3


Neredeyse otuz yılı aşkın bir dostluk, belki dostluğun ötesinde bir kardeşlik, bir ağabey, bir kılavuz…

Azizim nerden başlayayım ki seni anlatmaya…

Kaçtır yeltendim ama elim kaleme varmadı, belki gelirsin diye! “Dosto” diye seslenişini duyarım, bu gördüklerim bir rüyaydı belki, her an gelirsin işte buradayım burada sırtımı kırarcasına sarılmanı bekledim. Meğer ne çok sevmişiz seni ne çok özlemişiz seni vallahi kelimeler kifayetsiz kalır dosto!

Seni Ben 6 yaşımdayken fatih camisinin avlusunda tanıdım, ve daha hiç ayrılmayacak gibi seninle hemhal olduk. Mıknatıs gibi samimiyetine, doyumsuz sohbetine, candan gülüşüne bizi hayran bıraktın. Fotoğraflarımıza bakarken meğer sen hep keyifle gülerken, biz de hayran hayran sana bakmışız.

En zor anımızda en onulmaz yaramızda sen vardın yanımızda çocukluğumda, gençliğimde ve hayatımın her safhasında… İyiliğe dair her ne varsa sende hasıl olmuştu. 30 yılı deviren bu dostluğumuzda bir gün olsun insan kızmaz mı, sinirlenmez mi; hep pozitif nasıl olunur senden öğrendik. En sıkıntılı, en zor anımızda; bu işin içinden nasıl çıkarız diye düşündüğümüzde sen imdadımıza yetişirdin. Senin yanında “zor” yoktu. En zor şey nasılda kolaylaşırdı.

Sadece bize mi hayır asla! Seni bir vesileyle tanıyan herkesin takdirini kazanmıştın; 40 yıllık hayatında bereketli bir ömür nasıl yaşanır bize öğretmiş oldun. Ey güzel dost, ey davasına aşık olmuş güzel insan…

Seni nasıl anlatayım, bilmiyorum o kadar güzel hasletlerin vardı ki, hangisine yetişeyim. Evet aslında seni en iyi anlatacak olan Allah Resulünün hadisiydi: “En hayırlınız İnsanlara en faydalı olanınızdır.” Bu hadisin dünyada mücessem haliydin. Ve bu uğurda ömrünün son nefesine kadar mücadele verdin. Hatırlıyorum da hastanedeyken biz senin halinle harap olmuşken sen bizim dünyevi işlerimizi soruyordun ne yaptın ne ettin diyordun. Sana sitem ederek abim hasta yatağında bile arkadaşlarını mı düşünüyorsun dedim, sen tebessüm ettin… Yeter ki biri sana selam versin, bir işi düşsün sen o işi halletmeyene kadar durmaz, kendine dert ederdin. Bazen sana kızardık neden bunca yükü alıyorsun diye biz bedbahtlar ne bilelim kısacık ömrüne bereketli bir hayat sığdırıyorsun. Hizmet için geceni gündüz ederdin. Çok çalışmamız gerektiğini söylerdin. İnsanlara faydalı olalım ki bizi iyi tanısınlar, bizimle Rabbimizi tanısınlar bu bize yeter diyordun. Bir gün bana bu yaptıklarımız nedir diye çok düşündüm dedin, sonrasında kendime dedim ki bu sevdadır dosto sevda!

Evet vallahi sen davana sevdan gözüyle baktın! O kadar hızlıydın ki hep bir yerlere koşuşturman vardı; yürüyüşene bile yansımıştı hızlılığın; meğer ömrüne bereketler sığdırıyordun…

Hastalığın yeni yeni kendini gösteriyorken sen bize yansıtmıyordun. Bir gün havaların soğukluğundan bahis açıldı sen dedin ki; dosto! Biz kaloriferli sıcak yuvamızdayız, acaba evsizler garibanlar ne yapıyor. Sonradan öğrendik ki sen garibanları da unutmuyormuşsun hep fakirlere, talebelere yardım götürmüşsün…

Ve sensiz bir yılımız olmuş acın hala taze ve sıcak, senden konuşmadığımız gün yoktur inan! gözlerimiz nemlenir, kalbimiz sıkışır, içimiz acır, mahzunlaşırız. Senle hatıralara dalarım. Artık bize düşen senden sonra güzel bir sabır ve "Hasbunallah ve nimel vekil" demek. Ey güzel adam geldin kalbimizi çaldın ve şimdi bizi bırakıp göcüp gittin. Bizden de hakiki alemdeki Azizlere selam eyle!

Biz senden çok razıydık. Ve Şahidiz ki Seninkisi bir kara sevdaydı. Adanmıştın mübarek davana… Şahidiz Ya Rab şahidiz bu kısacık ömrüne Rabbini hoşnut etmek için gayret gösterdin. Rabbim senden gani gani razı olsun. Rabbim seni rahmetiyle sevindirsin. Biz sana doyamadık. Ey güzel dost, ey güzel dava adamı... Elveda demek zor güzel insan... Yeniden kavuşuncaya dek Allah’a ısmarladık…

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *