İşgalci siyonistler uzun
yıllardır Filistinli Müslümanlara yönelik zulüm ve katliamda sınır
tanımıyorlar. Hedef gözetmeden masum ve mazlumların üzerlerine bombalar
yağdırıyorlar. Her geçen gün işgallerini genişleterek Filistinli Müslümanları
ev ve topraklarından ediyorlar.
İşgalci rejimin yaptığı
zulüm, katliam ve işgal sistematik bir hal almış durumdadır. Bunun sebebi,
dünyanın gelişmiş ve egemen devletlerinin işgal rejimine olan koşulsuz
desteğidir. Emperyalist ABD başta olmak üzere İngiltere, Fransa, Almaya gibi
birçok ülke, işgalci rejimin yapmış olduğu sistematik zulümlere karşı hiçbir
zaman sesini çıkarmamış, hatta çoğu zaman yapılan zulüm ve katliamlara destek
vermiştir.
Bir asırdır süregelen
siyonist baskı ve zulme rağmen egemen devletlerin desteğini yanında gören işgal
rejimi, bundan güç alarak Filistin’e karşı zulümlerini aralıksız sürdürmüştür.
Büyük bedeller ödeyerek mücadele eden direniş grupları ve Filistin yönetimi,
uzun yıllardır yaşanan hakikatleri dile getirerek ve çeşitli dönemlerde dünya
kamuoyuna mesajlar vererek işgalin ve zulmün bir son bulması gerektiğini ifade
etmişlerdir.
Ancak ne yazık ki
Filistinlilerin haklı haykırışları bugüne kadar devletler düzeyinde tam
anlamıyla bir karşılık görmemiştir. İslam ülkelerinin çoğu yöneticileri
Filistinlileri mücadelelerinde yalnız bırakarak adeta zulüm ve katliam için
işgalci çeteye davetiye çıkarmışlardır.
İşgalci çetenin sürekli artan
had bilmez pervasızlıklarına bir cevap verebilmek için direniş hareketlerinden
Kassam Tugayları tarafından, 7 Ekim günü Yim Kippur Savaşı’nın 50. yıldönümünde
Aksa Tufanı adıyla bir harekât başlatılarak işgalci rejime çok büyük bir darbe
vuruldu. İşgalciler o gün hiç beklemedikleri çok organizeli bir harekâtla karşı
karşıya kaldı.
Kassam’ın attığı füzeler,
delinmez denilen Demir Kubbe hava savunma sistemini kevgire çevirdi. Bundan da
öte Kassam’ın kahraman neferleri son teknolojiyle korunan ve gözetlenen
güvenlik duvarını aşarak ve siyonist rejimin işgal ettiği topraklara sızarak
çok başarılı nokta operasyonlar gerçekleştirdi.
İşgal rejimi, Kassam’ın
operasyonlarında sivil halkı öldürdüğüne ilişkin açıklamalar yaptı, emperyalist
ülkelere seslendi. İşgalci çetenin kara propagandaları ve algı operasyonları
karşısında ne yazık ki birçok ülke siyonistlere destek verdiğini açıkladı.
Uzun yıllardır sivil halka
yönelik katliamlar gerçekleştiren işgalci çetenin yaptıklarına karşı hiçbir
zaman ses çıkarmayan Batı, Kassam’ın işgalcilerin askeri kamplarına yönelik
gerçekleştirdiği operasyonları eleştirerek hakkın değil güçlünün yanında,
mazlumun değil zalimin yanında olduklarını gösterdi.
Batı da biliyor ki Kassam
Tugayları’nın gerçekleştirdiği operasyon sivillere değil işgalci rejime
yönelikti. Bunu kendilerine yediremeyen işgalciler sivil ve çocuklar katledildi
yalanına başvurdu. 260 sivil katledildi dedikleri olayın hiçbir görüntüsü yok.
Soyulup vücuduna işkence edildiği ve öldürüldüğü denilen kadının Gazze’de bir
hastanede tedavi edildiği ortaya çıktı. Onlarca çocuk katledildi haberi bizzat
resmi kanallar tarafından yalanlandı.
İşgalcilerin kendilerini
haklı çıkarmak ve saldırılarını meşrulaştırmak için söyledikleri sözlerin doğru
olmadığı anlaşıldı. Hakikat buyken işgalciler, Kassam’ın tarihi operasyonundan
sonra çocukların ve sivil yerleşimcilerin öldürüldüğünü bahane ederek ve
Batı’nın da desteğini alarak, direniş gruplarını durdurmak için Gazze’yi
bombalamaya başladı, kadın çocuk demeden yüzlerce insanı katletti.
Son bir haftadır yaşanan
olağanüstü gelişmeler karşısında ülke idare eden Müslüman yöneticilerin sesleri
tam istenildiği gibi çıkmadı ve ne yazık ki şimdiye kadar verilen resmi sivil
tepkiler katliamı durdurmadı. Geçen her saat Filistin’i, Gazze’yi ve oradaki
Müslümanları zorda bırakacak. Bunun için zaman kaybetmeden İslam ülkelerinin
liderleri acilen toplanmalı, Filistin’deki meselelere karşı duyarlılık
oluşturmalı, yoğun bir diplomasi gerçekleştirmeli ve işgalcilerin saldırılarına
karşı sorumluluk üstlenmeli.
Ülke liderleri mutlaka meydanların sesine kulak vermeli, halkın çağrılarına sarf-ı nazar etmemeli. Halk tepkisini ortaya koyuyor, desteğini açıklıyor, safını belli ediyor. Şimdi ise yapılması gereken; uluslararası anlamda girişimlerde bulunmak ve işgal rejimini işlediği katliamlardan dolayı mahkûm etmek. Bu da ülkeleri idare eden yöneticilerin ortaya koyacağı onurlu duruşla mümkün olur.