Gerek çocuklar gerek evin
hanımı, aile fertlerinin her biri akşam olduğunda evin reisinden ciddi bir şey
talep edeceklerinde ortamın müsait olup olmadığını dikkate alırlar, babalarının
eşref saatini gözetlerler.
Aynı şey baba için de
geçerlidir; eşinden veya çocuklarından bir şey isteyeceğinde aynı kurallara
uymak durumundadır.
İş hayatımızda ve
çevremizdeki insanlarla olan ilişkilerimizde hep bu kurallar geçerlidir.
Birisinden borç isterken bunu çok daha iyi anlarız.
Bırakın yağmuru, kar bile az
çok ılımlı havada yağar. Çatır çatır buz gibi havada kar yağmaz, olsa olsa
yerdeki karı sağa sola savuran tipi olur.
Bize soran olursa biz deriz
ki bu mevsim hiç de anayasa yapma mevsimi değil. Başta Avrupa ülkeleri olmak
üzere ırkçılığın zirve yaptığı, insanların asabiyet damarlarının kabardıkça
kabardığı, başkalarına burnundan soluduğu bir günde yapılacak anayasadan asla
bir hayır gelmez.
Dikkat ederseniz şu son
seçimlerin söylemlerinin bile ırk ve asabiyet temeli üzerine oturduğunu
görürsünüz. Bırakın bir takım haklar elde etmeyi, sözünün bile edilemediği, bir
takım kelimelerin telaffuz dahi edilemediği, bir takım putlara dokunulamadığı,
birilerinin tüylerinin diken diken olduğu bir mevsimde kimse yeni bir anayasa
için yorulmasın, ne bizi aldatsın ne kendilerini aldatsın.
Diyeceksiniz ki işte bu
gerginliğin gitmesi için bir anayasa gerekli değil mi?
Hayır, önce bu toplum
asabiyet damarlarını törpülemeli, gerginliğini yatıştırmalı, öteki insanları
anlamalı ki bunu anayasa haline getirebilsin.
Keşke ırkçılık ve bunun
getirdiği ideolojik tapınma bu şekilde anayasa değişikliği ve
benzer yollarla sessizce halledilebilse.
Hani Avrupa bunun için
birinci ve ikinci dünya savaşında çok büyük bedeller ödemişti ya!
Bu meseleyi anayasa ve devlet
bazında ele aldık ama aslında bireylerden başlaması gerekir. Gönül ister ki
şekerimizi, tansiyonumuzu ve kolesterolümüzü basit bir şekilde öğrenebildiğimiz
gibi ırkçılığımızı da bir çırpıda öğrenebiliriz, yeter ki samimi olalım.
“Bende böyle bir şey yok” demeyin, nice arkadaşımız “benim şekerim, tansiyonum yok” demişti ama ölçülünce neyin ne olduğunu gördü.