Müslümanlar ve ümmet olarak zorlu
bir süreçten geçiyoruz. Ümmet her taraftan saldırı altında ve İslam düşmanları
Müslümanları İslam’dan uzaklaştırmak için her türlü şeytani plan ve projeleri
uyguluyorlar.
Küresel emperyalizm ve dünya
siyonizminin eliyle bütün şer cephesinin yaptığı düşmanlıklar yanında,
Müslümanlar olarak dünyevileşme, nemelazımcılık ve artan refah seviyesi ile
bulunduğunuz konumu koruma hastalığımız nedeniyle gerçek vazifemizi yapmaktan imtina
ediyoruz.
Yüzyıllardır ümmet, uygulanan
oyun ve entrikalar marifetiyle İslam mefkuresinden uzaklaştırılmak istendi.
Müslümanlar ümmet olmaktan uzaklaştırılıp uluslaştırıldı. Mezheb, cemaat,
tarikat, STK vs. denilerek parçalara ayrıldı. Bu yetmedi ümmet fikri yerine
“bireycilik” fikri benimsetildi. Sadece kendini düşünen ve kendisi için yaşayan
kişilerin yetişmesi istendi ve günümüzde bunu başardılar. Böylece ailenin
ferdi, cemaatin ferdi, ümmetin ferdi olmak yerine sadece kendini düşünen ve
kendisini kutsayan bireyler yetiştirildi. Hal böyle olunca sahip olunan makam,
mevki ve konumlar korunsun diye sürekli olarak, “maslahat” kavramını yanlış
manaya çekilerek, “Aman ha maslahatı koruyun. Aman ha kimseyle karşı
karşıya gelmeyelim. Herkesle iyi geçinelim, kazanımlarımızı
kaybetmeyelim!” şeklinde sürekli olarak ümmet uyutulup gevşeklik ve atalet
virüsü enjekte edildi. Bunun sonucu olarak cihad ve mücadele etmekten korkan,
çekinen, aşağılık kompleksinin esiri olan İslam düşmanlarını karşısına almaktan
çekinen Müslümanlar türedi.
Oysa Müslümanlar olarak bizlerin
tek amacı ALLAH’ın emrine uyup O’nun rızasını kazanmaktır. Kafir ve zalimleri
hoşnut etmeye kalkarsak, dünyada da ahirette de kaybedenlerden oluruz. Kafirler
ve avaneleri bize hiçbir zaman dost ve müttefik olmadılar, olmayacaklardır.
Onun için onları hoşnut etme ve onlara şirin görünme hastalığından vazgeçelim…
Bakınız ALLAH’u Teala bizleri
aziz kitabında nasıl uyarmış. Buna rağmen hangi hadsiz ALLAH’ın sözü üzerine
söz söyleyebilir?
“Ey iman edenler! Yahudi ve
Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim
onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi
doğru yola iletmez.” -Maide: 51-
“Dinlerine uymadıkça Yahudiler de
Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru yol, ancak
Allah'ın yoludur. Sana gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan,
andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” -El
Bakara: 120
“Allah’a ve Resûlune düşmanlık
edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Oysa
biz apaçık âyetler indirdik. Kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.”
-Mücadele: 5-
Peygamber
efendimizin “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” Hadis-i
Şerifini ve Hz. Ali efendimizin “Haksızlık önünde eğilmeyiniz, çünkü
hakkınızla beraber şerefinizi de kaybedersiniz.” Sözünü unutmayalım.
İslam düşmanı emperyalistler ve
kuklalarından korkmak veya onlardan medet beklemek, ALLAH’tan yüz çevirmek ve
zillete boyun eğmek demektir. Bizler ALLAH’ın ve Peygamberinin uyarı ve
emirlerini dikkate almayıp “maslahat” ve dünyevi çıkarlarımızı koruma refleksi
ile hareket edip yerimizde oturacak olursak bile kafir ve zalimler yine de
bizden durmayacaklardır. Kendileri gibi düşünmemizi, kendileri gibi yaşamamızı
ve kendileri gibi olmamız için her türlü baskı yapacaklardır. Zilletin sonu
budur. Kâinat boşluk kabul etmez. Cihadın terki zilleti getirir. Bizler Aziz
dinimize sahip çıkmaz isek, İslam düşmanları daha da arsızlaşıp bütün
değerlerimize gözümüzün önünde sürekli olarak saldırı ve hakarete devam
edecekler.
Peygamber efendimiz (S.A.V.): “…
cihâdı terk ettiğiniz zaman, Allah size öyle bir zillet musallat eder ki,
dininize dönünceye kadar onu üzerinizden kaldırmaz.” -Ebû Dâvûd, Büyû,
54/3462- buyurmuştur.
Bizler vazifemizi yapmaktan
imtina ettiğimiz için bu zillete müstahak hale geldik. Bu zillet ve atalet
halinden kurtulmak istiyorsak, İslam’ın ve Müslüman olmamızın gereğini yapmalı
ve mücahede ve mücadelemizi korkmadan “meşru dairede” yapmalıyız.
Yazıyı şu söz ile
bağlayalım: “Biz dursak, küffar durmayacak; biz
sussak, fitne susmayacak."
Selam ve dua ile…
0 yorum