Gençliğin durumu ve gençleri bekleyen tehlikeler ile ilgili
konuşan HÜDA PAR Gençlik Politikaları Başkanı Hüseyin İmir, gençlere rol
modelleri iyi sunabilirsek topluma faydalı olabilecek bir yaşam
sürdürebileceklerini söyledi.
Bir gençlik kendi temel değerlerine bağlı bir yaşam
sürdürdüğünde ancak topluma faydalı bir birey olabileceğine işaret eden İmir,
gençliğin toplumun geleceği olduğuna dikkat çekti.
Gençliğin yaşadığı sorunların temelinde yatmakta olan
etkenlere değinen İmir, “Hak ve adaletten uzak toplumlarda birçok sorunla karşı
karşıya gelmekteyiz. Şu an içerisinde bulunduğumuz süreci değerlendirdiğimizde
vatandaşların ekonomik anlamda çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını,
halkın her geçen gün daha da yoksullaştığını ve kendi temel ihtiyaçlarını
giderme konusunda bile zorlandığı görülmektedir. Bunun temeline indiğimizde hak
ve adaletten uzaklaşmış siyasi anlayışlardan, yönetim anlayışlarından kaynaklandığını
görmekteyiz. Böyle toplumlarda gençliğin yaşadığı sorunlar veya sıkıntılar
bundan çok farklı olmasa gerek. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum. Gençlik
birçok sorunla boğuşmaktadır. Ama bu karşı karşıya gelinen sorunlar
kendiliğinden oluşmuş sorunlar değildir. Bu sorunların temelinde öncelikle
içerisinde bulunduğumuz siyasi anlayışın gençlere biçtiği rol-model
yatmaktadır. Siyasi anlayış eğer gençleri sadece birer üretim aracı veya birer
oy deposu olarak görüyorsa, gençlere biçilen rol eğer buysa gençliğin karşı
karşıya geldiği tehlikeler her geçen gün daha da artacak demektir. Birinci
sorun bu siyasi anlayışın gençlere yüklediği anlamdır." dedi.
"ANNELER VE BABALAR NASIL BİR GENÇLİK İSTİYORLAR"
Açıklamasının devamında anne babaların nasıl bir gençlik
istediğine yanıt veren İmir, şunları aktardı: Ailelerin gençlerden beklentisi
nedir? Aileler, anneler ve babalar nasıl bir gençlik istiyorlar? Çocukların
nasıl olmasını istiyorlar? Çünkü onların bu istek ve beklentileri gençlerin
şekillenmesinde ciddi bir etkiye sahiptir. Eğer anne ve babalar çocuklarının
salt bir statü elde etme, bazı maddi kazanımlar elde etme düşüncesindeyse
gençlerin amaç ve hedefi de bu doğrultuda olacaktır. Bu da gençliğin olumsuz
anlamda şekillenmesinde önemli bir etkendir. Yine toplumun gençliğe biçtiği rol
ve model gençliğin şekillenmesinde önemli bir etkendir. Öncelikle toplum nasıl
bir gençlik istiyor, nasıl bir gençliğe veya hangi değerlere, ilkelere sahip
bir gençliğe değer vermektedir? Bugün topluma bakıldığında belli bazı statüler
veya maddi kazanımlar elde eden gençlerin toplum nezdinde daha değerli olduğu
görülmektedir. Oysa belli bir statü elde edememiş veya maddi bir kazanımı
olmayan gençlerin her ne kadar dürüst de olsalar, ahlaklı da olsalar toplum
içerisinde eminlik vasfını kuşanmış olsalar da toplumda hak ettiği kadar değer
görmediğini müşahade ediyoruz. Bir toplumda bir şey değer görüldüğü oranda
artış gösterir. Evet, bu anlayışlar gençliğin şekillenmesinde ve bugünün
gençliğin geldiği noktanın ortaya çıkmasında ciddi etkenlerin olduğunu
düşünüyorum.
"GENÇLİĞİNİ MADDİ VE MANEVİ ANLAMDA İYİ MUHAFAZA
EDEMEYEN BİR TOPLUM SAĞLIKLI ADIMLARLA GELECEĞE YÜRÜYEMEZ"
"Gençler için yapılabilecek en önemli husus
nedir?" sorusuna cevap veren İmir, "Özelikle şunun altını çizmek
istiyorum. Gençlerin yetişmesinde etkin bir role sahip olan siyasi iktidarlar,
eğitim camiası, anne ve babalar, eğer bizler sağlıklı bir gençlik istiyorsak,
gençlere öncelikle sağlıklı yetişebileceği, topluma katkı sağlayabileceği,
yaratılış gayelerine uygun yaşayabileceği ortamları sağlamak için bir an önce
harekete geçmeliyiz. Gençliği var olan tehlikelere karşı korumanın en öncelikli
hedeflerimiz arasında olması gerekir. Gençliğini maddi ve manevi anlamda iyi
muhafaza edemeyen bir toplum sağlıklı adımlarla geleceğe yürüyemez."
uyarısında bulundu.
"GENÇLERİN SADECE MADDİ İHTİYAÇLARINI GİDEREREK ONLARA
MUTLU BİR ORTAM OLUŞTURAMAYIZ"
Açıklamasının devamında İmir,"Gençlerin sadece maddi
ihtiyaçlarını gidererek onlara mutlu ve huzurlu bir ortam oluşturamayız. Modernitenin
dayattığı o sözde sınırsız özgürlük alanlarında yetişen gençliğin mutlu ve
huzurlu olmadığını hepimiz müşahede ediyoruz. Evet, bizler kalıcı bir huzurun,
mutluluğun ve güvenin, insanın inançlarına uygun, ahlaki değerlere uygun bir
yaşam sürdürmesi ile mümkün olduğuna inanıyoruz. Bir gencin amacı sadece maddi
ihtiyaçlar veya geçici bazı statüler elde etme asla olmamalıdır. Çünkü o çok
değerli bir varlıktır ve çok değerli amaçlar için yaratılmıştır. Özelikle bir
gencin hedefinde yaratılış gayesine uygun bir yaşam var ise, hesap gününü göz
önünde bulundurarak hak ve adalet çerçevesinde bir yaşam sürdürürse huzurlu ve
mutlu olur, toplumsal sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmiş olur. Bu
anlayışı oturtmak için de özellikle MEB’in eğitim müfredatının kökten değişmesi
gerekir. Özellikle de batının materyalist, bencil, insan insanın kurdudur
anlayışından vazgeçip, toplumsal sorumlulukları, yardımlaşma ve dayanışma
kültürünü en iyi şekilde aşılayan, erdemli insan yetiştirmeye odaklanan ve
manevi eğitim sistemi üzerinde inşa edilen bir eğitim sistemi modeline
geçmeliyiz." ifadelerini kullandı. İLKHA
"
0 yorum