87

Yüzümüzü Batıya çevirdiğimizden beri rahat yüzü göremez olduk. Her alanda laçkalaşmalar, bozulmalar baş gösterdi. Medeniyet adı altında koyu cehalet çukurlarına düşüverdik. İlaçlarla bedeni zarar görmüş hasta gibi, tedaviyi de Batılıların ürettiği ilaçların dozajını artırmakta aradık. Artırdıkça da hastalığımız da o oranda arttı. Halbuki çözüm yanı başımızdaydı. O kadar uzağa gidip işi çetrefilli hale getirmeye gerek yoktu; ama Batının uşakları böyle istiyorlardı. Hem içeriden hem de dışarıdan kontrol altına almak istediler İslam alemini. İslam coğrafyasında sayı olarak parmakla ancak gösterilebilecek kadar günah işleyen bir toplumundan, günah işleyeni kalmayan bir toplum haline geldik. Eskiden iyilerin en iyisini ararken şimdi ise kötünün iyisini aramaya başladık.

Toplumun âr’ı gidince ayarı da bozuldu. Bu ayar bozukluğu gençlerin evliliğine kadar vardı. Evliliklerde aileler duygusal davranıp çocuklarına toz kondurmazken, başkasının canından bir parçaya ise rahat bir şekilde kıyabiliyorlar. 

Şahit olduğum ve duyduğum birkaç evlilik muhabbetinden bahsedeceğiz bugün sizlere. Evlenince düzelir, cinsten evliliklere.

Sorumluluğun bilincinde olmayan insanları, ailelerin onları evlendirmesiyle düzeleceğini sanıyorlar. İstisna bazı şahısları da örnek olarak veriyorlar. 

“Ben olsam bu adamları evlendirmem. Hayatta bu adamlara kefil olmam.” dediğim vakit yanımızda muhabbet ettiğimiz insanlar ise “Hepimiz böyleydik, evlenince düzelir, aklı başına gelir.” dediler. (Tabi genelleme konuşması ayrı bir hata. Çünkü hepimiz öyle değiliz.)

Ben de onlara “Başkasının kızı sizin deneme tahtanız değildir. Evinizdeki ateşi başkasının kucağına atmakla büyük zulüm etmiş olursunuz. İşin duygusallığındasınız. Kalpleriniz taş gibi kesilmiş. Vicdanınız sızlamıyor. Bu adam emanete sahip çıkacak sorumlulukta değil. Evlilik gibi ciddi bir işin sorumluluğunu ciddi bir şekilde bu şahıslar taşımaz. Bu yaşına kadar evine sahip çıkmayan, annesine babasına itaat etmeyen, eve bir katkısı olmayan ne yenilip ne içiliyor, bu evin masrafı nasıl karşılanıyor... gibi düşüncesi olmayan birini evlendirmek içinizdeki ateşe başkalarını da ortak etmiş olursunuz. Siz çocuğunuza söz geçiremezken evlenince eşinin sözünü mü dinleyecek?” dedim. 

Hiç kimse çocuğunun huzursuzluğu istemez. Ama huzursuzluk çıkaran oğlunuzu “Evlenince düzelir” demek de hiç mantıklı değil. Başınıza daha fazla iş çıkarmış olursunuz. Çocuğunuzla birlikte yeni doğacak çocukların da yükü sırtınıza biner. Artık eski toplumsal yapı yok. Çocuklara nasihat edecek çevre azaldı. Arkadaş çevresi desen, akılları bir karış havada. 

Dinimizde denklik önemlidir. Kendi halinde uysal bir kızı; başıboş, işsiz ve zararlı maddelere bağımlı olan birine vermek aileye büyük bir darbedir. Sonradan duyduklarımız şunlar oluyor: “Bütün evin yükünü taşıyan kadın ve başıboş bir baba...” (iki taraf için geçerli) 

Yıllar önce bir öğrencimin velisinden duymuştum:

Kocamın eve para getirmesiyle uğraşmam. Yeter ki kahve köşelerinde bana borç getirmesin. Ben eve bakarım, diyordu kadın. 

20 yaşına kadar istikameti düzgün olmayan bir genci evlenince düzelir düşüncesiyle hareket etmek çok yanlıştır, büyük bir sorumluluktur. Bunu basit bir akıl yöntemiyle, basit bir söz ile geçiştirmemek gerekir. 5 dakikada alınan yanlış bir kararın acısını, bütün hayatı boyunca başkaları çekmesin.

Büyük insanlara da şunu söylemek isterim: İnsanlar sizin hatırınızı kırmaz, diye tanımadığınız ya da babası iyidir diye kimsenin oğluna kefil olmayın. Bizzat teşriki mesai içinde olmadığınız hiç kimseye aracı olmayın. 

Aileler de son sözüm şudur: Akrabadır, tanıdıktır, küserler diye kimsenin ne kızını alın ne de kimseye kızınızı verin. Bir ömür dargın, küskün, kavgalı kalacağınız bir kere hayır deyin darılsın kurtulun. 

Allah, bizleri yanlış hareket etmekten korusun. İslamın önerdiği evlilik ilkeleri ile hareket etmeyi nasip etsin. (Âmin)

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *