382

 

Tarihte Firavun, Nemrut gibi zalimler insanları ALLAH’a(C.C.) kulluktan uzaklaştırıp kendi istedikleri şekle sokmak için çabaladılar. Son yüzyıllarda bu ceberrüt anlayış iyice yaygınlaşarak sistemleşti. Bu tek tipçi Jakoben anlayış (Fransız devrimi sırasında Versailles'de kurulan Jakobenler Derneği'ne mensup olanların savundukları ve iktidarda bulun­dukları yıllarda uygulamaya çalıştıkları şiddet ve teröre dayalı siyasi akım. Genel kullanımda "tepeden inmeci tavır" şeklin­de özetlenen devrim yoluyla işbaşına gel­miş siyasi eliti ifade etmektedir.) maalesef dünyaya hakim oldu ve insanları fıtrattan uzaklaştırmak amacıyla zulüm düzenlerini kurdular. Bu anlayış baskıcı rejimler ve örgütler eliyle Müslüman coğrafyasında olmadık zulümler yaptı ve yapmaya devam ediyor. Onların bu totaliter anlayışı insanlara, ‘siz bilmezsiniz biz ne diyorsak o doğrudur. Siz onu yapmakla mükellefsiniz’ dediler. Bu tektipçi ve jakoben anlayışa sahip güçler ve ceberrüt düzen sahipleri insanları inançlarından uzaklaştırmak için her türlü baskı ve zulmü yaptılar.

İslam coğrafyasına baktığımızda Emperyalist güçlerin ve onların işbirlikçilerinin baskı ve zor kullanarak neler yaptıklarını ve insanlarımızı nasıl dinlerinden, inançlarından ve değerlerinden uzaklaştırarak birbirlerine düşman ettiklerini görürüz.

İttihad ve Terakki ile coğrafyamıza gelen bu anlayış ‘Laiklik ve milliyetçilik’ dayatması ile maalesef her alanda kendini gösteriyor. Cumhuriyet rejimi tek parti döneminde toplumu dönüştürmek için her türlü baskı ve zulmü yaptı. Camileri kapattı, ezanı Türkçeleştirdi, Kürtçe ve diğer dilleri yasakladı, alimleri astı. Tek parti döneminin bu virüsü halen devlet kadroları ve onları destekleyen Kemalist-sol kadrolarda mevcuttur. Askerlerin tek tip giyindirilmesi gibi okullarda da askeri kışla gibi siyah önlük ve andı okumaya mecbur kıldılar.

Bu zihniyet sahipleri insanlarımızı silah zoruyla dinlerinden inançlarından uzaklaştırmada fazla başarılı olmayınca bu defa da ‘toplum mühendisliği’ diye bir şey icat ettiler. Bununla insanlarımızı inançlarından uzaklaştırarak kendi istedikleri yönlere kanalize ettiler. Ümmeti, İslam ve İslam kardeşliğinden uzaklaştırıp birbirine düşman hale getirdiler. Oyun içinde oyun kuran bu güçler milliyetçilik zehrini toplumumuza enjekte ederek ‘sahte kurtarıcılar’ eliyle onları iyice dinlerinden uzaklaştırdılar. Ümmet öyle bir hale getirildi ki, İslam ve İslami nizamı isteyenler düşman görülmeye başlandı.

Bu hastalık bölgemizde de kendini gösterdi. Hakim olan parti, örgüt ve ideoloji sahipleri, kendileri gibi düşünmeyenleri ortadan kaldırmak veya göçe zorlamak için her türlü despot yöntemi kullanıyor. Bunu 6-7 Ekim saldırıları, 27 Aralık 2014’te Cizre Nur Mahallesi katliam amaçlı saldırı ve daha sonra yaşanan suikastlar hep bu zihniyetin ürünüdür.

Bize düşen ise bu zihniyetin düşünce, oyun ve planlarını elimizin tersiyle itip Rabbimizin bize gösterdiği yolda yürümektir.

Gerçek müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.” -Hucurat Suresi: 15-

 

 

“Bizim uğrumuzda cihad edenlere gelince, elbette Biz onlara (Bize ulaştıran) yollarımızı gösteririz. Şüphesiz ki Allah, her zaman iyi davrananlarla beraberdir.” -Ankebut Suresi. 69-

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *