller çıkarsın. Onları insi
ve cinni şeytanların şerrinden ve tuzaklarından muhafaza etsin. Rabbim, onların
eliyle bu topraklarda, İslam bayrağı altında insanların kardeşçe yaşadığı ve
işgalcilerin sökülüp atıldığı, İslam'ın adaletinin hâkim olduğu günleri nasip
eylesin.
"Toplumu yönetecek ve Kudüs'ü kurtaracak
Selahaddinleri siz yetiştireceksiniz"
Mesajında kadınlara özel olarak seslenen
Gümüş, kadınların görev ve sorumluluklarını hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
Muhterem Bacılarım! Unutmayın ki kız-erkek
gelecek nesil sizin ellerinizden geçerek yetişiyor. Toplumu yönetecek ve
Kudüs'ü kurtaracak Selahaddinleri siz yetiştireceksiniz. Bununla beraber toplum
üzerinde çalışan şer odakların kadını, iffetini ve ailesini hedef aldıklarını
iyi biliyorsunuz. Kızlarınızı yetiştirirken çok dikkatli ve bilinçli hareket
etmeli, küçük yaştan itibaren ibadet ve tesettür alışkanlığı kazanmalarını
sağlamalı, onların bu konudaki eğitiminde en küçük bir ihmalde
bulunmamalısınız. Aile mahremiyetini her hâlükârda korumalı, aileniz içinde
gayri İslami bir ortama müsaade etmemelisiniz. Her biriniz, çevrenize Allah'ı
hatırlatan, iyilikte yarışan, hal, hareket, söylem, fiil ve giyiminde örnek
olan birer davetçi olursanız, halkımızın kurtuluşu sizin elinizle
gerçekleşecektir inşallah. Kendi akraba ve yakınlarınıza karşı, hassaten
eşinizin akraba ve büyüklerine –onlardan sıkıntı görmüş olsanız bile– iyilik,
saygı, hürmet ve hizmette kusur etmemelisiniz.
Hal ve hareketinizle başta yakınlarınız olmak
üzere, insanları davamızdan uzaklaştıracak tavırlardan şiddetle kaçınmalısınız.
Tesettürünüz kadar ahlak, edep, hürmet, büyük ve küçüklerinize saygı, sevgi ve
merhametinizle de örnek olmalı, insanlarımızın ahiretinin kurtuluşu için
fedakârlık yapmalısınız.
"Hiçbir bahane sizi Allah'ın dinine
hizmet etmekten geri bırakmamalıdır"
Hizmetten geri kalanlara da hatırlatmalarda
bulunan ve yeni bir sayfa açmalarını isteyen Gümüş, "Geçmişte bu davaya
hizmet etmekle beraber herhangi bir sebeple geri durmuş olan kardeşlerime
söyleyeceğim şudur ki –haklı haksız– hangi gerekçeyle olursa olsun, hiçbir
bahane sizi Allah'ın dinine hizmet etmekten geri bırakmamalıdır. Şu an bir
kenara çekilmiş kardeşlerimizin zor ve kritik zamanlarda her şeyleriyle
fedakârlık yapmaktan geri durmadıklarını bilmekteyim. Ancak ailelerimiz
yıkılıyor, çocuklarımız elimizden gidiyor, coğrafyamızda büyük operasyonlar
icra ediliyor. Kaybedilen her gün aleyhimize işliyor. Küfre karşı set olacak
çalışmalarımız olmazsa, insanlarımızı şeytana ve askerlerine yem yapmış oluruz
ki bu bizi büyük bir mesuliyet altına sokar. Bunun için ahiretinizi ve
çocuklarınızın geleceğini düşünerek kendinize yeni bir sayfa açın ki hizmetten
nasibiniz olsun ve amelleriniz heba olmasın." dedi.
"Gelinen aşamada ülkenin Kemalist
azınlığa teslim edilmesi ibret vericidir"
Çocuklara dayatılan Kemalizm ve tesettürlü
kadınlara yapılan saldırılara da dikkat çeken Gümüş, "Dindar ve
muhafazakâr kesimlerin Kemalizm’in öğretisi olan ırkçı düşüncelere sahip
çıkması, Kemalistleri daha cüretkâr hale getirmiştir. Irkın muhafazakârlar
tarafından adeta kutsanması, Kemalist odağın, ırkın kurtarıcısı ve sembolü
haline getirdikleri putlarını ilah görme gibi bir şirki, organize bir şekilde
gündeme getirmelerini doğurmuştur. Kemalist azınlığın bir asırdır İslam
düşmanlığı altında yapmak istedikleri putperest gericiliğin bu zamanda, bu
kadar yaygın şekilde Müslüman çocuklara yaptırılmaya çalışılması dindarlar için
çok acı bir durumdur. Müslüman halkımızın son asırda ödediği bedelin ve
umutlarının, şahsi ikbal ve iktidar ihtiraslarına kurban edilmesi ve gelinen
aşamada ülkenin Kemalist azınlığa teslim edilmesi ibret vericidir. Bugün
siyasal iktidar olmadıkları halde çarşıda yürüyen tesettürlü bacılarımıza
saldıran, çocuklarımızı putlar önünde secde ettirerek putperestliği öğretmeye
çalışan bu zihniyetin, hâkimiyeti eline geçirdiği bir ortamda Müslümanlara
neler yapacağını Müslüman halkımız ve bütün İslami kesimler görmelidir. Bunlara
bugün karşı durulmazsa, yarın çok geç olacak, daha büyük sorunlar ve bedeller
ödenmek zorunda kalınacaktır.
Bu konuda ülkedeki tüm âlimlere, Müslüman
aydınlara, cemaatlere, tarikatlara ve İslami Sivil Toplum kuruluşlarına büyük
görevler düşmektedir. Bugün hakkı söylemek ve yanlışları düzeltmek zamanıdır.
Herkes sorumluluğunu ifa etmekle mükelleftir. Rabbim şahit olsun ki biz
hatırlatıyoruz. Hatırlatmaya da devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Emperyalistlerin planları boşa
çıkarılmak isteniyorsa Kürtlerin İslami ve insani haklarının verilmesi için
topluca yoğun bir çaba harcanmalıdır"
Kürt meselesine ilşkin de değerlendirmelerde
bulunan Gümüş, şunları dile getirdi:
Uzun süredir; Müslüman Kürt Halkı'nın insani
ve İslami haklarının temin edilerek halkımızda yılların ırkçı politikalarının
neden olduğu travmaların tamir edilmesini ve emperyalistlere malzeme veren
gediklerin kapatılması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu konuda Müslüman halkımızı
ve İslami kesimleri uyarmaya devam edeceğiz. Teessüfle belirtmemiz gerekir ki
hâkim olan ırkçı, ötekileştirici ve incitici dil düzeltilmediği gibi bu konuda
istenildiği şekilde bir niyet beyanı dahi ortaya konmuş değildir.
İslami kesimler, emperyalistlerin planlarını
boşa çıkarmak istiyorsa Kürtlerin İslami ve insani haklarının verilmesi için
topluca yoğun bir çaba harcamalıdırlar. Bu konuda teorik ifadelerden ziyade,
somut adımlar atılmalıdır. Aksi halde daha önce yaptığımız uyarılardan çok daha
kötü bir duruma doğru hep beraber sürükleniriz. Müslüman halklarımızın büyük
zararlar göreceği ve düşmanlıkların tahrik edilerek coğrafyamızın daha büyük
bir anarşiye doğru sürüklenmesine sebep olacak herkes, işlenecek cürümlere
ortak olacaktır. Irkı ve milli çıkarları için İslam Coğrafyasını ateşe atan hiç
kimse bunun hesabını Allah katında veremez.
"Kudüs’ün kurtuluşu uğruna ödenecek her
bedele hazır olduğumuzu tekrar ilan ediyoruz"
İslam coğrafyasının güvenliği Kudüs’ün
güvenliğine bağlı olduğunu belirten Gümüş, "İslam coğrafyasının
güvenliği Kudüs’ün güvenliğine bağlıdır. Bu bağlamda daha öncede belirttiğimiz
üzere İslam ülkelerinin idarecilerine ve tüm İslami yapılara çağrımız,
aramızdaki kısır çatışma ve çekişmelerden vazgeçerek İslam düşmanı Siyonistleri
bu topraklardan söküp atmak için bütün imkânları seferber edelim. Hizbullah
Cemaati olarak Kudüs’ün kurtuluşu uğruna ödenecek her bedele hazır olduğumuzu
tekrardan ilan ediyoruz." dedi.
Mesajının sonunda tavsiyelerde de bulunan
Gümüş, "Son olarak kadın erkek, genç ihtiyar tüm kardeşlerime naçizane
tavsiyem; meşrebi, mezhebi ve kavmine bakmaksızın dünyanın neresinde olursa
olsun Müslümanların kanlarını dökenleri, haksızlık ve zulüm yapanları,
topraklarını işgal eden emperyalist kâfirleri –fiilen hiçbir şey yapamıyorsanız
bile- beddualarınızla tel'in edin ve dualarınızla onlara destek olun.
Kâfirlerin ve münafıkların tuzaklarına karşı gafil olmayalım, hassas davranalım
ve dikkat edelim.
Hissi, nefsi ve duygusal davranan, söz, tavır,
yazı ve paylaşımları ile bilmeden davamıza, çalışmalarımıza zarara veren ve
Müslümanlar arasında polemiklere sebep olan bazı kardeşlerimiz vardır. Bu
kardeşlerimiz, uygun şart ve ortamlarda ikaz edilmeli, ikazlara rağmen bu
tavırlarını sürdürenler, onları ciddiye alamadığımızı görmeli ve bilmelidirler.
İslam’ın, Müslümanların, davamızın ve
kardeşlerimizin, tavır ve tepkilerimizden, yazdıklarımızdan,
konuştuklarımızdan, hiçbir yerde, hiçbir zamanda ve hiçbir konuda zarar
görmemeleri için, Rabbimizden; kabiliyet, imkân ve nefsimizle baş başa
bırakmaması konusunda sürekli niyazda bulunalım. Söz ve davranışlarımızla buna
dikkat edelim." İfadelerini kullandı. (İLKHA)
Mesajın tam metni;
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize
olsun.
İnsanı yoktan var edip kendisinden haberdar
eden, yaşatan, gözeten ve ölümünden sonra tekrar kendisine döndürecek olan
Allah'a hamd olsun. Âlemlere rahmet olarak gönderilen ve insanlar için en güzel
örnek olan Hz. Muhammed'e salat ve selam olsun.
17 Ocak 2000 tarihinde, İstanbul Beykoz'da
Kemalist rejim güçleri tarafından şehid edilen Hizbullah Cemaatinin kurucu
lideri ve aziz Rehberimiz Hüseyin Velioğlu’nu rahmet ve minnetle yâd ediyor,
Rabbimden bizi Peygamberimizin sancağı altında cennette bir araya getirmesini
diliyorum.
O günün şartlarında; “Eğer birlik olmazsak en
çok biz Müslümanlar ezileceğiz” diyerek emperyalistlerin bu topraklarda
gerçekleştirmek istediği yüz yıllık planlarına işaret eden Rehber’imizin
şehadetini tebrik ediyor ve bıraktığı kutlu mirasa sahip çıkacağımızı bir kez
daha ilan ediyoruz.
Şehid Rehber'in 40 yıl önce öngördüğü tabloyu
ve buna karşı tedbir almak için gecesini gündüzüne katarak şehit oluncaya kadar
yaptığı çalışmayı, günümüzde karşılaştığımız sorunlar ve son gelişmelerle
beraber değerlendirdiğimizde, ne kadar büyük bir feraset ve basiretle hareket
ettiğini ve bize ne kadar paha biçilmez bir miras bıraktığını daha iyi anlamış
oluruz.
Bu münasebetle kutlu davayı yüklenen ve
yüklenmeye aday olan kardeşlerime seslenmek istiyorum.
Genç Kardeşlerim!
Unutmayın ki hayatı ve ölümü var eden
Allah'tır. Mülk O'nundur. Hepimiz O'na aitiz ve yine O'na döneceğiz. İmtihan
için bulunduğumuz bu dünyadan bir gün ayrılacak ve yaptıklarımızdan dolayı O'na
hesap vereceğiz. Yapılması gereken; Rabbimizi razı edecek ameller işleyerek
imtihanımızı en güzel şekilde kazanmaya çalışmaktır.
Rabbimiz bir günlük yani 24 saatlik zaman
diliminde hayatımıza bir program belirlemiştir. Dolayısıyla tüm hayatımızın
belli bir program dâhilinde sürdürülmesi gerekmektedir. Biliyorsunuz ki;
yükümüz ve sorumluluğumuz ağır, zamanımız ise azdır. Dolayısıyla, müstekbirlerin
şeytani hile ve tuzaklarını boşa çıkarmak ve İslam ümmetine kurtuluş yolunu
göstermek için tüm hayatınızda programlı olmalısınız. Rabbimizin "Boş
kaldın mı hemen (başka) işe koyul ve yalnız Rabbine yönel" (İnşirah: 7-8)
ayetindeki emri üzerine, her anınızla Allah'a kulluk vazifenizi yerine
getirerek İslam'a ve Müslümanlara faydalı olmalı, uhrevi veya dünyevi bir
faydası olmayan her söz, yazı, iş, fiil ve uğraştan yüz çevirmelisiniz.
Allah'ın dinini dert edinen genç kardeşlerim!
Fikri, ilmi ve ameli olarak “iki günü bir olan ziyandadır” hadisini düstur
edinmelisiniz. Peygamberimizin bu tavsiyesine kulak verip zarardan şiddetle
uzak durmalısınız. Kur'an okuyun! Hadis okuyun! Selefi Salihinin hayatını
okuyun. Kendi coğrafyamızda canıyla malıyla bu toplum için çalışmış olan
âlimlerimizin hayatlarını ve tavsiyelerini okuyun! Cemaat tarihini ve sizden
önce mücadelede bulunan fedakârların hayatlarını okuyun! Yaratılış amacına dair
tahliller yapıp bunun üzerinde tefekkür edin! Gelecek nesillere örnek olun!
“Sizi, hayat veren işlere çağırdığı zaman
Allah'a ve Resulüne icabet edin.” (Enfal: 24)
İlim nurdur, hayattır. Bilenlerle bilmeyenler
bir değildir. Fikri ve ilmi olgunluk elde edilmezse çok ciddi yanlışlıklara
düşme ihtimali büyüktür. İslam'ın ilk emri "oku"dur. Okumak, başta
Allah'ı sonra da ona karşı kendi halini ve haddini bilmektir. Okumaktan belki
çok daha önemli olan da okuduğunu yaşamak, yani hayatında tatbik etmektir.
Okuduğunu yaşamayanlar kendi söylediklerine kendileri de inanmayacaktır. İnandığı
gibi yaşamayan ve bilgisi kendisinde amele ve ihlasa dönüşmeyen herkes için
tehlike vardır.
Tavırlarınızdan, tepkilerinizden,
yazdıklarınızdan ve konuştuklarınızdan Müslümanların ve davamızın zarar
görmemesine dikkat etmelisiniz. Unutmayın! Siz sokaktaki sıradan bir insan gibi
değilsiniz. Başkaları haram ve günah içinde yüzseler bile belki çok kimse
umursamaz, ancak sizin basit bir yanlışınızı bile davanıza hamletmeye, davanıza
saldırmaya bahane ederler.
Öğrendiğinizle amel edin ki bu mübarek davanın
yükünü istikamet üzere taşıyabilesiniz. Düşünce, tavır ve tepkilerinizde ifrat
ve tefritten şiddetle kaçının. Her zemin ve mekânda, Resulullah
aleyhissalatuvesselam'ı örnek alın, O'nun ahlakıyla ahlaklanmaya azmedin ve
O'nun sünnetini yaşayın ki insanlar da sizde İslam'ın güzelliğini ve hayat
bulmuş halini görsünler. Söz ve davranışlarınızla sadece kendinizi değil, bu
ulvi davayı da temsil ettiğinizi unutmayın.
İslami mücadelede azim, gayret ve heyecanınızı
hiçbir zaman kaybetmeyin. Gayret ve azminizi ilk günkü gibi taze ve diri tutun.
İnsanların hidayetine vesile olma arzunuzda asla kırılma olmamalı, bilakis her
geçen gün iştiyakınızı artırmalısınız. Size kalemleri, dilleri ve elleri ile
saldıranlar, asla şevkinizi kırmamalı, bilakis onların da hidayet bulması için
elinizden gelen çabayı göstermelisiniz.
Sosyal medyadan faydalanırken zararlı yönünü
unutmayın. İslam düşmanlarının sizi izlediğini, kayda aldığını ve saldırmak
için bahane aradığını bilin. Sizin yanlış bir paylaşımınız şahsınızda
arkadaşlarınıza ve davanıza zarar getirir.
Gaflete düşmemek ve İslami hizmette istikrarı
elde etmek için Rabbimiz ile sürekli irtibat halinde olmalısınız. O’ndan asla
gaflet etmemeli, hatalarınızdan ve günahlarınızdan tövbe etmeyi ve yanlıştan
dönmeyi fazilet bilmelisiniz. Allah, hepimizi görüyor. O'nun rızası, sevgisi,
hoşnutluğu asıl gayeniz ve işlerinizin ana mihveri olsun.
Genç kardeşlerim kendilerini, davanın yükünü
yüklenecek şekilde hazırlamalıdırlar. Zamanlarını, enerjilerini programlayıp
öncülerinin de birikim ve tecrübelerinden istifade ederek İslami mücadeleyi çok
daha ileri noktalara taşıma gayretinde olmalıdırlar.
30-40 yıldır beraber yürüdüğümüz, yola beraber
çıktığımız kıymetli dava arkadaşlarım!
Bugüne kadar dava yolunda işkence, zindan,
muhaceret, mal ve canlarınızdan yaptığınız fedakârlıklar ile bu davayı
bugünlere getirdiniz. Bıkmadan, usanmadan onlarca misafiri ağırlamaktan,
zorluklarına katlanmaktan geri kalmayan, davanın en zor günlerinde eşlerine,
kardeş ve çocuklarına destek olan eli öpülesi anne ve bacılarımızın
fedakârlıkları hayranlık uyandıracak niteliktedir. Kadın, erkek tüm dava
mensuplarının ambargo, muhaceret, gözaltı, işkence, zindan, saldırılar ve
şehadet karşısında sebatla davayı sahiplenmeleri elbette ki çok kıymetlidir.
Ama bunca sıkıntılardan sonra rahat bir ortama girince davadan geri kalmadan
hizmet etmeye devam etmek en az bu sıkıntılara katlanmak kadar önemlidir. Tüm
kardeş ve bacılarımın en büyük mükâfatla mükâfatlandırılmalarını ve tüm
günahlarının bağışlanarak Kevser havuzunda Peygamberimizle beraber bulunma
şerefine nail olmalarını Rabbimden diliyorum.
Bu dava için yola çıktığımızda, herhangi
dünyevi bir mal veya makam gözetmedik. Rabbimizi razı etmek için yola çıkmış
gençlerdik. Dünya malımızı, varlıklarımızı hatta sevdiklerimizi feda ederek ve
birçok badirelerden geçerek bu günlere geldik. Hiçbir dünyevi kayıptan dolayı
pişman olmadığımız gibi Allah yolunda verdiklerimizin de birer kazanç olduğu
mutluluğunu yaşıyoruz. Şüphesiz Mü'minler bunun karşılığını fazlasıyla
alacaktır. Bununla beraber imtihan, son nefese kadar devam edecektir. Dünyanın
süsüne, nefsin arzularına ve şeytanın vesveselerine karşı uyanık olmak gerekir.
Dünyevi olarak sahip olduklarımızın da Allah'a ait olduğu hakikatini göz önünde
bulundurarak gaflete düşmemeli, O'nun uğrunda infak etmekten geri durmamalıyız.
“Kim dünya sevâbını/mükâfatını isterse,
(bilsin ki) Allah katında hem dünyanın hem de ahiretin sevâbı/mükâfatı vardır.
Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (Nisa: 134)
“Siz dünyanın geçici malını istiyorsunuz,
Allah ise (sizin için) Ahireti istiyor.” (Enfal: 67)
Kardeşlerim! İslam yolunda seferber olmaktan,
Rabbimizi razı edecek amel ve faaliyetler yapmaktan geri durmamalıyız. O'nun
dinine hizmet etme şerefi herkese nasip olmaz. Bunun için ne kadar şükretsek
azdır.
Bu ortamda kardeşlerimize özel bir görev
düşmektedir. Her kardeşimiz, başta çocukları ve ailesini ateşten korumakla
görevlidir. Çocuklarıyla birlikte akraba çocuklarının da salih evlatlar
olmaları için her kardeşimiz gayretiyle örnek olmalıdır. Çocuklarına kötü örnek
olan bir babanın ne çocuklarına ne de başkasına anlatacak bir şeyi kalmaz.
Örnek olmak sadece anlatarak değil, yaşayarak olur.
Bacı ve kardeşlerim! Her birinizin evi bir
İslam yuvası ve mektebi olmalıdır. Bir evde gayri İslami filmlerin oynatıldığı
TV kanalları varsa ve büyükler seyrediyorsa, ana ve babalar akıllı telefonlar
ile bütün zamanını heba ediyorlarsa o evde büyüyen çocukların İslami ahlak
edinmeleri zordur. Bir evde Kur'an ve hadis okunuyor, ezberleniyor, namazlar
çocuklar dâhil cemaatle kılınıyor, İslami dersler yapılıyor, İslami ve faydalı
yayınlar takip ediliyorsa çocuklar için doğru ve faydalı bir ortam sağlanmış
demektir.
İslam düşmanları şeytani ve sinsi bir planla
aileye saldırmakta; aile terbiyesini, düzenini ve ortamını yok etmeye, Müslüman
toplumu ahlaki açıdan çökertmeye çalışmaktadırlar. İnsanımıza sanal ortamda
tozpembe ve hayatın gerçeklerinden uzak sanal hayatlar ısmarlıyorlar. Özellikle
gençleri huzursuzluk, aileyi önemsememe ve başka arayışlara yönelme gibi bir
kanaatsizlikle buhrana sürükleyerek ailelerini yıkıyorlar.
Başta ülkede sorumluluk mevkiinde ve ellerinde
yetki olanlar, halkımıza dayatılan bu hayâsızca akına karşı seferber olmalıdırlar.
Aile büyükleri konuyu basit görmemeli, büyük bir sivil direniş ve inisiyatif
geliştirmelidirler. Kardeşlerimiz bu konuda ellerinden gelen her şeyi
yapmalıdırlar. Öncelikle kendi aile gençlerinin aile bağlarını güçlendirecek
adımlar atmalıdırlar. Uzun zamandır başta müfsid ve mürtet örgütün toplumda
uygulamaya çalıştığı, süslü kelime ve kavramlarla kadınlarımızı iffet ve
namuslarından koparmaya çabaladığı bu projeye maalesef iktidar ve siyasi
uzantıları da alet olmuştur. Bilinçsiz bir ihanet değilse çok büyük bir cürüm
işlenmektedir. Buna karşı durmak bütün Müslümanların vazifesidir.
Kardeşlerimiz, hiçbir gerekçeyle ailesini
ihmal etmemelidir. Çocuklarının İslami eğitimine en az okuluna verdiği kadar
önem vermeli, çocuklarının, Allah'a karşı kulluğunu yerine getireceği bilgi,
birikim ve becerisini geliştirmek için çaba sarf etmelidir. Bu konuda herkes
programlı olmalı, ailesine ve çocuklarına faydalı olmak için gayret
göstermelidir. Ailesi üzerinde yapması gerekenleri ihmal edenler, çok geçmeden
ailevi sorunlar nedeniyle diğer işlerini de hakkıyla yerine
getiremeyeceklerdir. Rabbim, nesillerimizden salih, abid, davetçi ve müttaki
nesiller çıkarsın. Onları insi ve cinni şeytanların şerrinden ve tuzaklarından
muhafaza etsin. Rabbim, onların eliyle bu topraklarda, İslam bayrağı altında
insanların kardeşçe yaşadığı ve işgalcilerin sökülüp atıldığı, İslam'ın
adaletinin hâkim olduğu günleri nasip eylesin.
Muhterem Bacılarım! Unutmayın ki kız-erkek
gelecek nesil sizin ellerinizden geçerek yetişiyor. Toplumu yönetecek ve
Kudüs'ü kurtaracak Selahaddinleri siz yetiştireceksiniz. Bununla beraber toplum
üzerinde çalışan şer odakların kadını, iffetini ve ailesini hedef aldıklarını
iyi biliyorsunuz. Kızlarınızı yetiştirirken çok dikkatli ve bilinçli hareket
etmeli, küçük yaştan itibaren ibadet ve tesettür alışkanlığı kazanmalarını
sağlamalı, onların bu konudaki eğitiminde en küçük bir ihmalde
bulunmamalısınız. Aile mahremiyetini her hâlükârda korumalı, aileniz içinde
gayri İslami bir ortama müsaade etmemelisiniz. Her biriniz, çevrenize Allah'ı
hatırlatan, iyilikte yarışan, hal, hareket, söylem, fiil ve giyiminde örnek
olan birer davetçi olursanız, halkımızın kurtuluşu sizin elinizle
gerçekleşecektir inşallah. Kendi akraba ve yakınlarınıza karşı, hassaten
eşinizin akraba ve büyüklerine –onlardan sıkıntı görmüş olsanız bile– iyilik,
saygı, hürmet ve hizmette kusur etmemelisiniz.
Hal ve hareketinizle başta yakınlarınız olmak
üzere, insanları davamızdan uzaklaştıracak tavırlardan şiddetle kaçınmalısınız.
Tesettürünüz kadar ahlak, edep, hürmet, büyük ve küçüklerinize saygı, sevgi ve
merhametinizle de örnek olmalı, insanlarımızın ahiretinin kurtuluşu için
fedakârlık yapmalısınız.
Geçmişte bu davaya hizmet etmekle beraber
herhangi bir sebeple geri durmuş olan kardeşlerime söyleyeceğim şudur ki –haklı
haksız– hangi gerekçeyle olursa olsun, hiçbir bahane sizi Allah'ın dinine
hizmet etmekten geri bırakmamalıdır. Şu an bir kenara çekilmiş kardeşlerimizin
zor ve kritik zamanlarda her şeyleriyle fedakârlık yapmaktan geri durmadıklarını
bilmekteyim. Ancak ailelerimiz yıkılıyor, çocuklarımız elimizden gidiyor,
coğrafyamızda büyük operasyonlar icra ediliyor. Kaybedilen her gün aleyhimize
işliyor. Küfre karşı set olacak çalışmalarımız olmazsa, insanlarımızı şeytana
ve askerlerine yem yapmış oluruz ki bu bizi büyük bir mesuliyet altına sokar.
Bunun için ahiretinizi ve çocuklarınızın geleceğini düşünerek kendinize yeni
bir sayfa açın ki hizmetten nasibiniz olsun ve amelleriniz heba olmasın.
Dindar ve muhafazakâr kesimlerin Kemalizm’in
öğretisi olan ırkçı düşüncelere sahip çıkması, Kemalistleri daha cüretkâr hale
getirmiştir. Irkın muhafazakârlar tarafından adeta kutsanması, Kemalist odağın,
ırkın kurtarıcısı ve sembolü haline getirdikleri putlarını ilah görme gibi bir
şirki, organize bir şekilde gündeme getirmelerini doğurmuştur. Kemalist
azınlığın bir asırdır İslam düşmanlığı altında yapmak istedikleri putperest
gericiliğin bu zamanda, bu kadar yaygın şekilde Müslüman çocuklara yaptırılmaya
çalışılması dindarlar için çok acı bir durumdur.
Müslüman halkımızın son asırda ödediği bedelin
ve umutlarının, şahsi ikbal ve iktidar ihtiraslarına kurban edilmesi ve gelinen
aşamada ülkenin Kemalist azınlığa teslim edilmesi ibret vericidir. Bugün
siyasal iktidar olmadıkları halde çarşıda yürüyen tesettürlü bacılarımıza
saldıran, çocuklarımızı putlar önünde secde ettirerek putperestliği öğretmeye
çalışan bu zihniyetin, hâkimiyeti eline geçirdiği bir ortamda Müslümanlara
neler yapacağını Müslüman halkımız ve bütün İslami kesimler görmelidir. Bunlara
bugün karşı durulmazsa, yarın çok geç olacak, daha büyük sorunlar ve bedeller
ödenmek zorunda kalınacaktır.
Bu konuda ülkedeki tüm âlimlere, Müslüman
aydınlara, cemaatlere, tarikatlara ve İslami Sivil Toplum kuruluşlarına büyük
görevler düşmektedir. Bugün hakkı söylemek ve yanlışları düzeltmek zamanıdır.
Herkes sorumluluğunu ifa etmekle mükelleftir. Rabbim şahit olsun ki biz
hatırlatıyoruz. Hatırlatmaya da devam edeceğiz.
Uzun süredir; Müslüman Kürt Halkı'nın insani
ve İslami haklarının temin edilerek halkımızda yılların ırkçı politikalarının
neden olduğu travmaların tamir edilmesini ve emperyalistlere malzeme veren
gediklerin kapatılması gerektiğini ifade ediyoruz. Bu konuda Müslüman halkımızı
ve İslami kesimleri uyarmaya devam edeceğiz. Teessüfle belirtmemiz gerekir ki
hâkim olan ırkçı, ötekileştirici ve incitici dil düzeltilmediği gibi bu konuda
istenildiği şekilde bir niyet beyanı dahi ortaya konmuş değildir.
İslami kesimler, emperyalistlerin planlarını
boşa çıkarmak istiyorsa Kürtlerin İslami ve insani haklarının verilmesi için
topluca yoğun bir çaba harcamalıdırlar. Bu konuda teorik ifadelerden ziyade,
somut adımlar atılmalıdır. Aksi halde daha önce yaptığımız uyarılardan çok daha
kötü bir duruma doğru hep beraber sürükleniriz. Müslüman halklarımızın büyük zararlar
göreceği ve düşmanlıkların tahrik edilerek coğrafyamızın daha büyük bir
anarşiye doğru sürüklenmesine sebep olacak herkes, işlenecek cürümlere ortak
olacaktır. Irkı ve milli çıkarları için İslam Coğrafyasını ateşe atan hiç kimse
bunun hesabını Allah katında veremez.
İslam coğrafyasının güvenliği Kudüs’ün
güvenliğine bağlıdır. Bu bağlamda daha öncede belirttiğimiz üzere İslam
ülkelerinin idarecilerine ve tüm İslami yapılara çağrımız, aramızdaki kısır
çatışma ve çekişmelerden vazgeçerek İslam düşmanı Siyonistleri bu topraklardan
söküp atmak için bütün imkânları seferber edelim. Hizbullah Cemaati olarak
Kudüs’ün kurtuluşu uğruna ödenecek her bedele hazır olduğumuzu tekrardan ilan
ediyoruz.
Son olarak kadın erkek, genç ihtiyar tüm
kardeşlerime naçizane tavsiyem; meşrebi, mezhebi ve kavmine bakmaksızın
dünyanın neresinde olursa olsun Müslümanların kanlarını dökenleri, haksızlık ve
zulüm yapanları, topraklarını işgal eden emperyalist kâfirleri –fiilen hiçbir
şey yapamıyorsanız bile- beddualarınızla tel'in edin ve dualarınızla onlara
destek olun.
Kâfirlerin ve münafıkların tuzaklarına karşı
gafil olmayalım, hassas davranalım ve dikkat edelim.
Hissi, nefsi ve duygusal davranan, söz, tavır,
yazı ve paylaşımları ile bilmeden davamıza, çalışmalarımıza zarara veren ve
Müslümanlar arasında polemiklere sebep olan bazı kardeşlerimiz vardır. Bu
kardeşlerimiz, uygun şart ve ortamlarda ikaz edilmeli, ikazlara rağmen bu
tavırlarını sürdürenler, onları ciddiye alamadığımızı görmeli ve bilmelidirler.
İslam’ın, Müslümanların, davamızın ve
kardeşlerimizin, tavır ve tepkilerimizden, yazdıklarımızdan,
konuştuklarımızdan, hiçbir yerde, hiçbir zamanda ve hiçbir konuda zarar
görmemeleri için, Rabbimizden; kabiliyet, imkân ve nefsimizle baş başa
bırakmaması konusunda sürekli niyazda bulunalım. Söz ve davranışlarımızla buna
dikkat edelim.
Allah’a emanet olun Kardeşiniz Edip
Gümüş" (İLKHA)
0 yorum