image

 

Nasır Pekince 29 Eylül 1992’de kardeşi Şükrü Pekince ise 30 Eylül 1993’de yani bir yıl arayla PKK tarafından hunharca katledildiler. Aradan geçen acı dolu yıllardan sonra eşleri, duygu ve düşüncelerini paylaştı.

Nasır (31) ile Şükrü (26) kardeşler, Kürdistan’da PKK’nin kurşunlarına hedef olan ne ilk ne de son mazlumlardı. Mustazaf coğrafyanın İslami kimlikli kişi ve kurumları PKK’nin her daim hedefi oldu. Dün Molla Zekiler, İbrahim ile Orhan Hocalar bugün ise Yasinler, Turanlar, Riyadlar, Hasan ve Hüseyinler vahşi saldırıların hedefi oldular.

Şehit Nasır ile Şükrü’nün acılı eşleri Beyce ile Remziye, eşlerinin ömürleri boyunca İslami hizmetlerde bulunduklarını ve mükâfatlarını da şahadet şerbeti içerek aldıklarını söylediler.

“İSLAMİ HİZMETLERİNDEN DOLAYI PKK TARAFINDAN HEP TEHDİT EDİLİYORDU”

Eşi Nasır’ın şehadetinden önce PKK tarafından sürekli tehdit aldığını belirten Beyce Hanım, sözlerine şunları söyledi: “Şehit, İslami hizmetlerde bulunduğundan dolayı PKK tarafından hep tehdit ediliyordu. Şehit edileceği gün mürtetlerden tehdit mektubu almıştı. Bana, annesine ve babasına aldığı tehdit mektubunu okudu. Babası ‘bu tuzak olabilir gitme’ dediyse de Şehid, ‘benim kimseye zararım dokunmamış, İslam düşmanları beni Batman’ın bir sokağında veya gideceğim köylerden birinde şehit edebilir, bunu bilemem ama evimde otursam da olacağı varsa olur’ dedi. Bu sözlerinden sonra balıklarını satmak için yola çıktı. O gün bir köyde şehid edildiğinin haberini aldık.”

Şehid Nasır’ın ailesini ve çocuklarını çok sevdiğini dile getiren Beyce Hanım, “Bazen çocuklarıyla oynarken küçük çocuğumuza; ‘en küçük çocuğumsun senden sonra çocuklarım olmaz’ derdi. Ancak şahadetinden sonra bu sözlerine anlam verebildim. O, şehid edileceğini his ediyordu. Ailesine çok değer verirdi. Takvalı, hayâlı ve imanlıydı. Bütün dost, akraba ve komşular onu bu vasıflarıyla tanırdı.” şeklinde konuştu.

 “TEHDİTLERE ALDIRMADAN CAMİDE ÇOCUKLARA DERS VERİRDİ”

Şehit Şükrü’nün eşi Remziye Hanım ise şehidin bir okulun önünde büfesi olduğunu söyleyerek,“Bir seferinde polisler panzerlerle üzerine gitmiş ‘burada çalışamazsın’ demişler. Şehit de ‘Ben burada çocuklarımın ekmeğini kazanıyorum. Çalışmaya mecburum.’ demiş.  Büfesinin etrafını tevhit bayraklarıyla süslemişti. Polislerde, ‘çocukların aklını çeliyorsun onlara İslamı anlatıyorsun ve bu büfene astıkların nedir’ demişler. ‘bunlar tevhit bayraklarıdırlar’ demiş. Polislerin tehditlerine aldırmadan çalışmalarına devam etti. İşten eve geldiğinde eşyalarını bırakır camiye ders vermeye giderdi. Hamidirler Camii’nde sürekli Kur’an dersi verirdi. Oradan geldikten sonra sohbetlerine giderdi. Hayatı sürekli Kur’an ve İslam idi.” ifadelerini kullandı.

“BİZİM HAYATIMIZIN İSLAM VE KUR’AN OLMASI GEREKİR”

Eşi, Şehit Şükrü’nün çocukların eğitimine önem verdiğini belirten Remziye Hanım, “Eşim o kadar yoğunluktan sonra eve geldiği zaman kendisine kitap okumamı isterdi. 26 yaşında şehit oldu ve o 26 yılını da dolu dolu geçirdi. Şehidin tüm çabası gençleri yetiştirmekti. ‘İlgilendiğimiz bu gençlerle İslam davası büyüyecek’ derdi. Çocukları küçük olduğu halde hep benim sohbetlere gitmemi isterdi. Bana ‘ev işleri yapma, yemek istemiyorum çocuklarını al git İslam’ı anlat’ derdi. Kendisi de derslerini hiç aksatmazdı. ‘Bizim hayatımızın İslam ve Kur’an olması gerekir’ derdi.”

“YARALIYKEN ONU HASTANEYE GÖTÜRMEK İSTEMİŞLER, AMA POLİSLER KİMSEYİ YANAŞTIRMAMIŞ”

Ağabeyi Nasır’ın şehadetinden bir yıl sonra 30 Eylül 1993 yılında eşi Şükrü’nün PKK tarafından katledildiğini anlatan Remziye Hanım, “Büfesinde oturuyorken kendisine ateş ettiler ve sırtından çok mermi aldı. Vurulduktan sonra ağır yaralı olduğunu gören birileri onu hastaneye götürmek istemişler, ama polisler onları yanaştırmamışlar. Daha yaşıyorken üzerine gazeteler konulduğunu görenler olmuştu. Bizler haber aldığımızda apar topar oraya gittik. Şehidin mübarek bedenini oradan götürmüşlerdi. Şehid haberini alan tüm arkadaşlar ve öğrencileri olan gençler ile çocuklar hastane önünü doldurmuştu.” Dedi. ŞEVKİ ASLAN 

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *