İşgal altındaki topraklarda yayın yapan Haaretz Gazetesi, işgalci Siyonist askerlerin Filistinlilere gıda dağıtımı yapılan yerlere yönelik kasten ateş etme emri aldıklarına dair raporlar yayınladı. Gazetenin haberine göre görüşülen kimi askerler dağıtım alanlarını “ölüm tarlası” olarak tanımladı ve öldürdükleri kişilerin sayısının hemen her gün en az 5 civarında olduğunu söyledi.

Ve bu vahşet o kadar normalleştirildi ki, ne Siyonist işgal ordusundan ne de siyasetçilerden “yanlışlıkla oldu” şeklinde bir açıklama dahi yapılmadı.

Dünyadan da açlıktan ölümlerin yaşandığı abluka altındaki bir bölgede gıda paketi almak için ölümü göze alan insanların dramı için ciddi bir ses çıkmadı.

Netanyahu, Gazze’nin boşaltılmasına yönelik plan için Trump’a teşekkür etti, İngiltere’den Tony Blair Enstitüsünün de “Gazze’nin Riviera’ya dönüştürülmesi” projesinin içinde yer aldığı çıktı ortaya. İşgal rejiminin bakanı ‘Bir tek Filistinlinin Gazze’de kalmaması gerektiğini’ açık açık söyledi.

Tam da böyle bir dönemde İslami direniş hareketleri, işgalci terörist çetelere yönelik başarılı operasyonlar gerçekleştirdiler.

Siyonist işgal rejiminin tümüyle kontrol altında olduğunu iddia ettiği Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Hanun’da Siyonist çeteyi sarsan bir operasyon yaşandı.

Siyonist çete önce 5 askerinin öldüğünü söyledi, sonra 5 askerin tanınmayacak şekilde araç içinde yandığı açıklaması yapıldı. Resmi açıklamalar 26 askerin de yaralandığı yönündeydi.

Operasyonda zırhlı araçlar patlatılmış, yardıma gelenler pusuya düşürülüp vurulmuş, hatta yardıma gelen ikinci grup da hedef alınmıştı.

Böyle kapsamlı ve çok iyi planlanmış bir operasyonda ölü sayısının hiç de söylendiği gibi olmadığını anlamak için içeriden sızan bilgilere ulaşmaya gerek yok.

İşin aslı şu anda Gazze’de soykırıma katılanlar içerisinde 16 ülkeden paralı askerler var ve bunlardan olan kayıplar “israilin resmi kayıpları” hanesine yazılmıyor.

İşgalci terörist rejim her ne kadar kayıp sayısını az göstererek içerideki tepkileri dizginlemeye çalışsa da sızan bilgilerden dolayı bu pek mümkün değil.

Uzun süredir Haredi denilen “Ortodoks Yahudilerin” askere alınması konusunda ciddi tartışmalar yaşanıyor. ŞAS partisi buna şiddetle karşı ve bunun gerçekleşmesi durumunda hükümetten ayrılma tehdidinde bulunuyor.

İşgal topraklarındaki mevcut hükümet herhalde Siyonist devletin tarihindeki “en dindar” hükümet durumunda. Böyle olunca ve “dinci bir hükümet” için “dindar Yahudiler” değil de laik ve solcu olanlar askerlik yapıp cepheden cenazeleri gelince tartışmaların dozajı artıyor ve işgalci toplumda kırılmalar yaşanıyor.

İşte 22 aylık vahşi soykırım savaşına, insanların aç bırakılarak ölümüne sebep olunmasına rağmen gerçekleşen Beyt Hanun operasyonu Gazze direnişinin ayakta olduğunu gösterdi ve Siyonist toplum içerisinde bir krize neden oldu.

Netanyahu yine soluğu Amerika’da aldı ve Trump’tan yardım istedi.

Bu arada kendince Trump’a gaz vermekten de geri durmadı.

Trump’ı Nobel Barış Ödülüne aday gösterdiğini açıkladı Netanyahu.

Soykırımcı en büyük soykırım ortağını “Barışçı” diye pazarlıyor.

Trump’ın buna cevap verdiği cevap da meseleyi izah açısından önemli: “Çok teşekkür ederim. Özellikle senden gelmesi benim için çok şey ifade ediyor.”