Aralık 2019’dan beri dünyayı etkisi
altına alan Korona belası ile dünya çapında yaşanan kısıtlamalar, kapanmalar ve
üretimin durması ile küresel çapta ekonomik kriz yaşandı. Yaşanan kuraklık ve
afetler ile de dünya genelinde gıda krizi ve enflasyon sorunu ortaya çıktı.
Bu sorundan ülkemizde fazlasıyla
etkilendi. Ekonomi faiz, kur ve enflasyon üçgeninde kıvranırken Cumhurbaşkanı
Erdoğan, faiz ve faiz lobisi ile mücadele edeceklerini ve buna inanmayan
arkadaşları ile yol yürüyemeyeceklerini parti grubunda söyledi. Merkez
Bankasının faizi düşürmesi ile döviz ve altında öngörülmeyen büyük artışlar ve
buna bağlı olarak hemen her üründe fahiş fiyat artışları yaşandı. “Faiz sebep, enflasyon neticedir” diyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir yandan da yeni ekonomi politikasına
geçtiklerini belirtti ve bu mücadeleyi “Ekonomik
Kurtuluş Savaşı” olarak adlandırdı.
İşin ilginci AK Partinin ekonomik
kurmaylarının “faiz” konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi düşünmedikleri
anlaşılıyor. Berat Albayrak’tan sonra Hazine ve Maliye Bakanlığı’na gelen Lütfü
Elvan affını isteyerek yerini yardımcısı Nureddin Nebati’ye bıraktı. Aynı
şekilde Merkez Bankası Başkanlığında kaç defadır değişim oluyor. Lakin sadra
şifa bir çözüm bulunamıyor.
Akaryakıttan gıda ürünlerine,
üretimden hizmet sektörüne kadar fahiş oranda zam yapılmayan hiçbir sektör ve
ürün kalmadı. Dolar ve altın fiyatıyla ilgili olan ürünlerde yapılan artışları
anlıyoruz da, ilgisi olmayan ürün ve hizmetlerde durumdan vazife çıkaran
kesimlerce vicdansızca yapılan fahiş zamlara ne diyeceğimizi bilemiyoruz.
Asgari ücret görüşmelerinin yapıldığı
günlerde ortaya çıkan tabloya baktığımızda, bu görüşmeler ve yapılacak maaş
artışlarının da pek bir anlamı kalmadı.
Piyasada bazı ürünler stokçular ve
fırsatçılar sebebiyle bulunamıyor. Bu stokçu ve fırsatçılara bir şey
yapılamıyor. Bu amaçla yasa değişikliği için geçte olsa düğmeye basıldı. Lakin
yapılan zamlar sonucu alım gücü iyice düştü. Çarşı-pazarlardaki fahiş fiyat
artışlarından etkilenmeyen kimse kalmadı. Her alanda yüksek fiyat artışları
yaşanıyor. İşin ilginci bu durumdan herkes dert yanıyor. O zaman bu zamları kim
yapıyor? Veya bu zamlardan kim faydalanıyor? Diye sormamız lazım.
Ülkemizin ekonomik olarak dış egemen
güçlerin ekonomik bir saldırısı ile karşı karşıya olduğunu ve ekonomik olarak
bir operasyon çekildiğini bu konuyu takip eden herkes biliyor ve görüyor.
Yalnız ortada bunu öngörmeyen ve bunun tedbirini alamayan bir iktidar ile karşı
karşıyayız. Her geçen gün döviz ve altın yükselmeye devam ederken, fiyatlarda
artmaya devam ediyor. Hükümet ise sadece üretimin arttığı, büyüme rakamları ve
artan ihracatı örnek gösterip ekonominin belirtildiği kadar kötü olmadığını
göstermeye çabalıyor. Fakat halkın elindeki para gittikçe eriyor ve alım gücü
düşüyor. Bunun önüne geçmekte hükümetin en önde gelen görevidir.
Peki, sorun sadece hükümet mi?
Meclisteki muhalefet ve ittifak ortakları ne yapıyor? Bir çözümleri var mı?
Sadece söyledikleri “Erdoğan gitsin her şey
düzelecek” tekerlemesinden başka bir şey sundukları yok. Aslında bununla
dış güçlerin yaptıkları operasyonu itiraf etmiş oluyorlar. Ülkenin içinde
bulunduğu sorunlar karşısında HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi dışında
alternatif çözüm üreten başka partide yok. Basında bunlara yeterince yer
vermiyor. Ülkemizde sadece iktidar değil, aynı zamanda “muhalefet” sorunu da
var.
Selam ve dua ile…
0 yorum