HÜDA PAR Batman İl Başkanlığı 4'üncü Olağan İl Kongresi
Ahmet Güneştekin Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Kongreye HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Batman
Milletvekili Serkan Ramanlı, Kayapınar Belde Belediye Başkanı Samir Özhan, bazı
siyasi parti ve STK'ların temsilcileri, meslek odası başkanları, alimler ve
kanaat önderleri, partililer ve vatandaşlar katıldı.
Burada bir konuşma yapan HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya
Yapıcıoğlu, kongrenin hayırlara vesile olmasını temenni etti.
HÜDA PAR'ın Aralık 2012 yılında kurulduğunu hatırlatan
Yapıcıoğlu, 11 yıllık siyasi süreçlerinde "Dürüst siyaset gerçek
adalet" ve "Önce insan öncelik adalet" sloganlarıyla yola
çıktıklarını belirtti.
Adaletin önemine dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Yola
çıktığımız günden beri söylüyoruz, diyoruz ki; adalet her şeyi yerli yerine
koymaktır. İnsan ancak yaratılış gayesine uygun davranır, özüne, fıtratına
dönerse kurtulabilir. Sadece kendisini kurtarmakla kalmaz, o zaman geriye kalan
insanların, mazlumların da kurtuluş ümidi haline gelir. Ve biz 11 yıldır
siyaset sahnesinde bunun mücadelesini veriyoruz, bunun kavgasını veriyoruz.
Yaptığımız aslında kötülerle değil bizatihi kötülüğün kendisiyle mücadele
etmektir." dedi.
"Katmerli zulümler yaşanıyor"
Başta İslam coğrafyasında olmak üzere dünya üzerinde birçok
yerin işgal altında olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, "Katmerli zulümler
yaşanıyor. Ama belki işgalden kurtulmuş olan ya da hürriyetine kavuşmuş olduğu
düşünülen pek çok yerde de zihinler işgal altındadır. Zihinleri işgal edilmiş
olanlar belki yıllardır söylediklerimizi anlamakta zorlanıyorlar çünkü onlar
işgalcilerin kavramlarıyla düşünüyorlar. Onların kelimeleriyle konuşuyorlar.
Onların durduğu yerden dünyaya bakıyorlar. Bakış açıları yanlış olunca
gördükleri şeyleri yorumlamakta da zorlanıyor." diye konuştu.
"Sistemin en tepesindeki kişi bunu söylüyorsa zulmü kim durduracak?"
Yaklaşık 2 aydır Gazze'de yaşanan katliamın, parti
programlarına da yazdıkları, "küresel sistemin, mevcut haliyle
sürdürülemez olduğu" yönündeki tezlerini bir kez daha haklı çıkardığına
işaret eden Yapıcıoğlu, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 15
üyesinden 5 tanesinin veto hakkının bulunması sistemi kilitlemektedir.
Zalimlere karşı koymanın önünü tıkamaktadır. Sistemin kendisi adaletten uzak
iken adil olmayan bir sistemin adaleti tesis etmesi beklenemez ve bu haliyle bu
sistem sürdürülemez. Gazze'de katliam yaşanırken sözüm ona savaşları durdurmak,
zulümleri engellemek, güç kullanarak sınırların değişmesinin önüne geçmek için
kurulan, dünyada barışı tesis edecek olan sözüm ona Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi, hiçbir karar çıkaramadı. Birleşmiş Milletler'in Genel
Sekreteri sıradan bir sivil toplum kuruluşunun başkanıymış gibi Mısır'a gitti
Refah Sınır Kapısı'nın önüne gidip insanlara bir çağrıda bulundu; bu zulmü
durdurun, dedi. Peki, sistemin en tepesindeki kişi bunu söylüyorsa zulmü kim
durduracak? Bu sistemin zulmü durdurmayacağını, durduramayacağını hatta
bizatihi belki zulme kaynaklık edebileceğini, biz o zamanlar söyledik, bugün
bir kez daha ne kadar yerinde tespitler olduğunu, hep beraber maalesef gördük.
Keşke böyle olmasaydı. Keşke bu zulümler yaşanmasaydı." değerlendirmesinde
bulundu.
Filistin ve Gazze'deki işgal saldırılarının 7 Ekim'den önce
de var olduğuna, siyonist zulmün 75 yıldır sürdüğüne dikkat çeken Yapıcıoğlu,
"İngiliz işgaliyle birlikte hesap ederseniz bir asrı aştı. 106 yıldır o
topraklar işgal altında. Gazze 17 yıldır abluka altında. Etrafı kuşatılmış,
karadan ve denizden. Yukarıdan günün 24 saati gözetim altında, gözetleme
altında. Evet Gazze bir açık hava hapishanesi. Ve şimdilerde Gazze kocaman bir
bebek mezarlığı ama bütün bunlara rağmen Gazzeliler bizden daha özgür. Ölüm
tehdidi altında olan ve her gün üzerlerine bombalar yağan başını koyacağı bir
evi kalmamış olan çocuklar, küçücük çocuklar bizden daha cesur." diye
konuştu.
"Gazze bir okuldur…"
Yapıcıoğlu, "Gazzeliler haklı olmanın verdiği güçle
dimdik ayakta duruyor. Ve dünyaya bir ders veriyor. Gazze bir okuldur.
Ders veriyor insana, ders veriyor insanlığa. Gazze bir ayna oldu, bize
gerçekliğimizi gösterdi. Gazze bir okul oldu; bize cesareti öğretti,
fedakarlığı öğretti. Azim ve kararlılığı öğretti. Sabır ve sebatı, Allah'a
tevekkül ve teslimiyeti öğretti. Gazze zulme kıyam ve mukavemeti öğretti. Gazze
ışık oldu karanlığı yardı, zalimin gerçek yüzünü, Batının vahşi yüzünü, ruhunu
zulme ve kötülüğe satmış olanların gerçek yüzünü bizlere gösterdi." diye
ekledi.
Bazı kesimlerin, "Bizim Filistin diye bir davamız
yoktur" söylemlerini hatırlatan Yapıcıoğlu, "Gazze, insan olanı
ilgilendirir. Gazze insanlıktan çıkmamış olanları ilgilendirir. İnsan
müsveddelerini elbette ilgilendirmez. İnsan suretinde olup da insanlıktan
istifa etmiş, insanlıktan beri olduğunu söyleyen insanların Gazze ile ne işi
olabilir ki? Ya da kendisini zalime satmış, zalime ruhunu teslim etmiş, onun
sözünden çıkmaya asla cesareti olmayan, o müsveddelerin Gazze'deki mazlumlara
sahip çıkması, onlara ses olması, onlara yardım elini uzatması hiç mümkün
olabilir mi?" şeklinde konuştu.
"Gazze, insan olanla olmayanı birbirinden ayırdı"
Gazze'nin, adeta bir turnusol kâğıdı olduğunu ifade eden
Yapıcıoğlu, "İnsan olanla olmayanı birbirinden ayırdı. İnsan suretinde
görünüp kuyruklu maymun ya da sırtlan ya da vahşi başka bir hayvan ya da
zehirli bir yılan, akrep. Ya da gübre yuvarlamak durumunda olan gübre
böceğinden farkı olmayan insan suretlilerin gerçek mahiyetini ortaya koyuyor.
Ve bize aynı zamanda şunu öğretti; evet, insan ahsen-i takvim suretinde
yaratılmıştır fakat insanlıktan çıkınca nerelere yuvarlanabileceği de Gazze
bize göstermiştir." dedi.
"Gücü elinde bulunduranlar eğer doğru çizgiye gelmez,
ya da doğru çizgi üzerinde olanlar güce erişmez ise bu hal bir müddet devam
edecektir." diyen Yapıcıoğlu, şöyle devam etti:
"Peki, ilanihaye bu böyle devam edecek mi? Asla! Gazze
okul oldu, dedik. Evet okul oldu, cesaret üretti. Okul oldu, yenilmez
zannedilen ordunun, o her şeyden haberdar olduğu zannedilen istihbarat
örgütlerinin nasıl aciz olduğunu, nasıl korkak olduğunu, nasıl çaresiz
olduğunu, nasıl kör ve sağır kalabileceğini bize gösterdi. Bu cesaret,
insanlığa aşılandı inşallah ve bu aşı tutacak. Ve bu cesaret inşallah dalga
dalga yayılacak. Zulüm artık en zifiri karanlığına yaklaştığı bu günlerde,
aslında kendi sonunu da hazırlamış olacak. Zulmün sonu yakındır, zayıf
bırakılmışlar eninde sonunda yeryüzüne mirasçı olacaklardır. Ve insanlar
kendileri için çizilen o dosdoğru yolda istikamet üzere yürüyüp inşallah onun
şartlarını yerine getirip adaleti bir gün tesis edeceklerdir."
"Güç toplamak, mazlumun elinden tutup onu ayağa kaldırmak içinse meşrudur"
Yapıcıoğlu, "Güç toplamak, eğer zulme engel olmak,
mazlumun elinden tutup onu ayağa kaldırmak içinse meşrudur. Eğer güç toplamak
zalimin yerine geçmek ya da ona ortak olmak içinse meşru değildir. O yüzden
uluslararası ilişkilerin eksenine de adaleti yerleştirmek gerekir. Sadece menfaat
üzerine dönen uluslararası ilişkilerin bu şekilde okutulmasının, bu şekilde
öğretilmesinin insanlığın başına bela açacağını başından beri söyledik. Şimdi
işte Gazze'de katliamlar yaşanırken 'sürekli dost ve sürekli düşman yoktur' ama
'sürekli menfaatler vardır' diyen uluslararası ilişkiler uzmanları, şimdilerde
diyorlar ki Batı nasıl bunca vahşete rağmen hala nasıl israilin arkasında
durabiliyor? İnsan tebessüm ediyor bu cümlelere. Hani siz söylüyordunuz,
'sürekli dost sürekli düşman yoktur'. 'Uluslararası ilişkilerde aslında adalet
de yoktur. Güç kimdeyse, menfaat neredeyse bütün ülkeler böyle davranır,
öyleyse biz de öyle davranmalıyız' diyenler, ne oldu? Söylediklerinizi mi
unuttunuz? Yoksa şimdiye kadar okuduğunuz, ilim olduğunu zannettiğiniz şeylerin
yanlışlığına mı kanaat getirdiniz?" diye ekledi.
Gücü, zalimleri durdurmak için kullanacak insanların iş
başına gelmesi gerektiğini vurgulayan Yapıcıoğlu, "İş başına gelenlerin
müstakim bir çizgide olmaları, dosdoğru bir yol takip etmeleri ve kaynaktan
beslenmeleri gerekir. Bir de cesaretlerini toplamaları gerekir. Güç var ama
cesaret yoksa bir şey ifade etmez. Cesaret var, kanı kaynıyor ama elinde güç
yok. Bu da çok bir şey ifade etmiyor. Ama inşallah onlar bir gün birleşecek,
bir araya gelecek ve bizler mustazaflar olmaktan kurtulup müstekbirlerle
mücadele etmenin şartlarını oluşturacağız, yolunu bulacağız, mazlumların
elinden tutup onları ayağa kaldıracağız ve böylece aslında kendimize iyilik
etmiş olacağız. Kötülerle ya da günahkarlarla değil günahla, kötülükle,
kötülüğün kaynağıyla, kötünün kendisiyle mücadele edeceğiz. Ta ki kaynak
kurusun ve arkadan gelen farklı bazı insanların da zehirlenmesine fırsat
verilmesin." değerlendirmesinde bulundu.
"Yerel seçimlerde en iyi sonucu almak için de cehd ve gayretimizi artırmak zorundayız"
Konuşmasının sonunda Mart 2024 yapılması planlanan yerel
seçimlere değinen Yapıcıoğlu, "Bu yerel seçimlere en iyi şekilde
hazırlanmak, alabileceğimiz en iyi sonucu almak için de cehd ve gayretimizi
artırmak zorundayız. Biz bu önümüzdeki seçimleri bir koltuk kavgası olarak
görmüyoruz. A şahsının oturduğu koltuğa onun yerine B şahsının oturma sevdası,
kavgası, mücadelesi değildir. Ya nedir? Sahip olduğu imkanları geldiği
makamları, elde ettiği serveti ya da gücü insanlık adına, adalet adına, daha
adil bir dünya oluşturmak için kullanan kişilerin gücünün artması
mücadelesidir. Gücü elinde bulunduranların adaleti tesis etme, adaleti sağlama
gibi bir sevdası yoksa, kalbinde Allah korkusu yoksa, o güç sadece zulümdür. O
imkanlar suiistimal getirir. Daha çok, daha büyük bütçelere hükmedenlerin
içinde hırsızlık varsa, daha büyük çalmalarına neden olur. Ama inşallah biz o
makamlara olabildiğince o gücü hem siyasi gücü hem ekonomik gücü, adaleti test
etmek ve Rabbini kendisinden razı etmek, bunun için milletine hizmet etmek için
kullanan kişileri o makamlara oturtmanın mücadelesini veriyoruz." diye
konuştu. (İLKHA)
0 yorum