“Adım Nur’dur Nur ışık demektir. Ancak
ben zulmün karanlığında yaşıyorum. Çünkü ben Yemenliyim. Ben anneydim. İki
yavrum vardı, Ahmed ve Ensiyya. Açlık, hastalık ve bu savaş… Çocuklarımı
elimden aldı. Dünya insanları sadece izledi.”
“Neredeyse yok gibiyiz. Biz yalnızız. Hiç
kimse sesimizi duymuyor. Bu videoyu bütün dünyaya göndermek istiyorum. Ama
bizim internetimiz yok ki videolarımızı gönderelim, sesimizi dünyaya
duyuralım.”
Yukarıdaki sözler, Yemenli bir anneye
ait. Yemen’de yaşanan açlık ve sefalete dikkat çekmek üzere bu sözleri dile
getirmiş.
Sosyal medyada yayımlanan videoyu
izlerken kifayetsiz kaldı düşünceler, düğümlendi boğazda kelimeler.
Ne yazılabilir ki Yemenli annenin
yaşadıkları karşısında, hangi cümle, hangi kelime yaşadığı acıyı yansıtabilir
ki okuyucuya.
Bir tarafta yaşanan şatafatlı, şaşaalı,
gösterişe dayalı hayatlar; diğer yandan “Yemin ederim dün gece aç
yattık” diyerek bir parça ekmek bulamadığını dile getiren mazlumlar.
Düşünmüyor değil insan; neden bu kadar
adaletsizlikler yaşanıyor dünyada? Sosyal adalet neden sağlanamıyor?
Sanayinin, teknolojinin, üretimin bu
kadar çok olduğu, dijital bir dönemin yaşandığı, temel gıda ürünlerine
ulaşmanın rahat olduğu 21. yüzyılda insanlar neden hala açlıktan ölüyor?
Çocukların açlıktan ölüyor olması,
vicdanları rahatsız etmiyor mu Allah aşkına?
Binlerce değil sadece bir çocuğun bile
açlıktan ölmesi sansasyonel bir vakıadır, tedbirlerin hızlıca alınmasını
gerektiren ehemmiyetli bir meseledir.
Ey dünya, haberin var mı? Yemen’de
günde onlarca çocuk açlık sebebiyle hayatını kaybediyor.
Ey insanlar, haberiniz var
mı? Yemen’de temiz su bulmadığından, ilaç temin edemediğinden, tedavi
olamadığından dolayı her gün onlarca çocuk mazlumca can veriyor.
Ey zenginler, farkında
mısınız? Yemen’de evlatlarına mont alamayan babalar, bebeklerine mama
bulamayan anneler, çadırları için ısıtıcı temin edemeyen aileler sizlerden
yardım bekliyor.
8 yıldır devam eden savaş Yemen halkını
evlerinden etmiş, biçare kılmış, sefalete sürüklemiş, ülkenin dörtte üçünü
yardıma ve korumaya muhtaç bırakmış.
Halk perişandır Yemen’de, çocuklar açtır
Yemen’de, aileler sahipsizdir Yemen’de.
Mazlumların sesi çıkmıyor, mustazafların
çığlıkları duyulmuyor Yemen’de.
Bir insanlık trajedisi yaşanıyor
Yemen’de. Bu trajedi, insanlık ailesinin sorunudur. Bu sorun hepimizindir.
Zalimlerden, emperyalistlerden,
yeryüzünün egemen güçlerinden medet umamayız. Yemen’i onların insafına terk
edemeyiz. Post Truth çağında göstermelik açıklamalarına kanamayız.
Ne yapacaksak biz yapmalıyız. Onlara
yardım elimizi uzatmalıyız, onları sahiplenmeliyiz, imkânlar dâhilinde
seferberlik başlatmalıyız.
Amerikan destekli saldırılara ve siyasi
komplolara karşı mücadele eden Yemen’deki Müslüman kardeşlerimizi yalnız
bırakmamalıyız.
Amerika başta olmak üzere hiç bir ülkenin
Yemen’de vekâlet savaşı sürdürmesine müsaade etmemeli, uzun yıllardır devam
eden ve açlık ve sefaletin sebebi olan savaşın sona ermesi için “Artık
Yeter!” diyebilmeliyiz.
Biz güçlüyüz, biz büyük bir aileyiz, biz
İslam ümmetiyiz.
Coğrafyamızda zengin “kaynaklarımız” var,
dünyanın gidişatını değiştirebilecek “insanlarımız” var, kimselerde
bulunmayan “imkânlarımız” var, hiçbir gücün galebe
çalamayacağı “imanımız” var.
Biz istersek yaparız, biz bir olursak
başarırız, biz vahdeti sağlarsak sosyal adaleti tesis eder, mazlumlara umud
oluruz.
Biz ihlasla, samimi duygularla, kardeş
olduğumuzun mülahazasıyla adımlar atarsak muvaffak olur, bize düşmanlık
edenlere galebe çalarız.
Biz gücümüzün farkına
vararak, “farklılıklarımız zenginliğimizdir” diyerek, ihtilaflarımızı
bir kenara bırakarak, sorunlarımızı dış güçlere havale etmeden kendi aramızda
çözmeye çalışmalı; Yemen gibi İslam beldeleri başta olmak üzere tüm yeryüzünü
ve dahi tüm insanlık ailesini yeniden iman nuru ve İslam’ın adaletiyle
tanıştırmak üzere yeni bir başlangıç yapmalıyız.