image

Türkiye Yazarlar Birliği Batman Şube Başkanı ve Akademisyen Şemsettin Dursun, İslam ordularının bölgemizdeki fetih hareketlerini ve Kürt halkının fetihten sonraki durumunu gazetemize değerlendirdi.
İslam ordularının fethettiği bölgeleri yabancı güçlerin zulümlerinden kurtardığını ve o bölge halklarını inanç ve düşüncelerinde serbest bıraktığını söyleyen Dursun, fetihlerden sonra Müslüman davetçilerin, bölge halklarının gönüllerine hitap ederek, İslam'a girmelerine yönelik süreci başlattıklarını ifade etti.
Müslüman fatihlerin, fethettikleri ülkelerde İslam dinini kesinlikle halklara zorla dayatmadığının altını çizen Dursun, o bölgelerde yaşayan halkların İslam'ı kabul etmelerinin bir gönül hareketi sayesinde gerçekleştiğini belirtti.
Başta Kürdler olmak üzere fetihlerden önce bölge halklarının cehalet ve geri kalmışlık içinde bulunduğunu, yabancı güçlerin zulüm ve sömürüsü altında olduğunu dile getiren Dursun, Kürdlerin ve diğer mazlum halkların kalkınmayı, medeniyeti ve özgürlüğü İslam'da bulduğuna dikkat çekti. Dursun, İslam'a sarılan her milletin aziz olacağının altını çizdi.
"İSLAM'A TUTUNAN HER MİLLET AZİZ OLDU"
İslam’a tutunan her milletin aziz olduklarını aktaran Dursun, şunları kaydetti: "Türkler de İslam'a tutunarak, İslam'a sarılarak Selçuklular ve Osmanlılar döneminde 3 kıtaya hâkim oldular. Onlar da İslam'a tutunduktan sonra dünyanın en aziz milleti oldu. Sonraki dönemde bizim pirimiz, ceddimiz olan Selahaddin-i Eyyubi komutasında kurulan Eyyubi Devleti ile beraber Kürdler de İslam'a tutunarak, ona sığınarak, sarılarak dünyanın en aziz milleti oldular. Ve onlar da 2 kıtaya hâkim oluyorlar. Selahaddin-i Eyyubi sadece Kudüs Fatihi değildir. Mısır Fatihidir, Sudan'a kadar gidiyor; Sudan, Mısır, Suriye, Irak, Hicaz, Yemen ve Silvan'a kadar bu coğrafya tümüyle Selahaddin-i Eyyubi’nin kurduğu Eyyubi Devletidir. Selahaddin-i Eyyubi İslam'ı mükemmel yaşayan, dünya çapında hem manevi yönde hem ilmi yönde hem de aynı askeri yönde büyük bir liderdir. Dolayısıyla İslam'a tutunan hangi millet, toplum, ırk olursa olsun onlar ancak aziz oldular. Ama İslam'dan kopunca, uzaklaşınca, İslam ile alakalarını kestikçe yavaş yavaş o azizlik yerini rezilliğe bıraktı."
"KÜRDLER ÖZGÜRLÜĞÜ İSLAM'DA BULDU"
İslam öncesi bölgedeki durumu anlatan Dursun, gönüllere hitap ettiği için Kürdlerin özgürlüğü İslam'da bulduğunu kaydederek şöyle konuştu: "O dönemde bölgede genelde şehirlerde Süryaniler kalır, Kürdler de vardır ama çok azdır. Genellikle Kürdlerin büyük çoğunluğu kırsal kesimde kalmaktadır. Kürdlerin şecaatleri mert oluşlarıdır. İslam gönüllere hitap ettiği için, gönüllerin dini olduğu için Kürdler özgürlüğü orada buldular. Kürdlere baskı yapılmamış. Bazılarının iddia ettiği gibi gerek Hıristiyanlar, gerek Süryaniler gerekse de Kürdler'e İslam hiçbir zaman dayatılmamıştır. Bölge işgalden kurtarılıp İslam'ın hâkimiyeti altına girdikten sonraki aşamada, o tebliğ sırasında İslam'ın gönüllere, kalbe, akla en uygun nizam olduğu ve hem dünya hem de ebedi hayatlarındaki kurtuluşlarının ancak İslam ile mümkün olacağına hem Kürdler hem de diğer dinler kabullenmişlerdir."
"İSLAM İNSANA HEM DÜNYA SAADETİNİ HEM DE EBEDİ HAYATI KAZANDIRIR"
İslam'ın kalbe, ruha, beyne hitap eden bir nizam olduğunu belirten Dursun, "İslam insana hem dünya saadetini hem de ebedi hayatı kazandırır. İslam'dan önceki dönemde bölgede Kürdler, Süryaniler ve diğer bazı kavimlerin bilimdeki gelişmişliği çok çok az, yok denecek kadar azdır. Ama bunların İslam ile müşerref oldukları dönemde birçok büyük İslam âlimi yetişmiştir. Tarihte çok büyük bir eser bırakmış İbni Esir bunlardan biridir. Aslen Cizrelidir. Cizre o dönemde bir kültür ve medeniyet merkezi olmuştur. İslam ile müşerref olduktan sonra Kürdler arasında onlarca bilim insanı, dünya çapında âlim yetişmiştir. Bu âlimlerin yetişmesi İslam ile tanıştıktan sonra olmuştur. İslam öncesi dönemde bilim noktasında gerek Kürdler de gerekse de Hristiyanlar da herhangi bir gelişme olduğuna rastlamadım." Dedi. AHMET KÖLGE
 

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *