"ZORLA" SUNUYOR
Coğrafi
sınırların aşılmasıyla firmalar teknolojinin nimetlerinden, bireylerden daha
çok faydalanıyor. Zira ürünlerini yapay zeka teknolojileri
ile pazarlamanın ötesine taşıyarak, müşterilerin önüne her aşamada neredeyse
"zorla" sunuyor. Firmalar bu sayede ısrarcı bir pazarlamacı gibi
ürünlerini, haber siteleri
ya da sosyal ağlarda gezinen bireylerin önüne her an sanki acil bir
ihtiyaçmışçasına farklı ambalajlarda sunuyor. Bu sunumları gerçekleştirirken
ise bireyin daha önceki tercih ya da söylemlerden geliştirdiği algoritmadan
faydalanılıyor.
Buna göre, yapay
zeka teknolojisi ile bireylerin ilgilenebileceği, beğenilebileceği ürünler
karşısına çıkarılıyor hatta alışveriş siteleri kullanıcıların tercih
edebileceği ürünleri algoritmalarla reklam panolarına yerleştiriyor, kampanya
gibi ilgi çekici başlıklarla ürünü satmada ısrarcı olabiliyor.
İnternet
üzerinden bir çırpıda satın alınabilecek ürünlerin olması, kolaylık sağlaması
yönüyle cazip görünürken, yapay zeka bireylerin tercih, beğeni ve algılarını
belirleyip kimi zaman da yönlendirerek tüketim alışkanlıklarını değiştirmede
rol oynuyor.
TÜKETİCİLERİN SATIN ALMA ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Almanya'da
yapay zekanın toplum üzerindeki etkileri üzerine araştırmalar yapan ve bu
alanda eğitim veren Dr. Wilhelm Bielert, insanların ürün ve hizmetleri
tüketme şekline yapay zeka tarafından yön verildiğini belirterek "Yapay
zeka destekli kişiselleştirilmiş öneriler, sohbet robotları ve sanal
asistanlar, insanların alışveriş yapma, bilgi bulma ve satın alma şeklini
değiştiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bielert,
bunun olumlu ve olumsuz olmak üzere iki yönlü olduğuna işaret ederek "Olumlu
tarafı, tüketicileri doğru ürünü bulma konusunda destekleyebilir. Olumsuz
tarafı; bu, tüketicileri etkilemek için bir kaynaktır." dedi.
İnternet
teknolojilerinin özellikle 21. yüzyılın başından itibaren hızla
yaygınlaşmasıyla birlikte bireylerin tüketim alışkanlıklarında da belirgin
değişiklikler görülmeye başlandı. Yapay zeka teknolojileri ve geliştirilen
algoritmalar insanların tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye hatta kimilerine
göre insanı ihtiyacı olmayan ürünlere asli ihtiyaçmış gibi yönlendirmeye
başladı.
Tüketim
alışkanlıklarını değiştirme ve ihtiyaca dönüştürmenin şirketlerin bir
politikası olup olmadığının sorulması üzerine Bielert, bunun algoritmalarla
yapılandırılmasına bağlı olduğunu, algoritmalar aracılığıyla sürdürülebilir
hedeflere öncelik verilirse yapay zekanın bu anlamda yardımcı olabileceğini
belirtti.
YAPAY ZEKA, YENİ KÜRESEL EKONOMİK DENGENİN KURULMASINA NEDEN OLABİLİR
Yönetim
danışmanlık şirketi McKinsey & Company'nin tahminlerine göre, 2030'a kadar
küresel tüketimin yaklaşık 23 trilyon dolar artış kaydetmesi beklenirken
tüketim talebinin büyük ölçüde gelişen ekonomilerden gelmesi öngörülüyor.
Yaşlı nüfus,
gelişmiş ülkelerin sorunlarının başında geliyor. Bu durum özellikle
üreten/tüketen toplumlarda bir sorun gibi görünse de gelişmiş ülkeler bu
meselenin çözümü için yapay zekaya güveniyor. Bu ülkeler, robotik sistemler ve
yapay zeka ile mal ve hizmetlerin üretimi, lojistiği ve ticaretini sağlamaya
devam edebilecek. Böylece yaşlı nüfuslarına karşın üretim ve ticaret
pastasındaki paylarını koruyabilecek, hatta artırabilecek. Bu tahminlerin
gerçekleşmesi durumunda sanayi üretiminin değişmesi bekleniyor. Bu da bilinen
birçok mesleğin tamamen ortadan kalkmasına, küresel ekonomide kartların yeniden
dağıtılmasına neden olabilir.
İŞTEN ÇIKARMALARA YOL AÇACAK
Bielert'a
göre, yapay zeka farklı endüstri alanlarını dönüştürüyor ve yeni alanlar açarak
istihdam oluşturulmasını sağlıyor, bazı alanlarda da işten çıkarmalara yol
açıyor.
Yapay
zekanın işletmelerde verimlilik, üretkenlik ve karar verme mekanizmalarını
geliştirerek rekabet gücünün artmasını sağladığını kaydeden Bielert, "Yapay
zekanın benimsenmesinin daha fazla gelir eşitsizliğine ve servetin birkaç
teknoloji şirketinin elinde toplanmasına da yol açabileceğini not etmek
önemli." değerlendirmesinde bulundu.
Bielert
yapay zekanın yaygınlaşmasıyla insanların "zeka maliyeti"
olmayacağını belirterek bireylerin aklını fazla kullanmasına gerek
kalmayacağını ima ediyor.
2030'A KADAR DÜNYA GENELİNDE 400 İLE 800 MİLYON ARALIĞINDA İŞ YOK OLACAK
Estonya
merkezli Yapay Zeka ve Robotik Merkezinde (AIRE) Yapay Zeka Başkanı Otto
Mattas, insanların işlerini kaybetme korkusunu haklı bulduğunu çünkü günden
güne yapay zekanın kullanım alanlarının arttığını söyledi.
ABD merkezli
McKinsey & Company'nin araştırmasına göre, 2030'da dünya çapında 400 ile
800 milyon aralığında iş, yapay zeka sebebiyle yok olacak.
ABD yatırım
bankası Goldman Sachs bu ayın başında yayımladığı raporda, Chat GPT gibi yapay
zeka sistemlerinin dünya genelinde 300 milyon tam zamanlı işi etkileyebileceğini
açıkladı. Ayrıca aynı rapora göre ABD'de hukuk servisleri ve idari işlerde
çalışanların istihdamlarının devamı, teknoloji nedeniyle risk altında. HABER
MERKZİ
0 yorum