image

Siirt Üniversitesinde düzenlenen söyleşiye konuşmacı olarak katılan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Ömer Demirbağ, işgalcilerin yandaşları, katliama ses çıkaramayanlar, ufak hesapların içinde çocuk ölümlerini göz ardı edenlerin ebedi bir utanç içinde tarihe gömüleceklerini söyledi.

"Öğreten, Öğrenen ve Gazze" adlı söyleşinin moderatörlüğünü yürüten Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Basri Menduhoğlu, açılış konuşmasında şunları söyledi:


"Öğretmenler günü arifesindeyiz, dün çocuk hakları günüydü. Genelde mutat, klasik programlar, hamasi söylemler olur ama şu anda coğrafyamızda, yanı başımızda bir yangın var. Bunu öncelikle en duyarlı olması gereken öğretmenler Gazze'deki yangına ilgi ve ilişkisini kurarak öğrenen ve öğreten ilişkisinde Gazze'den öğrendiklerimizi, Gazze'nin bize anlattıklarını ve öğrettiklerini ele almaya çalışacağız. Çocuk hakları denince çocuğun yaşam, güvenlik, barınma, eğitim hakkı öncelikli olmak üzere birçok şeyi sıralayabiliriz. Filistin'de bir çocuğa sorulan klasik bir soru vardı 'Büyüyünce ne olmak istersin' bu soruya Filistinli çocuğun verdiği manidar bir cevap var: "Biz Filistinli çocuklar büyüyemeyiz çünkü her an vurulabiliriz, bu nedenle Filistinli çocuklar büyüyemez."

Dr. Hasan Basri Menduhoğlu, söyleşiye konuşmacı olarak katılan Ömer Demirbağ'a şu soruyu yöneltti:

"İnsan hakları, demokrasi, eşitlik adalet, bunlar sadece bir ilizyon mu?"



Dr. Hasan Basri Menduhoğlu

"Filistin'de çok ağır, çok sistematik, çok gaddar bir baskı, işgal ve katliam var. 2022'de çocuk hakları gününün hemen ertesi günü bin Filistinli çocuk tutuklanmış. 11 Kasım itibarı ile 35 günde 5 bin çocuk katledilmiş. Bu çarptığınızda 11 dakikaya bir çocuk düşüyor. Hayal edince insanın inanması, tasavvur etmesi, aklının alması kolay değil, biz programı bitirene kadar orada 6 çocuk daha ölecek. Bunların bir kısmı bebek, bir kısmı okula başlamamış, bir kısmı okulla hiç tanışmayacak, hiç mezun olmayacak. Bu organize bir kötülüğe dönüştü.  Büyük güçler seyirci kalmakla bir yana aynı zamanda destek oluyor. İnsan hakları, demokrasi, eşitlik adalet, bunlar sadece bir ilizyon mu ve Gazze bu ilizyonları kaldırdı mı ne dersiniz?"

"Çocuklarla savaşan bir topluluk var, bu insanlığın çürümesi, kokuşması, kurtlanması demek"



Dr. Öğretim Üyesi Ömer Demirbağ

Filistin'de insanlığın çürümüşlüğü ile karşı karşıya olunduğunu ifade eden Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Ömer Demirbağ, "Tarih boyunca görülmemiş bir durumla kaşı karşıyayız. Çocuklarla savaşan bir topluluk var karşımızda.  Bu insanlığın çürümesi, kokuşması, kurtlanması demek, savaşın da bir ahlakı, şerefi ve namusu vardır fakat bunlar maalesef bundan da yoksundurlar.  Sapık ve çarpık inançlarının gereği olarak çok rahatlıkla çocukları öldürüyorlar." ifadelerini kullandı.

"Tahrif ettikleri kitaplarından aldıkları inanç sebebiyle bu katliamı gerçekleştiriyorlar"

Siyonistlerin bu kadar kötü olmalarının altında yatan nedenin tahrif ettikleri kitaplarından aldıkları inanç olduğunu ifade eden Demirbağ, "Yahudi dediğin zaman tarih boyunca akla ihanet gelir, Milli özellikleridir. Yüz yıllar önce başta Cenab-ı Allah'a ihanet ettiler, derken kendi peygamberlerine ihanet ettiler, bu ihanet sebebiyle lanete uğradılar ve ihanetleri kendilerine milli bir hüviyet olarak yapışıp kaldı. Hazreti Musa eleyhisselama hakkı ile tabi müminler için gelen bir iltifat bunlar tarafından çarpıtıldı ve bugüne kadar olan çocuk ölümlerinin vesilesi olarak kullanıldı. Bakara suresinde 47. Ayeti 'Ey! İsrail oğulları sizi alemlere üstün kıldım.' Geçer. Bu iltifat Allah tarafında Musa aleyhisselama gerçek anlamda iman eden o zamanın müminleri için gelmiştir. Fakat daha sonra lanete uğrayan sonraki nesiller tarafından bu haşa Allah'tan koparılmış bir kazanım olarak görüldü ve biz efendi kılındık diğer bütün insanlar bize köle gibi bir inanca dönüştürüldü. Sadece biz varız diğer insanlar ise bize hizmetkar olarak yaratıldılar. " ifadelerini kulandı.

"Bir yerde çocuk ölümü varsa orada bela hazırdır"

Filistin'de çocuk ölümlerinin altında yatan sebebe dikkat çeken Demirbağ, "Tanrı YEHOVA bizi efendi kıldı, diğer insanları da bize hizmetkar olarak yarattı fakat, insanlık bize hizmet etmek şöyle dursun asırlar boyu bize zulüm ettiler, sürdüler dışladılar. Görmediğimiz zulüm kalmadı. Öyle ise her Yahudi insanlığı cezalandırmak borcundadır, buna inanıyorlar. Bu yüzden de çocuk, yaşlı kadın, hiçbir şey madem Yahudi değiller onları öldürmek Allah'ın emridir, bize yüklediği vazifeyi biz yerine getiriyoruz diye buna samimiyetle inanıyorlar. İnandıkları içinde merhamet aramayın bunlarda ancak şu vardır tarih boyunca şunu hep görmüşüzdür. Bir yerde çocuk ölümü varsa orada bela hazırdır. Firavunlar zamanında beni İsrail'in erkek çocukları dünyaya geldiğinde öldürülür sadece kız çocukları sağ bırakılırdı. Fakat neticede ne oldu firavun Kızıl denizde boğuldu, o medeniyet şu anda insanlar için bir arkeolojik mevzudur o kadar. " şeklinde konuştu

"Yandaşları, katliama ses çıkaramayanlar, ebedi bir utanç içinde tarihe gömülecekler"

Eski Kureyş aristokrasisinde Peygamberimizden önce ve onun zamanında kız çocuklarının diri diri gömülmesinin bir onur hadisesi olduğuna dikkat çeken Demirbağ, "Onur hadisesiydi, şerefli adamın kızı olmaz, buna inanıyorlardı. Öz kızını onuru uğruna götürüp diri diri gömüyorlardı. Ne oldu? Onlardan eser kalmadı. Bir yerde çocuk öldürdünüz mü yokluk, zeval, bitiş, yıkım hazırdır. Allah'ın belası gelecektir. Sezar'ın sözü meşhurudur sendemi Brütüs? Bu aslında Yahudi'yi anlatıyor. Sezar'ın bağrına saplanan on hançer şu anda Gazze'ye saplanmaktadır. İnsan hakları, çocuk hakları, hümanizm bunların hepsinin nasıl bir riyakarlık, münafıklık olduğunu o çocuklar bizim gözümüze sokuyorlar. İnanmayın bunlar yalan ne insan hakları, çocuk öldürülen yerde insan mı var ki insan hakları olsun. Ciddi bir şekilde çocukların başına bomba yağdıran öldürdük diye sevinen insanlık kokuşmuşları var. Ama zulüm payidar olmaz inanın bir şekilde tökezleyecekler. Yandaşları, katliama ses çıkaramayanlar, ufak hesapların içinde çocuk ölümlerini göz ardı edenler ebedi bir utanç içinde tarihe gömülecekler. Aklıma hangi aşağılayıcı sıfat, hangi hakaret Yahudi'ye karşı ben hakarete acıyorum. Lügat kitaplarının aciz olduğu aşağılık, zelil millet bunlar. Allah'ın laneti üzerlerine olsun." ifadelerini kulandı.

Söyleşiye Siirt Milli Eğitim Müdürü, bazı resmî kurumların amirleri, öğretim üyeleri akademisyenler, öğrenci ve STK temsilcileri katılım sağladı.

Program, sonda yapılan soru cevap şeklinde son buldu. (İLKHA)

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *