image

Yeni yargı Yılı dolayısıyla yapılan basın açıklamasında, “Toplumsal barış ve huzurun olmazsa olmazlarından biri sağlam bir hukuk sistemi ve yargıya olan güvendir. Demokrasisi yerleşmiş toplumlar açısından önemli olan, temel hak ve hürriyetlerin teminatı olan sağlıklı bir yargı sisteminin varlığıdır. 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve sonrasında yaşanan gelişmeler, devletin pek çok kurumunda olduğu gibi yargı içinde de zaaf meydana getirmiş, evvelinde de nicelik anlamında sıkıntı yaşayan yargı sisteminde bu kez nitelik anlamında da birtakım sorunlara yol açmıştır. Özellikle OHAL sürecinde çıkarılan KHK’larla getirilen düzenlemeler, savunma hakkına yönelik kısıtlamaları ve silahların eşitliği ilkesine aykırılıkları beraberinde getirmiştir.” İfadeleri kullanıldı.

YENİ BİR AVUKATLIK YASASI ŞART

Yeni bir Avukatlık Yasası’nın yürürlüğe konulmasının şart olduğu belirtilen açıklamada, “Her şeyden önce ülkemizde yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının sadece kağıt üzerinde kalmadığı, nitelik anlamında liyakate dayalı ve nicelik olarak yeterli sayıda hakim ve savcının istihdam edildiği, yargının üç sacayağından biri olan savunmanın üzerinden baskı ve kısıtlamaların kaldırıldığı, avukatları yargıya ayak bağı gören anlayışı bertaraf edecek, savunmanın dolayısıyla adil yargılama hakkının teminatı olan avukatların yargısal süreçlerdeki pozisyonunu güçlendiren yeni bir Avukatlık Yasası’nın yürürlüğe konulması şarttır. Bununla birlikte avukatların mesleğin doğasından kaynaklanan haklarının kullanımını zorlaştıran uygulamaları ısrarla devam ettiren, avukat ile mücadeleyi suç ve suçlu ile mücadelenin bir parçası olarak kabul eden kolluk uygulamalarının sona ermesi için ayrı bir adli kolluk teşkilatını da içeren Yargı reformunun biran önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.” Denildi.

 OHAL SÜRECİ ADİL YARGILAMA HAKKININ İHLALİNE YOL AÇIYOR

 Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı: “OHAL süreciyle birlikte ihraç ve sürgün yöntemiyle önceki tüm kazanımlarını yitirmiş pek çok kamu çalışanı için yargı yolu kapatılmış, yaygın ve ölçüsüz olarak başvurulan tutuklama tedbirleri de adil yargılanma hakkının ihlaline ve hukuka olan güvenin sarılmasına sebep olmuştur.  Türkiye’nin taraf olduğu AİHS hükümlerine aykırı biçimde, yargılama standardında açıkça bir geriye gidiş söz konusudur. Bu bağlamda özellikle daha önce açığa alınan ve daha sonra görevlerine iade edilen öğretmenlerden bir kısmının görev yaptıkları ilden başka bir ile tayinlerinin yapılmasının Hukuk Devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını belirtmek isteriz.”

 TEK TİP KIYAFET MAĞDURİYETLERE YOL AÇAR

  Mahkûmlara tek tip kıyafetin giydirilmesiyle ilgili de açıklama yapan baro, “Terörle mücadele ve meşum darbe teşebbüsüne kalkışan cunta ve destekçileri ile mücadele meşru ve zaruri olduğu kadar, bu mücadelenin hukuk çerçevesinde yürütülmesi önemlidir. Ancak henüz yargılamaları devam eden ve haklarında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmayan FETÖ sanıklarına tek tip kıyafet uygulamasının özellikle masumiyet karinesine aykırılık teşkil edeceği göz ardı edilmemelidir. Nitekim Anayasamızın 38/4. Maddesi “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” hükmüyle masumiyet karinesinin dil, din, ırk ve millet ayrımı gözetmeden herkes için güvence altına almış, yine Anayasamızın 15/2. Maddesiyle masumiyet karinesi savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi dokunulması mümkün olmayan çekirdek haklar kategorisine dahil edilmiştir. Henüz ceza yargılaması sürmekte olup suçlu oldukları kesinleşmemiş sanıkların suçlu gibi muamele görmesine sebep olacak tek tip kıyafet gibi uygulamalar Hukuk Devleti ilkesini zedeleyecektir.” Değerlendirmesinde bulundu. Haber Merkezi

 

 

 

 

0 yorum

FİKRİNİZİ BELİRTİN

Zorunlu alanları doldurunuz *