Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki büyük deprem sonrası deprem bölgelerine gönderilen İmamlar arasında bulunan Gercüş Ulu Cami İmamı M. Fatih Varol asrın felaketinde gördükleri ve yaşadıklarını gazetemize anlatarak “Tarifsiz acılar gördük.” dedi.
“İLK ŞEHRE GİRDİĞİMİZDE AFETİN
BÜYÜKLÜĞÜNÜ GÖRDÜK”
Deprem felaketi sebebiyle Müftülük tarafından depremin sonraki günü deprem bölgesine imam arkadaşlarıyla birlikte görevlendirildiklerini söyleyen Gercüş Ulu Cami imamı M. Fatih Varol, “Gercüş’ten ilk ekip olarak 20 kişilik bir ekip olarak gittik. Bizden sonra da ekipler vardı. Batman Müftülüğünün koordinesiyle Batman’da ki imam arkadaşlarla birlikte Kahramanmaraş’a gittik. Adıyaman’a, Hatay’a giden oldu. Elbette Kahramanmaraş’a gittiğimiz zaman ilk şehre girdiğimiz gibi musibetin afetin büyüklüğünü gözlerimizle gördük. Duymak ile gözle görmek ayrıdır, muhakkak yaşamakta apayrıdır. Öncelikle Allah’u Teâlâ afeti yaşayanlara sabır versin. Bizler mezarlıkta görevliydik. Ölülerle biz muhatap oluyorduk, ölülerin, şehitlerin aileleriyle. Kefenleyip, namazlarını kılıp, gömülmelerini sağlıyorduk, yardımcı oluyorduk. Allah’u Teâlâ bir daha yaşatmasın gerçekten çok zor bir musibetti.” dedi.
“CENAZELERİNİ YIKAYIP KEFENLEMEK ÇOK ZOR
BİR GÖREVDİ”
Depremzedelerin cenazelerini yıkamanın çok zor bir
görev olduğunu söyleyen Varol, “Koltuğunda oturup konuşmak gibi değil orayı
görmek. Gördükten sonra kurulan birçok cümlenin, yorumun ne kadar gereksiz ne
kadar faydasız olduğunu gördüm. Ailelere o hizmeti verdiğimiz zaman imamlar olarak
sadece ailelerin cenazelerini yıkayıp kefenlemek gerçekten çok zor bir görevdi.
Yalnız her birimiz o kadar isteyerek yapıyorduk ki, gönlümüzce yapıyorduk ki
aileler bir nebze teselli buluyordu. Ölülerini kefenlemek, namazlarını kılmak
bir nebze olsun gönüllerine bir teselli oluyordu.” dedi.
“İLK DEFA BAZI DUYGULARI ORADA YAŞADIM”
Bazı duyguları ilk kez deprem bölgesinde yaşadığını
söyleyen Varol; “Orası ile ilgili çok şey söylenebilir. Ben ilk defa bazı
duyguları orada yaşadım. İnsanların ağlamaktan bir damla gözyaşının kalmaması
ne demek onu gördüm. Önünde ki ceset torbasının kendisinin, evladına, eşine,
oğluna, annesine ve babasına ait olmasını temenni edecek derecede çaresizliği
orada gördüm. Birçok insan cenazelerini nerede bulabileceklerini bilemiyordular.
Bazıları tanınmaz haldeydiler. İnanılmaz bir duygu. Allah hiç kimseye
yaşatmasın.” dedi.
“BİR AİLEDEN 9 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ”
Deprem bölgesinde yaşadığı anılarını anlatan Varol,
“Şöyle bir durum yaşadık. Gelen bir depremzedenin yaklaşık dokuz cenazesi
vardı. Sayarak gitti. O bizi çok etkiledi. Küçük çocuklar geliyordu. Küçük
çocuklar ilginçtir hiç kokmuyorlardı. Küçük çocukların naaşları hiç
şişmiyorlardı. Tertemiz pırıl pırıldılar. Hatta o kadar güzel bir çocuk geldi
ki, ailesinden yüzümüz tutmadı bir fotoğrafını çekip ömür boyu o anı saklayalım.
Çok temizdi, çok güzeldi. Depremzede bir Suriyeli aile geldi. Ailesinden onun
üzerinde cenazeyi aldı götürdü. Bize gönderilen yardımlardan ferdi olanlardan
imam arkadaşlar kendi aralarından 500 TL verdiler ‘Kardeş ihtiyacını
giderirsin’ denildi. Onun “Ben kime vereceğim. Ne verecek annem nede babam
kaldı.” cevabı ise yüreklerimizi parçaladı. Ondan da çok etkilendik. Allah’u
Teâlâ bu acıları kimseye yaşatmasın.” ifadelerini kullandı.
“HEPİMİZİN SEFERBER OLMASI GEREKİR”
“Çok kötü bir psikoloji, çok kötü bir haldir. Allah
oradakilere sabır versin. Tüm Müslüman kardeşlerimizde Elhamdülillah maddi
olarak seferber oldular.” diyen Varol konuşmalarını şöyle sürdürdü; “Yalnız
asıl görevimiz bundan sonra başlıyor. Manevi olarak, sabır tavsiyesi olarak,
psikolojik, sosyolojik ihtiyaçları olacak. Bu konuda da hepimizin seferber
olması gerekiyor. Onlara yardımcı olmamız gerekiyor. Biz imamlar olarak bir
nebze olsun bu yarayı sarmaya çalıştık. Herkeste elinden geleni yaptı.
Özellikle İslami STK’lar bu konuda gerçekten sahadaydı. Rabbim bir daha böyle
afetleri bize göstermesin. Afetlerde ölenleri şehit olarak kabul etsin.
Yaralılara şifa versin. Bu musibetlerden bizlere ders almayı nasip etsin.” VEYSİ
GÜLTEKİN
0 yorum