29

                Her sene aynı hikâyeleri dinlemekten sıkıldık artık. Bir türlü oturmayan bir eğitim sistemi ve bu eğitim sisteminin yetiştirdiği milyonlarca genç. Sadece daha fazla test çözmeye odaklanmış, analiz, sentez, üretim ve eleştirinin olmadığı basmakalıp bir sistem.

                O da yetmezmiş gibi her sene okula devam edenlerin cezalandırıldığı, okul yöneticilerini ve öğretmenleri kendinin bilmeyen öğrenci ve velilerin karşısında boynunu büktüğü devamsız öğrencilerin devamsızlıklarının silinerek devam etmedikleri için ödüllendirildikleri af “ucubesi”.

                Madem devam etmeyen öğrencileri affedeceksiniz o zaman liselerin son sınıfında devam mecburiyetini kaldırın ya da liseyi 3 yıla indirin, o da olmadı öğretim yılı başında sene sonunda af olacak sevgili ona göre okula gidip gitmeyeceğinize ya da hangi saatte okula gideceğinize artık siz karar verin deyin de bütün yöneticiler ve öğretmenler yoklama derdiyle uğraşmasınlar, öğrenciyle yüz göz olmasınlar.

                Bu nasıl bir mantıktır gerçekten anlamak zor. Ortada bu kadar yönetmelik ve mevzuat varken, tek bir sözle “ ben sizi affettim, okula gelmediğiniz için canınız sağ olsun” demek nasıl bir siyasettir? Kim kimi affediyor ve hangi hakla affediyor?

                Dershane ve kurs sektörünün aileleri ve öğrencileri sömürdüğü herkesin malumudur. Bunu bile bile öğrencilerin devamsızlığını affetmek bu sektöre yürü ya kulum biz arkanızdayız demek değil mi? 12 yıl okula gidip de öğrenilmeyen konuların dershanede 9 ayda öğrenilmesi de ayrı bir tartışma konusu.

                Sene boyunca öğrencileri devam konusunda sıkıştıran, devamsızlıklarını takip eden, not fişlerini tek tek e-okul sistemine giren müdür yardımcıları ile her ders başında yoklama alan öğretmenlere yazık değil mi? Peki ya mevcut kurallara göre okula devam etmek zorunda kalan, bunun için her sabah erkenden kalkıp belki de bir saati aşan yolculuktan sonra okula ulaşan öğrencilere haksızlık değil mi? Bu durum devlete ve eğitim sistemine olan güveni sarsmaz mı? Bu af beklentisiyle büyüyen çocuklar yarın kaçak bina yaparken de, devletten aldığı krediyi öderken de “nasıl olsa af çıkacak ben niye ödeyeyim, enayi miyim” demeyecek mi?

                Şu unutmamak gerekir ki, her sistem kendi insan tipini yetiştirir. Sisteminiz adaletsizlik, üç kağıtçılık, adam kayırmacılık ve liyakatsizlik üzerine kuruluysa, yetiştirdiğiniz insanlardan dürüst olmalarını bekleyemezsiniz.

                Eğitime en büyük darbenin 28 Şubat postmodern darbenin vurduğu aşikardır. FETÖ yapılanması ve onların desteklediği karanlık mihraklar İmam-Hatip okulları ile beraber mesleki eğitimi de bitirdiler. Öğrencileri FETÖ’nün dershanelerine kaydırmak için her yolu denediler. FETÖ cülerde devşirdikleri en iyi çocukları anne babalarının katili olacak kadar efsunladılar. AK Parti hükümetleri maalesef henüz bu enkazı temizleyemedi. Sonuç ise ortada. Okumayan, okuduğunu anlayıp yorumlayamayan, üretemeyen, bir konu hakkında bir sayfalık komposizyon yazamayan, en basit imla kurallarını bile yazısına dökemeyen ve kelime hazinesi 1000’ i bulamayan bir nesil yetişti. Bu nesil şimdi de en kutsal değerleri bile çiğnemekten geri kalmıyor.

                İddia edebilirim ki, dünya da en ucuz öğrencilik ülkemizdedir. Sınıf geçmek kolay, devamsızlık yapsan bile sınıfta kalmazsın, yazılıların hepsi hiçbir yorum ve derin düşünme gerektirmeyen test merkezli, şişirilmiş notlar, ne olduğu belirsiz performans ödevleri ve daha nice eğitimle alakası olmayan uygulamalar. Bu sistemden iyi insan çıkabileceğine inanıyorsak çok yanılıyoruz dostlar.

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *