36,4894
34,5182
2.962,12
Yarına bırakır ama yanına bırakmaz diye bir söz var. Çok
yerinde ve çok anlamlı bir tabir olduğuna inanmaktayım.
Bazen bir deyim bazen bir söz, bir darbı mesel cilt cilt
kitapların anlatamadığını anlatmaya, zihinlerde nakşetmeye yetmekte. Edebiyat,
icaz dedikleri bu olsa gerek. Herkesin kendine pay, birikim ve yaşadıklarına
göre sonuç çıkardığı bu tür edebi incelikler, her dinde, her dilde ve
coğrafyada farklı farklı olmakla beraber öz itibariyle aynı sayılır ve aynı
amaçla kullanılır.
Evet karşılık sahibi Allah, cezalandırmayı kimi hikmetlere
binaen geciktirebilir ama kesinlikle kimsenin yanına bırakmaz. Eninde sonunda
her insan, her sistem, her toplum yaptıklarının karşılığını bulacaktır. Alınan
kararlar, verilen zalim hükümler bir şekilde sahiplerinin ayaklarına dolanacak.
Ah çektirdiklerinin ahı birgün kendilerini de tutacaktır.
Tarihin tozlu sayfalarını karıştırmaya, uzak coğrafyalara
gidip taşlara kazınmış kitabeleri incelemeye hiç gerek yok. Geçen son yarım
asra veya çeyrek asra dönüp bakalım. Devletler, bölgeler, şahıs ve sistemler
bazında inceleyelim. Bakalım gözlerimize konuyla ilgili kaç şahit örnek
çarpacaktır.
Bir zamanlar gölgelerine bakılmaya, isimleri zikredilmeye
korkulan diktatörler, tiranlar, cellatlar, kimyasal lakaplılar darağaçlarında
zelil olmadılar mı?
Çok gerilere gitmeye gerek yok. Çok su içiyorlar diye çağdaş
dünyanın hayvansever halklarının! gözleri önünde katliama tabi tutulan
develerin ahı tsunami olup zalim memleketi nasıl da yutuverdi.
Bin yıllık kararlar aldıklarını söyleyip mazlumlara
kankusturan çağdaş firavunlar, şimdi ne hallerdedirler...
Beytullah'ın yanında parçalanmış, yakılıp dağlanmış ana
kuzusunun katillerini Cebbar olan Allah'a şikayet eden Hatice Bacının şikayeti
havada kalır mı, katillerinin yaptıklarını yanlarına bırakır mı? Elbette ki
bırakmaz, bırakmadı.
Rabbimizin kainatta cari olan kanunları var. Şükür nimeti
celbettiği gibi zulüm cezayı boynunda taşır.
Hiçkimse elindekine, cebindekine, emrindekine güvenip
şımarmasın, azgınlaşmasın. Bu verilenler hepsi birer emanettir. Emanet
sahibinin hilafına kullanıldığında karşılığı çetin olacaktır.
Sözün zalimlere bakan yönü olduğu kadar mazlumlara,
mahrumlara bakan bir yönü de vardır. Zamanın uzaması, zahiri imkansızlıklar,
umutsuzluğa sebep olmamalı. Allah'a imanın olduğu yerde umut da imkan da var
demektir. Zalimlerin, devlet ve sistemlerinin ömürleri insanlık serüveniyle
kıyaslanmayacak kadar basittir.
Rabbimiz, kimin cezasını "gözlerin yerinden fışkırdığı
güne" bırakmışsa asıl hüsrana uğrayanın ta kendisi demektir.
"Sakın zalimlerin yaptıkları şeylerden Allah'ı habersiz
sanma. Ancak onları gözlerin bakakalacağı bir güne erteliyor." (İbrahim
42)