383

 

Geçen Çarşamba günü akşam büyük şeytan ABD’nin başkanı Donald Trump, daha önce açıklandığı üzere canlı yayında Kudüs ile ilgili şer planını açıkladı. Trump açıklamasında, "Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımanın vakti gelmiştir, bugün Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyoruz." diyerek Tel Aviv'deki büyükelçilik binasının Kudüs'e taşınması talimatını verdiğini söyledi. 

Trump, bu kararı açıkladıktan sonra bütün dünyadan özelliklede halkı Müslüman olan ülkelerde büyük tepki oldu. Aslında bu karar yeni değil. Seçilen her ABD başkanı seçim beyannamesinde va’d edilen, ancak çıkarlarından dolayı sürekli erteledikleri kararı Trump eliyle başlattılar. Bu tarih ve süreç tabiki tesadüf değildir.Düz mantıkla bakıldığında siyasi çıkmaz içine girmiş Trump’ın bir manevrası gibi gösterilmek istensede mesele bu kadar basit değil.

Öncelikle 100 yıl önce başlayan ihanet planında 100 yıl sonra ikinci aşamaya geçildiğini görelim. İngiliz ordusunun 9 Aralık 1917'de Osmanlı Devleti'nden aldığı Kudüs’te, işgalin 100. yılında ABD'nin kirli planlarıdevreye girdi.

Prof. Dr. Çağrı Erhan: "BM Güvenlik Konseyi'nin 1967 ve 1973'te aldığı kararlara göre Doğu Kudüs işgal altında bir bölgedir. BM tarafından İsrail'in işgali altındaki bölge olarak tanımlanan bir yere ABD'nin büyükelçiliğini taşıma kararı BM kararını hiçe saymak anlamına gelir. 400 sene Osmanlı Devleti'nin himayesinde kalmış bir bölgenin tam da 100 sene önce Osmanlı'nın elinden çıktığı günde İsrail'e başkent yapılmaya kalkılması asla tesadüf değil. Trump, bu kararı Kudüs'ün İsrail'in eline geçişinin 50'inci yılında, Haziran ayında 1967 savaşının yıl dönümünde alacaktı ancak ertelendi. Nereden bakarsanız bakın bu planlanmış bir konu. ABD medyası da özellikle buna dikkat çekiyor. Bunlar bir tesadüf değil." diye konuyu özetliyor.

Konunun bir başka boyutu da geçen aylarda Suud’a giden Trump, orda satılmış devlet başkanları ile bu kararın alt yapısını hazırladı. HAMAS ve İhvan hareketi sözde “terör” listesine alınarak etkisizleştirilmek istendi. Tabiki İslam dünyasında İslam’a ve Ümmete ihanet eden bu kukla yönetimler olmamış olsa ve ümmet olabilseydik; hiç kimse bu saldırılara cüret dahi edemezdi.

Birde Filistin’de HAMAS ve El-Fetih arasında başlayan birlik çalışmalarının yoğun olduğu dönemde Kudüs planının gündeme gelmesi dikkat çekici bir gelişmedir.

Dünya siyonizmi ve küresel emperyalizm;Trump eliyle Kudüs kararını açıkladıktan sonra, sert açıklamalar ve gösteriler artarda gelmeye başladı.HAMAS Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, bu kararıntüm kırmızı çizgilerin aşılması anlamına geleceğini belirterek, 3. İntifada çağrısı yaptı.

ABD’yi açıklama öncesi uyaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kudüs'ün Müslümanların kırmızı çizgisi olduğuna dikkat çekti.Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki günde, "İsrail bir işgal devletidir. Şu anda polisiyle bütün oradaki gençleri, çocukları adeta terör estirerek vuruyorlar. Amerika'nın da altında imzası olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1980 yılında aldığı 478 sayılı kararını son açıklamayla Amerika yok saymıştır.” dedi.

Erdoğan devamla, Kudüs'ün kaderinin 1967'den beri hiçbir hukuk, ahlak tanımadan Filistinlilerin topraklarını gasp eden işgalci bir devletin ellerine bırakılamayacağını belirterek, "Kudüs bizim göz bebeğimizdir. Kudüs ilk kıblemizdir. Kudüs bizim için bir kırmızı çizgidir, bu böyle bilinsin." dedi.

Sayın Cumhurbaşkanı, ABD ve israil’e haklı olarak sert tepkiler gösteriyor. Ancak bu iş artık lafla olacak durumu çoktan aştı. Bu sözlerin havada kalmaması adına somut ve gerçekçi adımlar atılmalıdır. Türkiye’nin girişimiyle 13 Aralık Çarşamba günü İstanbul'da toplanacak olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT)’nin somut kararlar almasını temenni ediyoruz. Aksi takdirde 3-5 gün daha bağırıp-çağıracağız, boykot çağrıları ile günlerimizi geçirip, gazımız alınmış olarak hayatımıza devam edeceğiz.

Değerli dostlar! Olayın vahametinin farkında olmalıyız.  Tüm ümmet, aradaki ihtilafları bir kenara bırakarak acilen somut adımlar atmalıyız. Bunun için ilk önce Türkiye, İran, Pakistan, Katar, Malezya gibi ülkeler bir araya gelerek, Kudüs’ü savunacak bir mekanizma geliştirmelidirler. İİT’in ortak karar almasını beklememiz ham hayaldir. Suud, Mısır, BAE gibi kukla yönetimlerin israil-ABD ekseninde hareket edecekleri açıktır.

Birçok sözde İslam ülkesi sesini çıkarmazken, Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un, Trump'ın Kudüs kararına karşı çıkarak; “İsrail diye bir devlet mi var ki başkenti Kudüs olsun. Kudüs Filistin'in başkentidir!” dedi.

Durum artık konuşmanın fayda etmediği, halkların artık takatinin kalmadığı bir noktadadır. Eğer bu ülkeler Kudüs’ü savunacak ordu ve mekanizma geliştirmezlerse, halkların önünü açsınlar. Bizler her ülkeden gönüllü Müslümanlar olarak Kudüs’ü savunmaya hazırız.

İçimizi ferahlatan açıklama Malezya’dan geldi. Malezya Savunma Bakanı Hishammuddin Tun Hüseyin, 'Malezya Silahlı Kuvvetleri, Kudüs konusunda görev almaya her zaman hazır.' dedi.

Türkiye ve İran başat aktör olarak Kudüs konusunda İslam ülkelerini bir araya getirme adına sorumluluk alarak Müslüman halkların desteği ile tarihegeçecek adım atmalarını bekliyor ve temenni ediyoruz. Zaman birbirimizi suçlama ve konuşma zamanı değil, cihad zamanı… Elbette İslam için yaşayan ve İslam için feda olmaya hazır ümmetin evladları her zaman var olacaktır…Wesselam…

 

 

 

Ryan Reynold

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *