11

        

Dosdoğru olmak; imanla başlayıp, ölüme kadar devam eden uzun ve yorucu bir yolculuktur. Doğru İstikametin neredeyse kaybolduğu ve nicelerinin istikameti kaybedip kaydıklarına şahit olduğumuz bu zamanda, Dosdoğru kalabilmek her Müslümanın en büyük kaygısı, korkusu ve endişesidir. Hepimiz bu korkuyu iliklerimize kadar yaşıyoruz. Hiçbirimizin yarın ne olacağımız konusunda bir teminatı yoktur. Maneviyat zayıf, Zemin kaygan, ifsat büyük, nefsin azgınlığı, insi ve cini şeytanların amansız saldırı ve tuzakları karşısında korkmamak, endişeye düşmemek ve tedbirler almamak elde değildir.

                Dosdoğru kalabilme mücadelesi iman-i bir mücadeledir. Müstakim kalmanın imanla ve ahiretteki hayatla doğrudan alakası olduğu gibi, dünyadaki imtihanımızı, kazanma ve kaybetme sonucuyla da çok alakalıdır. Doğru istikameti kaybetmek ilahi rızayı, ebedi saadeti, cennet ve uhrevi nimetleri kaybetmek, tüm fırsatları tüketip, telafisi olmayan ziyan ve hüsrana düşmek demektir.

                Cenabı Allah, peygamberini ve Müslümanları bu konuda sıkı sıkıya tembih etmiş, dikkatlerini bu noktaya çevirmiştir.  “Ey Muhammed! Sen, beraberindeki tövbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Aşırı gitmeyin, doğrusu Allah yaptıklarınızı görür.” ( Hud süresi 112). Bu ilahi emir karşısında kâinatın efendisi “Hud süresi ve kardeşleri beni ihtiyarlattı” demekten kendini alamamıştır.  

                 Peygamber efendimize “Ey Allah’ın Resulü! Bana öyle bir söz söyle ki onu Sen’den başkasına sorma ihtiyacı duymayayım” diyen sahabeye, Allah resulü ( s.a.v. )  “Rabbim Allah’tır de, Sonra da dosdoğru ol!’ diye buyurmuşlardır.

Hiç şüphesiz, insanoğlu için akıldan sonra en büyük nimet Allah’a iman etmektir. İman demek yaratıcıyı tanımak, bizim için çizdiği ve razı odluğu istikamette yürümek ve yaşamaktır. İnanan bir Müslümanın en zorlu ve en çetin mücadelesi istikameti bozmadan yolun sonuna dosdoğru varabilmesidir.

Sevgili peygamberimizin “Rabbim Allah’tır de, Sonra da dosdoğru ol! Bu büyük Vasiyeti, ölünceye kadar yamulmadan, eğrilmeden, kaçamak yapmadan, yan çizmeden Rabbinin, Yapın dediklerini yapmak, sakının dediklerinden sakınmak ve tüm insanlığa örnek olacak dosdoğru bir Müslümanlık sergilemek demektir. İmanıyla, ihlasıyla, takvasıyla, ahlakıyla, teslimiyetiyle, ameliyle, bireysel, sosyal ve ailevî yönüyle inancını ortaya koymak demektir.

Dosdoğru kalmak; çevremizdeki insanlarla hak noktasında vasiyetleşmek, Allah’ın ayetlerini insanlara duyurmak, adalet ve hakkaniyetin tesisine çalışmaktır.

Dosdoğru olmak demek; İbadetinde, Ticaretinde, siyasetinde,  komşuluğunda, söz verdiğinde, konuştuğunda, Dostluklarında, düşmanlıklarında, sevmelerinde, kızmalarında, İşinde, sanatında, İdare ederken ve idare edilirken dosdoğru olmaktır.

Zenginliğinde, fakirliğinde, Darlıkta, genişlikte, en zor anlarında, en rahat olduğu durumlarda azgınlığa düşmeden, şımarmadan, kırıp dökmeden mutedil olmaktır.           

                Dosdoğru olmak; Dünya perestlerin, heva ve heveslerini ilah edinen şaşkınların, yoldan sapanların ve saptıranların peşine takılmadan, “Ey iman edenler Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun” ilahi talimata en ufak bir tereddüt göstermeden, hakkın ve doğrunun safında yer almaktır.             

                 Rabbimizin doğru istikametten muradı, İslam’ı parçalamadan bir bütün olarak yaşamaktır. Kişinin, bireysel olarak İslam’ın tümünü yaşaması mümkün olmadığına göre,  dosdoğru kalma mücadelesini veren Müslümanlar bir araya gelmeli, el ele vererek müstakim yoldaki engelleri, zorlukları ve tuzakları beraber aşmak için manevi yardımlaşmaya önem vermelidirler. Yolunu kaybedenlere yol göstermeli, düşenin elinden tutmalı, hiçbir Müslümanın istikametini kaybedip zarar ve hüsrana düşmesine rıza göstermemelidirler.

Rabbim! Üzerimize sabır yağdır. Hak davada ayaklarımızı sabit tut, istikametimizi doğrult ve doğrularla beraber yaşamayı, dosdoğru kalmış olarak can verenlerden eyle.

Selam ve dua ile

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *