Geçen hafta kaybettiğimiz Malatya’nın Güzel Müslümanı Ramazan Keskin
hocamız hakkında gecikmeli de olsa birkaç noktaya temas etmek istiyorum.
Onun için söylenecek şeylerin başında Müslümanca bir duruş, Tevhidî bir
şuur ve onurlu bir direniş geliyordu. El hak, Ramazan Keskin hocamız öyle
birisiydi ve bütün bunlar söylendi.
Fakat fazla dikkat çekmeyen veya az dile getirilen özellikleri vardı onun.
O mescid ruhu taşıyordu, mihrabın, minberin, kürsünün diliyle konuşuyordu.
Ve Türkiye’de eksik olan da buydu. Bir başka deyişle dünyadaki bütün İslami
hareketler cami kökenli, cami çıkışlı olduğu halde sadece Türkiye’deki İslamî
Hareket cami kökenli değildi, camilere dayanmıyordu. Daha çok dergilere,
derneklere, vakıflara dayanıyordu. Özellikle Malatya’nın batısı genellikle
böyleydi.
Bu ne anlama geliyordu biliyor musunuz? Türkiye’deki İslami hareket cami
cemaatine yani halka dayanmıyordu. Tevhidî şuur ve düşünceler sadece
satırlarda, dergi sayfalarında kalıyordu.
Ramazan Keskin hocamız bunun farkındaydı, tevhidi şuur ve Müslümanca endişeyi
mescidle birleştirdi, cami dilini kullandı, sırça köşklerde, fildişi kulelerde
yazıp çizmedi, her zaman insanımızın içindeydi o. Malatya insanı cenazelerinde
onu hep yanlarında buldu, düğünlerinde ve her türlü meşru etkinliklerinde
onlarla iç içeydi.
Evet, zor zamanlarda meydanlara indi ve zalimlere meydan okudu, Müslüman
Âlim ve Müslüman halk ilişkisinin nasıl olması gerektiğini gösterdi. “Ulema
meydanlara inmelidir veya meydanlar ulemasını çıkarmalıdır” diye hasretle dile
getirdiğimiz arzumuzu “işte böyle” diye bize gösteriverdi.
Fakat biz onu aradığımızda pasajdaki mescidinde, seçkin cemaatiyle sohbet
ederken bulurduk, yolumuz düştüğünde Cuma hutbesini dinlerdik, bazen cübbeyi
sarığı bize verirdi, hutbelerle yetinmezdik, kalan kısmını çay ocağında tamamlardık.
Türkiye bu fotoğrafa muhtaç, özellikle Malatya’nın batısı. Bunun farkına
varılmış olmalı ki elhamdülillah güzel örnekler görmeye başladık. Çalışmalarını
camilere dayandıran, mescidleri kalkış noktası yapan tevhid erlerinin yanı
sıra, kendilerini ciddi anlamda yetiştiren ve bulundukları camileri İslam’ın
çekim alanı haline getiren hocalarımızın sayısının her geçen gün arttığını
görüyoruz.
Bu münasebetle geçen hafta vefat eden Ramazan Keskin hocamızı ve basın
dünyasının yiğit Müslümanı Mustafa Karahasanoğlu ağabeyimizi bir daha rahmetle
anıyoruz, mekanları cennet olsun.
0 yorum