Eğitim ve öğretim başladı. Eğitimin en önemli ayaklarından
biri okul ve veliye köprü olan psikolojik danışmanlık ve rehberlik birimidir.
Herkesin rehber olmaya çalıştığı fakat hiç kimsenin bu görevi yapamadığı bir birimdir.
Psikiyatri farklı bir birimdir tıbbın alt dalıdır. Burada gerektiğinde ilaçlar
da yazılabilir. Bu alanın görevi hassas olduğu için bu alana girmek oldukça
zordur. Bu alana yönlendirilmiş bireyler tabiri caizse biraz daha ciddi
hastalardır.
Hasta kavramından bahsetmişken hasta kavramı, bizim
sosyolojimizde çok ağır bir kavram olarak algılanır. Oysaki her insan fiziksel
olmasa da psikolojik olarak biraz hastadır. Ya da anti depresan kullandığında
toplumsal algı ‘’kafa gitmiş’’ olarak algılar. Her insanın kendine göre
takıntıları vardır, rahatsızlıkları vardır. Bizim toplumun perspektifinden
bakarsak akıllı kimse kalmamıştır. Bunun dışarı vurumsal izahı ’’Millet deliye
hasret biz ise akıllıya hasretiz.’’
Bizim bu anlayışta psikolojik danışmanlık ve rehberliğin
görevi bitmiştir. Çünkü artık hafif sorunlar ağır sorunlara dönüşmüştür. Bu
anlayışın öne çıkma nedenlerine baktığımız da manevi kültürün maddi kültüre
ayak uyduramamasından kaynaklı bir kültürel gecikmeyi söyleyebiliriz. Bilinçli
ve samimi insanları tenzih ederim fakat astım hastasına da git falan süreleri
oku denilmez. İnsan akıl etmez mi dünyada bu kadar hastane niçin vardır?
Bu algıyı oluşturmada bütün kesimlerin olumsuz etkisini çok
net müşahede edebiliyorum. Aslında Türkiye de resmi ve gayri resmi ideoloji
sorunları hep dile getirir fakat hiçbir zaman sorunu tam çözmez. Her iki bakış
sürekli sorun üretir bir dosyayı bir daireden karşı daireye götürmesi iki yıl
sürerken yetkin birinin kitle iletişim araçlarının faydasının da olabileceğini
söylemesi belki on yılı almıştır. Zihinsel çerçevenin netliğe kavuşması için
zihinlerin ve bakışların bilinçli değişime ihtiyacı vardır.
Bizim mesleğe gelince Bu birimin amacı meslekleri tanıtma,
program yapma ve hafif sorunlarla ilgilenme gibi bir görevleri var. Bu bilinçle
eğitim ve öğretim döneminde öğrencileri tanıyıp doğru yönlendirme
gayretindeyiz. Her ebeveynin bu birimle görüşüp çocuklarının takibini yapması
en güzel adım olacaktır. Bu çarkın sağlıklı işlemesi için ebeveynlerin
katılımı, olmazsa olmazdır. Her eğitimci öğrencisini en güzel yerde görmek
istemesi ya da her anne-babanın çocuğunu en güzel yerde görmek istemesi aynı
istikamete yönlendirebilir. Bunu ahlakla taçlandırdığımızda tam olarak hedefi
yakalamış olabiliriz.
Zihinsel kirliliğin olduğu bu dönemde çocuklarımızı sağlıklı bir birey olarak yetiştirmek istiyorsak onun ahlaki gelişimine yardım ederek daha hazır hale getirebiliriz. Ahlakı yüksek bir bireyin eğitimi kadar daha lezzetli bir eğitim görmedim. Ebeveynlerin değer üzerinden yetiştirdiği çocukları gözlemlediğimde çok daha mutlu olabiliyorum. Bu yetiştirmeyi yapan ebeveynlerin yaklaşımı mesleklere saygısı muazzam bir şeydir. Herkesin her şeyden anladığı bu dönemde bu insanların sadece kendi işlerinden anlamasını söylemesi takdire şayandır.
0 yorum