Köşe yazarlarının köşelerini en
çok işgal eden konulardan bir tanesi de “Erken Seçim” konusudur. Erken
seçim olacak diyenler, kendileri açısından birçok delil getirerek erken seçime
gidileceğini söylerler. Hükümetin yeni bir icraatını erken seçimin ayak seslerine
yorarlar. Savaş tamtamları gibi seçim tamtamları çalarlar. Sesler yükselince,
gürültü çoğalınca da gözler hükümetin başına çevrilir, hükümetin başı erken
seçimin olmayacağına, seçimin zamanında yapılacağına dair bir açıklama yapar ve
tırnak içinde “son nokta”yı koyar. Böylece bir dalga savuşturulur.
Sonra yeni dalga…
“Cumhurbaşkanı, Öğretmen Meslek
Kanunu’nu meclise sunacaklarını, sözleşmeli kadrolu ayırımını sona
erdireceklerini, doktor maaşlarını arttıracaklarını, asgari ücretliye
astronomik zam yapacaklarını söyledi. Bunun düz anlamı da yan anlamı da erken
seçimdir.”
Böyle kısır bir döngüdür gider
seçim kitabında…
Erken seçim olayına Mahir
Kaynak’ça yaklaşalım. Ve o meşhur soruyu soralım: “Bu olay kimin işine yarar?”
Ortalığın toz duman olduğu, mutfaktaki,
çarşı-pazardaki, pasajlardaki yangının siyaset sahasını özellikle de iktidarın
suyunu ısıttığı bir dönemde hükümet ve paydaşlarının işine yaramayacağı,
muhalefete yarayacağı kesindir.
Hükümet daha yeni yeni “Yeni
ekonomik model” yolculuğuna çıkmış, kemerleri bağlamışken erken seçim mi olur?
Biliyorsunuz hükümet yeni bir
ekonomik model ile ekonomi sahnesinde. O modelin çekirdek cümlesini sanırım
herkes ezberlemiş durumda. “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur.”
Bu sözü duyan bazı ekonomistleri
hafakanlar basmakta, tansiyonları yükselmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan da
ekonomist kimliğiyle bunu ispat etmenin çabası içerisinde. Anlaşılan o ki
“Teğet geçecek” misali “Faiz sebep, enflasyon sonuçtur” tezini ispatlamak
istiyor Sayın Cumhurbaşkanı. “Ben dememiş miydim?” cümlesinin hazzını yaşamak,
gururunu okşamak isteyecektir. Bunun için de takdir edersiniz ki bir miktar
zamana ihtiyaç olacaktır. Bir buçuk sene dahi yeni bir düzlüğe çıkmamız için
yeterli bir süre olmayabilir.
Bu sefer de bize; “Teğet geçecek
dediğimde benimle alay etmiştiniz. Ve teğet geçmişti. Ekonomistim, dediğimde de
benimle alay etmiştiniz. Evet, ekonomistim” demek isteyecektir. Bunun için de
zamana ihtiyacı vardır. Mitinglerde millete “Yaparsaaa AK Parti yapar”
sloganını attırmak isteyecektir. Dahası Karadeniz doğal gazı çıkarılacak ve
bunun havası atılacaktır. Dahası TOGG banttan indirilecek, daha karpuz
kırılacak, bunların havası atılacaktır.
Var mı böyle üç kuruşa, üç
mitinge bir erken seçim, diye içinden geçiriyordur Cumhurbaşkanı.
Siyasette göz ardı edilmeyecek
önemli bir figür de var; Devlet Bahçeli. Göz ardı edilmeyecek diğer bir husus
da; söylenmese de Devlet Bahçeli’nin erken seçim fobisi olduğudur. Şöyle ki;
erken seçim denildiğinde Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz 2002’de hükümet ortağıyken
Türkiye’yi erken seçime götürdüğü, bunun sonucunda barajın altında kaldığı,
uzun süre oksijensiz kaldığı o günler gelmekte ve tüyleri diken diken
olmaktadır. Türkiye’nin çalkantılı bir dönemden geçtiğini söylemiş, geri dönüşü
olmayan bir erken seçim sürecine girildiğini belirtmiş ve olan olmuştu. Şimdi
de Türkiye’nin çalkantılı bir dönemden geçtiğini gören Bahçeli o açıklamasından
çıkardığı dersle bu sefer çalkantının durulmasını yani zamanında yapılacak
seçimi bekleyecektir.
Devlet Bahçeli’nin erken seçim
fobisi olduğunu söyledik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da erken seçim alerjisi
olduğunu onu takip edenler bilir.
Erken seçim ile ilgili tahminim:
2023’ün mayısın-haziranında erken seçim bekliyorum. Tabi buna erken seçim
denilecekse…
Burası Türkiye diye bir not da
düşmek lazım. Muhalefet partilerinin bütün milletvekillerinin istifa ederek
sine-i millete dönme ihtimalini de göz ardı etmeyelim. Sine-i millet sadece bir
hikâyedir, derseniz o zaman benimle beraber 2023 yılının mayıs- haziran ayını
bekleyeceksiniz.
0 yorum